Osmanlı korsanların altın çağı

Yeni Şafak
04:0010/11/2018, Cumartesi
G: 9/11/2018, Cuma
Yeni Şafak
Osmanlı korsanları.
Osmanlı korsanları.

Emrah Safa Gürkan, Sultanın Korsanları’nda Osmanlı korsanlarının İzlanda’dan Adriyatik’e, Korsika’dan Azorlar’a sergüzeştlerini yüzlerce kaynağı itinayla harmanlayarak inceliyor. Kitap sadece olayları sıralayan bir siyasi tarih anlatmıyor. Osmanlı korsanlığını iktisadî, içtimaî, kültürel ve hukukî tüm yönleriyle incelemeye gayret ediyor.

DEMİR AKÇAY

Osmanlı korsanlarının altın çağını mercek altına alan İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emrah Safa Gürkan’ın son kitabı Sultanın Korsanları: Osmanlı Akdenizi’nde Gaza, Yağma ve Esaret, 1500-1700, bugüne kadar gözardı edilmiş birçok korsan, esir ve mühtediye odaklanarak, padişahların, valide sultanların, savaşların ve diplomatik anlaşmaların dışına çıkmakta gönülsüz davranan Osmanlı tarihçiliğine yeni bir bakış açısı sunmayı başarmış gözüküyor. Geçtiğimiz aylarda 14. Kadir Has Ödülleri’nde Gelecek Vadeden Bilim İnsanı Ödülü’ne de layık görülen Gürkan, serhad dünyasının istisnaî gerçeklerine odaklanarak Osmanlı tarihine sadece payitahtın gözünden bakmayı reddediyor. Cezayir, Tunus, Trablusgarb, Halkü’l-Vad, Cerbe, Ayamavra gibi serhad limanlarında konuşlanan gazi korsanların bizzat kendisini merceğe alarak uç boylarının bugüne değin ihmal edilmiş kendine has dinamiklerini ifşa ediyor.

Osmanlı korsanlarının İzlanda’dan Adriyatik’e, Korsika’dan Azorlar’a sergüzeştlerini Osmanlıca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, İngilizce, Pontekizce, Katalanca, Latince ve Almanca yazılmış yüzlerce kaynağı itinayla harmanlayarak inceleyen Gürkan’ın kitabı sadece olayları sıralayan bir siyasi tarih kitabı değil. 600 sayfaya sığdırdığı 12 bölümde tarihçi Osmanlı korsanlığını iktisadî, içtimaî, askerî, kültürel ve hukukî tüm yönleriyle incelemeye ve daha önce sorulmamış soruları cevaplandırmaya gayret ediyor.

EZBERLERİ BOZAN HİKAYELER

Gürkan’ın bu soruların cevabını ararken maharetle tasvir ettiği Akdeniz serhaddinin çarpık dünyasında, Osmanlı tarihiyle ilgili ezberlerimizi altüst eden ve bugüne kadar gün ışığına çıkmamış birçok ilginç hikaye bulmak mümkün. Batı müziği sevdasıyla Avrupa’ya gidip Hıristiyanlığa geçen, ancak sonradan tekrar memleketine ve Hak Din’e dönüp bir de üstüne hacı olan Tunus dayısının oğlu Ahmed Çelebi/Don Felipe; Hz. İsa’yı Yahudilerin öldürdüğünü duyunca önüne çıkan ilk Yahudi’yi döven ve ondan sonra her gün kilisedeki kandil yağı ve mumları kontrol edip bir iki akçe adak bırakan sarhoş Rıdvan; dört başarısız kaçış denemesinin ardından ancak fidye ile son dakikada esaretten kurtulan meşhur yazar Miguel de Cervantes; esir düşüp Hıristiyan kadırgalarında kürek çekerken yıllar önce reddettiği Hıristiyanlığın meziyetlerini fark eden ve serbest kaldıktan sonra tekrar gazâya çıktığında karaya çıkarttığı yeniçerileri atlatıp Marsilya’ya yelken açan, ancak fırtınanın kendisini Malta’ya sürüklemesiyle kariyerine Katolik bir Saint Jean şövalyesi olarak devam etmeye bir an bile tereddüt etmeyen Protestan mühtedi Süleyman Reis; esaretten kurtulup memleketine dönerken ufukta korsan gemisi görünce tekrar özgürlüğe veda edeceğini sanıp zor günlerde lazım olur diye 20 altın madalyonu bir çırpıda yutan M. Vaillant; fırtınadan sığındığı Veere’de karısıyla çocuklarını gören ve İspanyol kalyonlarına saldırırken gemisine Oranje Dükü’nün bayrağını çeken Küçük Murad Reis ile yıllar sonra Sela’ya kendisini ziyarete gelen kızı Lisbeth Janssen; Sahraaltı Afrikası’ndan Avrupa’ya getirilince Hıristiyan olan, daha sonra korsanların eline düşünce Müslümanlığı seçip yıllar süren münzevî bir yaşamın neticesinde veli muamelesi gören, ancak kırk sene sonra kalbinde tekrar Hz. İsa’yı bulup inancı uğruna ölümü göze alan zenci köle Antonius de Noto; kelime-i şehâdetin anlamını bilmeyen ve Hz. Muhammed’i selefiyle karıştırmakta beis görmeyen bir sürü mühtedi; Lampedusa Adası’ndaki bir mağaraya adak adayan Hıristiyan ve Müslüman denizciler ve bu adakları Sicilya’daki Meryem Ana Kilisesi’ne götüren Malta korsanları; Kuzey Afrika’ya gidip Müslüman olan ve hakarete uğradığı, sevdiği kızı babasından alamadığı ya da dolandırılıp sakalı yolunduğu için korsanları Hıristiyan kıyılarına getiren müntakim mürtedler; yeniçerilere fark ettirmeden rotasını değiştirdikleri gemilerini Hıristiyan limanlarına sokmayı başaran esir denizciler; halkın veli mertebesine çıkardığı Hıristiyan doğumlu nev-Müslümanlar; pisledikleri kaplardan yemek yemek zorunda kalan köle kürekçiler okuyucuları bekleyen isimsiz kahramanlardan sadece birkaçı.


TEFERRUATLI BİR METİN

Başarılı kapak tasarımı ile de dikkat çeken kitaptaki sayısız yer ismi özenle hazırlanmış 20 haritada belirtilmiş. Ayrıca gemi tipleri tek tek bütün teknik detaylarıyla anlatılmakla kalınmamış, aynı zamanda görsellerle de desteklenmiş. Bir önceki kitabına nazaran Gürkan bu kitabında daha çok resim bulunmakta; 16’sı renkli 50 görsel okuyucunun okuduğunu daha rahat kafasında canlandırmasına yardımcı oluyor. Gene kitapta geçen teknik terimler hem ilk geçtikleri yerde açıklanmış, hem de kitabın sonuna bir sözcük koyulmuş. Oldukça teferruatlı olan metnin daha rahat anlaşılması için müverrih başka önlemler de almış; ilmî disiplinden kopmayan akademik bir eser olmasına rağmen kitap akıcı bir dille ve yer yer espirili bir üslupla yazılmış.


#emrah safa gürkan
#sultanın korsanları