
Arapça, Türkçe, Avarca eserler kaleme alan Ömer Ziyaeddin Efendi’nin hayatı ile ilgili DİA’da yer alan ve oğlu Binatlı tarafından yazılan kısa maddeden başka eserleri üzerinde farklı disiplinler açısından birçok çalışma yapılmıştır.
28 Mart 1983 tarihinde çıkan 2809 Sayılı Yüksek Öğretim Kurumları Teşkilat Kanunu ile birlikte bizim akademik yürüyüşümüzde de yeni bir merhale başlamıştı. Bu kanunun 20. maddesine göre Millî Eğitim Bakanlığı Din Eğitim Genel Müdürlüğüne bağlı olan Bursa Yüksek İslam Enstitüsü İlahiyat Fakültesi adıyla Uludağ Üniversitesi'ne bağlanıyordu.
Rektör Nihat Balkır dekan olarak Bursa İktisadî Ve Ticarî İlimler Akademisinde1 görev yapan Hukukçu Prof. Yusuf Ziya Binatlı’yı atadı. Altmışlı yıllarda özel kanunla profesör olduğu için titr olarak isminin önünde Dr. harfleri yoktu. Tanışıyorduk. Birkaç sene önce Akademi2 başkanı seçildiğinde Enstitü müdürümüz Halis Ayhan hocamla birlikte kendisini ziyaret etmiş, hayırlı olsun demiştik. Sohbet esnasında babasından bahsetmişti. Son devir Osmanlı ulemasından ve İstanbul Gümüşhanevî dergâhı meşayihinden Ömer Ziyauddin Dağistanî. O günden aklıma kalan bir cümlesi de şu idi: “Sultan Vahdeddin babama Şeyhulislamlık teklif ettiğinde kabul etmemişti.” Dekanımız olduktan sonra bendenize şöyle bir teklifi de olmuştu: İktisat tarihi ile ilgilenen Akademi’deki bazı hocalarımız Osmanlıca öğrenmek istiyorlar. Onlara ders verir misiniz? Kabul ettim. Birkaç ay Akademiye gittim geldim, hocalarla Osmanlıcaya giriş dersleri yaptık.
Yusuf Ziya hocamızın emeklilik yaşı geldiği için ancak bir yıl kadar beraber olabildik, geçiş dönemini daha az hasarla atlattık diyebiliriz. Çünkü rektörümüzün bizimle/fakültemizle ilgili kanaati ne yazık ki müsbet değildi. Daha sonraki yıllarda bu durum çok net olarak ortaya çıkacaktı. İlk iş olarak Fakülte yönetim kurulu oluştu. Üyelerden biri de bendenizdim. Yeni kanunlar, yeni yönetmelikler çıkıyor bunlara paralel olarak her an yeni kurullar oluşuyor, intibaklar, atamalar, nakiller yapılıyordu. Dışarıdan fakültemize ilk gelen hocamız hadisci Dr. Selman Başaran sonra İslâm felsefecisi Doç. Dr. Hüseyin Aydın, daha sonra dinler tarihçisi Doç. Dr. Günay Tümer oldu. Her üçünü de rahmetle anıyorum.
ÜNİVERSİTEYE ARMAĞAN EDİLEN KÜTÜPHANE
Bir taraftan Fethiye mahallesinde inşaatı tamamlanmakta olan binaya taşınma faaliyetleri yürütülürken diğer taraftan daha önce ‘Öğretim üyeliği tezi ‘ ismiyle üç yılda hazırladığımız ve jüriden geçen eserlerin doktora tezi olarak kabul edilip edilmemesi ile ilgili, 28 Nisan 1983 tarihli Üniversitelerarası Kurul Başkanlığı’nın kararı gereği UÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü tarafından yeni jüriler kuruluyordu. Hocam Süleyman Uludağ ve benim için kurulan ilk jüride onun ismi de vardı. Kendisiyle yapılan bir röportaj İslâm dergisi’nin 1 Haziran 1993 tarihli sayısında yayınlandı.
1914 Mısır doğumlu olan Binatlı hocamız3 yaş haddinden emekli olduğunda ondan geriye bize de güzel hatıralar kaldı. İstanbul'da 1998 yılında vefat eden hocamızın fakültemize bıraktığı en güzel yadigâr ise yazma ve matbu eserleri ihtiva eden babasının kütüphanesinin bir bölümü oldu. Bu kütüphanenin intikalinde kendisine yardımcı olmuş, kaşesinin hazırlanmasıyla bizzat ilgilenmiştim: “Prof. Yusuf Ziya Binatlı’nın Bursa Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ne Armağanıdır.”
Arapça, Türkçe, Avarca eserler kaleme alan Ömer Ziyaeddin Efendi’nin hayatı ile ilgili DİA’da yer alan ve oğlu Binatlı tarafından yazılan kısa maddeden başka eserleri üzerinde farklı disiplinler açısından bir çok çalışma yapılmıştır. Bazı isimler şöyle sıralanabilir:
Yakup Yüksel, Fatih Yıldız, Osman Nedim Yektar, Ramazan Özgün Türkmen, Abdullah Taha İmamoğlu, İrfan Gündüz, Yakup Çiçek, Osman Gördebil, Zeynep Erçetin, Harun Reşit Demirel, Arif Hakan Demirel, Necmettin Azak Mustafa Celil Altuntaş.
YENİ BİR ARAŞTIRMA
1850 tarihinde Dağistan’ın Çerkay kentinde dünyaya gelen, ilim ve irfan hayatının peşine düşerken Şeyh Şamil ile birlikte cihadın en ön saflarında da yerini almıştır. İstanbul’a intikal ettikten sonra Ahmet Ziyauddin Gümüşhanevî’nin müridi olan Dağistanî4, farklı celalî ve cemalî tecellilerle dolu olan ömrünü, sürgün olarak gittiği Medine ve uzun yıllar yaşadığı Mısır’dan sonra İstanbul’da 18 Kasım 1921 tarihinde tamamlamış, Süleymaniye camii haziresinde mürşidinin yanına defnedilmiştir.
Ömer Ziyauddin Efendi ile ilgili son araştırma Osman Nuri Solak’a aittir.
Bursa İlahiyat Fakültesi Kütüphanesi Yazma Eserler ve Nadir Kitaplar Bölümü'nde çalışan Osman Nuri Bey, yukarıda işaret edilen bağış kitapların kayıt-kuyuduyla meşgul olurken eser üretmeye de başlamıştır. Malayaca dilinde kaleme alınan tefsiri ilim alemine tanıttıktan sonra5 Dağistanlı bu gönül adamının da peşine düşmüştür. Dağistanî’nin adı bilinip kendisi hakkında bilgi olmayan dikkat çekici bir sözlüğünü de bu vesile ile bilim dünyasına tanıtmıştır: Lugatü’l-Evzân.
Avar diliyle yazılmış manzum eserleri Dağistan coğrafyasının sevilen okunan eserleri arasında yerini almıştır:
1. Mevlidü’n-Nebi
2. Mirâc-ı Şerif
3. Kısas-ı Enbiya
İrfan Gündüz ve Yakup Çiçek tarafından yeni harflere aktarılan bir eseri ise doğrudan tasavvufî hayat ve meseleleriyle ilgilidir: Fetevâ-yı Ömeriyye fi’t-Terâiki’l-Aliyye. (Tasavvuf ve Tarikatlarla İlgili Fetvalar, İstanbul,1990)
Kur’an ve Hadis başta olmak üzere dinî ilimlerin hemen her dalında kalem oynatan Dağistanî’nin gündeminde siyasî meseleler de vardır. İşte iki eserinin adı:
1.Mirât-ı Kanun-i Esasî6
2.Hukûk-ı Selâtin/Hadis-i Erbain fi Hukukı’s-Selâtin7.
Dağistanî ile ilgili eser mürşidi Gümüşhanevî’nin hayatı ve eserleri hakkında kısa bilgi verildikten sonra başlamakta ve arşıv belgeleriyle zenginleştirilerek sonlandırılmaktadır.
Dipnotlar
1 Bu Kurum da Bursa Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi ile birleşerek İktisadî İdarî Bilimler Fakültesi oldu
2 Şimdiki Altıparmak’ta Osmangazi Kaymakamlığı binası.
3 Ayrıca bk. Süleyman Zeki Bağlan, Ömer Ziyaeddin Dağistanî Üzerine Yusuf Ziya Binatlı ile yapılan Roportaj, Büyük İslâm ve Tasavvuf Önderleri Ansiklopedisi, İstanbul 1993.
4 Gümüşhanevî’den feyz alanlardan biri de hemşehrimiz Osman Niyazi Efendi’dir. (ö. Güneyce 1909) Gümüşhanevî dergahında Dağistanî ile birlikte olduklarını/tanıştıklarını tahmin edebiliriz. Osman Niyazi Efendi ile ilgili kardeşim İsmail Kara’nın küçük bir eseri vardır.
5 Malay Dünyasının İlk Kur’an Tefsiri Tercümanü’l-Müstefid’in Keşif Hikayesi. İstanbul 2024.
6 Risalenin tahlili için bk. İsmail Kara, Hilafet Risaleleri, c. 3, s, 8 vd.
7 Risale II. Abdülhamid’e takdim edilmiş ve yazara 200 lira ihsanda bulunulmuştur. Dücane Cündioğlu tarafından yeni harflere aktarılan risale şu serde yayınlanmıştır: Hilafet Risaleleri, Hzn. İsmail Kara, c. 3. Ayrıca Fatih Yıldız tarafından yayınlanmıştır.2022.
Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.
İlk yorumu siz yapın.