
Taşradan İstanbul’a uzanan bir yayıncı ve eğitimcinin yaşamına odaklanan Mahmut Balcı Vefa kitabı Furkan Balcı tarafından hazırlandı. Kitaptaki yazılarda dostları bundan altı yıl önce genç yaşta aramızdan ayrılan Balcı’yı anlatıyorlar.
Yayıncı, eğitimci ve yazar Mahmut Balcı bundan altı yıl önce genç yaşta aramızdan ayrıldı. Vefatından sonra oğlu Furkan Balcı tarafından Mahmut Balcı’ya Vefa adıyla bir kitap hazırlandı. Kitapta dostları Mahmut Balcı’nın eğitimci, yazar, yayıncı kimliğini hatıralar eşliğinde anlatıyor. 1980’li yıllarda üniversite okumak için Kilis’ten Erzurum’a oradan da İstanbul’a gelen ve eğitimci kimliğinin yanında yayıncılık sektöründe de kendini gösteren Mahmut Balcı’nın hikayesinin anlatıldığı kitabı okurken ben de yeniden lise yıllarıma döndüm.
Lise hocamın ilk davet ettiği kitapçı
Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde İlahiyat Fakültesi’nde okuyan Mahmut Balcı’nın üniversite yıllarından arkadaşı Mehmet Akpınar bizim de lisede Sosyoloji hocamızdı. Bu hocamızın yönlendirmesiyle ilk kez Mahmut Balcı’nın kitapçı dükkanına gitmiştim. Bu kitapçı dükkanı sonraki yıllarda ise okuma serüvenimin şehirdeki adreslerinden biri oldu. Üniversite yıllarımda arkadaşlarımla buluşma adreslerimiz kitapçılardı. Cep telefonları olmadığı için kitapçı dükkanlarında birbirimizi beklerken sıkılmaz hem de yeni çıkan kitap ve dergileri karıştırırdık. O yıllarda gittiğimiz Erzurum’da üç kitapçı dükkanını hatırlıyorum. Biri Mahmut Abinin Çaykara Caddesi’nin arkasındaki Tekyay kitabeviydi. Diğeri Milli Eğitim Bakanlığının klasiklerinin satıldığı Milli Eğitim Yayınları’ydı bir diğeri de Cumhuriyet Caddesi üzerindeki şehrin en eski kitapçısı olan Vehip Atalay’dı. Her birinde farklı görüşlerin kitapları satılırdı. Her kitapçının kendine özgü okuruna iyilikleri olsa da en yakın ilgiyi Mahmut Abinin dükkanında bulurduk. Mahmut Abi mesela çay ısmarlar, okuduğumuz kitapları sorar, merak ettiğimiz dergi ve kitapları bulup getirirdi şehre. Bu arada Mahmut Abinin her zaman en büyük destekçisi eşi Sümeyye Ablaydı. Hem yayıncılık sektöründe her türlü desteği vermiş hem de kitapevinin müşterilerine evini açmıştı. Özellikle Erzurum’da okuyan öğrencilerin çat kapı gideceği sıcak bir yuvaydı.

Okul gibi kitabevi
Ensar Yayınları arasında çıkan Mahmut Balcı’ya Vefa kitabını okurken aslında pek çok dost ve arkadaşlarının da duygu ve düşüncelerinin benimle aynı olduğunu fark ettim. Asım Gültekin “Yerinde duramayan bir ağabey” dediği Balcı’nın Ali Ayçil, İbrahim Tenekeci, Suavi Kemal Yazgıç, Selahattin Yusuf, Tarık Tufan, İsmail Kılıçarslan, Ahmet Hakan , Mücahid Küçükyılmaz gibi pek çok ismin ilk kitabını okurla buluşturduğuna dikkat çekmiş mesela yazısında.
Muzaffer Taşyürek ise Tekyay Kitabevi’nden sonra 1995 yılında açtığı Üniversite Kitabevi’nin hafta sonu söyleşi ve münazaraların yapıldığı adres olduğunu söylemiş ayrıca Erzurum’da bir çok yazarı ağırladığını dile getirmiş.
O yıllarda konferans vermek için Balcı’nın Erzurum’a davet ettikleri arasında kimler yok ki? Orhan Pamuk, Alev Alatlı, Ahmet Hakan, Afet Ilgaz, Hilmi Yavuz, Etyen Mahcupyan, Ahmet Taşgetiren, Hüseyin Hatemi, Rasim Özdenören diye devam eden uzun bir liste. Ayrıca şiir günleri düzenlendi. Hafızam yanıltmıyorsa bu programlar biletli olurdu ve salon tıklım tıklım dolardı. O dönemi Rıdvan Canım şöyle anlatıyor yazısında: “… Alev Alatlı ile Dadaş Sineması’da yaptığımız söyleşiyi tıklım tıklım dolan bir salonla gerçekleştirdiğimizi hatırlıyorum. Tek kelime ile unutulmazdı. ” Yine kitaptan Orhan Pamuk’un Erzurum’daki yazarlarla rahmetli Hasan Ali Kasır’ın lojman dairesinde kahvaltı yaptığını öğreniyoruz.
Erzurum’da bir kitapçı dükkanı açması konusunda Mahmut Balcı’ya yol gösteren ise üniversiteden hocası Mustafa Ağırman olmuş. Ağırman, “Kitabevi arı kovanı gibi dolup boşalmaya başladı. İmza günleri ile okur yazar buluşmaları devam edip gitti” diye anlatıyor.
Sırt çantasından kitabevine
Erzurum’un soğuk ve karlı bir kış gününde bata çıka babasının kitapçı dükkanına ilk gittiği günü hatırlayan büyük oğlu Furkan Balcı ise o yıllarla ilgili belleğinde kalanları şöyle aktarıyor: “Üniversite eğitimi sebebiyle geldiği Erzurum’da sırt çantasında kitap satarak başladığı kitapçılık, yayıncılık serüveni yine Erzurum’da ilk olarak Tekyay, sonrasında Üniversite Kitabevi ile devam etti. İlk yılları çocukluğuma denk gelen bu sürecin ne kadar kıymetli sonuçlara vesile olduğun görmek yıllarımı aldı.”
Mucip Kına, “Evlerimizdeki kütüphanelerin mimarıydı belki de. Ondan taksitle aldığımız kitaplarla evlerimizde kitaplıklar kurardık” diye anlatırken Sadık Yalsızuçar şunları söylüyor: “Çalışkandı. Müteviziydi, Sadeydi. Dosttu. Takipçiydi, iz sürerdi. Vefalıydı. Hasılı sıkı bir Müslümandı.”
Cenaze törenine beraber gittiğimiz Ali Ayçil ise Balcı’yla hem Erzurum hem de İstanbul günlerinde devam eden dostluklarına vurgu yaparak o son vedayı şöyle anlatıyor:
“12 Ocak Cumartesi günü ikindi vakti yağmurlarla birlikte ebedi aleme uğurladık Mahmut Balcı’yı. Milletvekilleri, bürokratlar, yazarlar, yayıncılar, mahalle komşuları, lise öğrencileri, hepsi de bir taşra kitapçının iniş çıkışla dolu hüzünlü hayatına içtenlikle veda ediyordu. Kimisi onu tıpkı benim gibi Erzurum’dan itibaren tanıyan isimlerdi, kimileri de İstanbul’da yayıncı ve öğretmen olarak tanımışlardı. “ Rahmet olsun!
Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.
İlk yorumu siz yapın.