Güneş kremi kullandığımızda cildimiz D vitamini üretemez, bu da D vitamini eksikliğine neden olur. Öte yandan, aşırı kiloya bağlı olarak vücuttaki yağ miktarı arttıkça D vitamini düzeyi de azalır. Yani ne kadar çok kilo; o kadar az D vitamini demek oluyor. Çünkü fazla kilo vücutta D vitamini üreten reseptörlerde sorun oluşturuyor.
Özellikle zayıflamak amacıyla yapılan diyetlerde alınan kalori miktarı azaltılıyor ve azalan kalori miktarıyla birlikte alınan besin miktarının da azalması sonucunda vücutta vitamin eksikliği ortaya çıkıyor. Uzmanlar, bin 200 ve bin 400 kalorinin altındaki diyetlerde mutlaka vitamin takviyesi kullanmak gerektiğini vurguluyor.
Diyetisyen Prof. Dr. Murat Baş, obezitenin dünyada bu kadar yaygınken, D vitaminini eksikliğinin de yaygın olmasının normal olduğunu belirterek, "Fazla kilo D vitamini üreten reseptörlerimizde sorun oluşturabilir” dedi.
Diyetisyen Prof. Dr. Murat Baş, obezite ile birlikte D vitamini eksikliğinin de yaygınlaştığını söyledi. Baş, özellikle zayıflamak amacıyla yapılan diyetlerde alınan kalori miktarı azaltıldığını ve kalori azaltmanın, alınan besin miktarının da azalması anlamına gelmemesi gerektiğini belirterek, bin 200 ve bin 400 kalorinin altındaki diyetlerde mutlaka vitamin takviyesi kullanmak gerektiğini vurgulayarak “Aksi takdirde kilo vermek amacıyla azaltılan besin miktarı vücudun günlük ihtiyacının karşılanmasına yetmiyor” dedi.
Koruyucu sağlık önlemlerinin en önemlisinin sağlıklı beslenme olduğunun altını çizen Prof. Dr. Murat Baş, beslenmeyle yeterince alınamayan vitamin ve minerallerin de takviye olarak alınmasını tavsiye etti.
Prof. Dr. Murat Baş, vitamin ve minerallerin önemini şöyle anlattı: “Vücudumuzu fabrika olarak düşünün. Bu fabrikanın içinde farklı makinalar, farklı ürünler üretiyor ve bu ürünlerin daha sağlıklı bir şekilde üretilebilmesi için farklı vitamin ve minerallere ihtiyaç duyuluyor. Bu nedenle sağlıklı bir bağışıklık sistemi, yeni bir hücrenin oluşturulması, hastalıklara karşı korunmak, günümüz dünyasında çevreden alınan toksinlerin yok edilebilmesi gibi pek çok hayati işlev için mutlaka vitamin ve minerallere ihtiyacımız vardır. Vitamin ve minerallerin her biri farklı işlevler taşısa da, ortak görevleri de olabiliyor. Örneğin hem vitaminler hem de mineraller antioksidan özellik taşıyabiliyor. Bağışıklık sistemini güçlendirme açısından baktığımızda hem A, E, C gibi vitaminler bağışıklık sistemini güçlendiriyor hem de selenyum ve çinko gibi mineraller. Aslında vitamin ve minerallerin hepsini, beraber çalışan bir karınca ordusu gibi düşünebiliriz".
"Yağda ve suda eriyen vitamin ayrımına dikkat"
A, D, E ve K vitaminlerinin yağda eriyen vitaminler olduğunu vurgulayan Baş, "Yağda eridikleri için de yağlı bir ortamda vücuda alınmaları gerekir. Yani bu vitaminleri mutlaka yemekle birlikte ya da yemek biterken almanız gerekiyor ki, vitaminlerin emilimi artsın. Suda eriyen vitaminler ise vücutta depolanmaz ve günlük vitaminler olarak sınıflandırılır. Bu vitaminlerin her gün, sıvıyla birlikte alınması gerekir. Yemeklerde sıvı da tükettiğimiz için bütün vitaminlerin yemekle birlikte ya da yemek sonrasında alınması her zaman için daha doğrudur" diye konuştu.
"Güneş kremleri D vitamini sentezini engelliyor"
Günde 20 dakika güneşlenerek, vücudun ihtiyaç duyduğu D vitamininin sağlanabileceğini dile getiren Prof. Dr. Murat Baş şöyle devam etti: “Bugün hem toplumumuzda hem de dünyada ciddi bir D vitamini yetersizliği var. Bunun en önemli nedenlerinden biri kozmetiklerin hayatımıza fazlasıyla girmesi. Örneğin güneş kremi kullandığımızda cildimiz D vitamini üretemez. Bu da D vitamini eksikliğine neden olabilir. İkinci olarak, vücuttaki yağ miktarı, yani obezite arttıkça D vitamini düzeyi de göreceli olarak azalır. Yani şöyle diyebiliriz: ne kadar çok vücut yağı, o kadar az D vitamini. Çünkü vücudun D vitamini depoları yağ artışıyla birlikte düşer. Obezite dünyada ve Türkiye’de bu kadar yaygınken, D vitaminini eksikliğinin de yaygın olması gayet normal. Fazla kilo D vitamini üreten reseptörlerimizde sorun oluşturabilir.”
"Sağlıklı bir beden için sağlıklı beslenme şart"
Prof. Dr. Murat Baş sağlıklı beslenmenin koruyucu sağlığın bir parçası olduğunu söyleyere şunları kaydetti: “Beslenme alışkanlıklarımız sağlıklı olduğunda, vücuda giren doymuş yağlar, trans yağlar, toksik maddeler daha az olacağı için hastalıklara yakalanma riskimiz de azalır. Ancak Batı tarzı beslenme dediğimiz basit şeker, fruktoz, yağ, kolestrol, trans yağ ve doymuş yağ açısından yüksek beslenme tarzı, vücuttaki mekanizmaları bozmaya başlıyor. Damar yapınız bozuluyor. Damar yapınız bozulunca organlara giden kan akımında sorunlar meydana çıkmaya başlıyor. O nedenle beslenmeyle sağlık birebir ilişkili ve sağlıklı beslenme alışkanlıkları bağışıklık sisteminin güçlenmesinde çok önemli”.