Metin Erksan’ı iflas ettiren ve vizyona bile sokulmayan Sevmek Zamanı filmini izledikten sonra senaryosunu Hareket Yayınları arasında kitap olarak basan Ezel Erverdi, Metin Erksan’ın vefatına kadar süren dostluklarını hatıralarını yazdığı “Nurettin Topçu- Dünden Kalanlar ve Geleceğe Umutlar” kitabında anlatıyor. Bir türlü çekilemeyen Medine Müdafası filminden bahseden Erverdi, Erksan’ın ABD’de iken “Lawrance of Arabia” filmini izleyip şehitlerimiz için ağladığını ve bunların hikayesini kim anlatacak diyerek kendisine bir mektup yazdığını söylüyor.
Onun hayat hikayesi bir anlamda Türk sinemasında ilklerin hikayesi diyebiliriz. 1952 yılında çektiği Karanlık Dünya (Aşık Veysel’in Hayatı) ilk gerçekçi Türk filmi olarak bilinir. Aynı zamanda Türkiye içinde ve dışında tamamen gösterimi yasaklanan ilk film olur. Ardından film kesilerek ve eklemeler yapılarak bir yıl sonra yayınlanır. Filmin senaryosu Bedri Rahmi Eyüboğlu’na aittir. Toplumsal Gerçekçilik akımını 1960 yılında senaryosunu yazdığı, rejisörlüğünü yaptığı Gecelerin Ötesi filmiyle başlatır. Büyük tartışmalara sebep olan Yılanların Öcü filmini hem çeker hem de senaryosunu yazar. Türk sinemasının uluslararası ilk ödül alan filmi, Susuz Yaz’ı çeker. 1965 yılında çektiği Sevmek Zamanı filmiyle iflas eder, üstelik bu filmi hiçbir yerde gösterilmez. Kadın Hamlet filmi resmen uluslararası festivale gönderilen ilk filmidir. Sinemanın her yönüyle ilgilenir. Öyle ki askerliğini yaptığı 1953-56 yılları arasında Ordu Film Merkezi’ni hem teknik hem içerik olarak düzenler ve böylece ilk Türk filmi arşivimiz olur. Türk Sinema Sanatçıları Derneği’ni kurar. İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi öğrencilerinin kurduğu Türk Film Arşivi’ne ilk bağışı yaparak filmlerini verir ve Devlet Film Arşivi olarak hizmet vermesini destekler. Başta Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit, Fatma Girik, Filiz Akın, Emel Sayın, Fikret Hakan, Ayhan Işık olmak üzere pek çok Türk sinema oyuncusu onun filmleriyle üne kavuşur. Sinema üzerine yazar çizer, arkadaşlarıyla birlikte dergi çıkarır. Bütün parasını kitaplara veren, tarihe özel ilgisi olan, büyük bir dünya müzik arşivi olan okuyan, yazan, düşünen, üreten gerçek bir entelektüeldir.
2012 yılında vefat eden Metin Erksan için bugün dile getirilen ortak düşünce şu: Yaşadığı dönemde değeri anlaşılmamış, Türk sinemasının milli ve ulusal çizgisinin oluşmasında emeği geçen büyük bir sinemacı.
ERKSAN VE REFİĞ İLE TANIŞMA
Geçtiğimiz günlerde okurla buluşan Ezel Erverdi’nin Nurettin Topçu-Dünden Kalanlar ve Geleceğe Umutlar adlı kitabında Erverdi, Nurettin Topçu ve Hareket düşüncesinin çevresinde hatıralarını anlatırken Hareket Yayınları bürosunda Metin Erksan’ın Sevmek Zamanı filmini ilk kez 1969 yılında Aclan Sayılgan’dan duyduğunu anlatıyor. Erverdi önce Sayılgan’ın önerisiyle Türk Film Arşivi’nde Sevmek Zamanı filmini izliyor ve filmden çok etkilendiğini uzun süre kendine gelemediğini çünkü bu filmin izlediği diğer Erksan filmlerine benzemediğini söylüyor. Ardından da Halit Refiğ’in Bir Türk’e Gönül Verdim filmini izliyor ve Refiğ ile Erksan’la tanışmak için randevu alıyor. Bu tanışmadan sonra Hareket Yayınları arasında Sevmek Zamanı filminin senaryosunu basma kararı aldıklarını söyleyen Erverdi, 1973 yılında bu kitabı okurla buluşturabildiklerini dile getiriyor.
BİZİ KİM ANLATACAK?
Çeşitli olumsuzluklardan dolayı çekilemeyen Medine Müdafası filminin senaryosunu da Mustafa Kutlu ve Metin Erksan aylarca uğraşarak yazar. Erverdi ise filmin çekimi için devletten ve Genel Kurmay’dan destek arar ancak bütün çabalar sonuçsuz kalınca sonunda bunalır ve o çok istediği filmi bir türlü çekemez. Bu hikâyenin öncesi aslında ABD’de izlediği “Lawrance of Arabia” filme uzanır. Türkiye’de istediği filmi yapamayınca yetmişli yıllarda Halid Refiğ’den sonra Erksan da ABD’ye gider. Bir süre orada kalan Erksan’ın Erverdi’ye yazdığı mektupta Lawrance of Arabia filminin yönetmeni için, “Bence David Lean’ın en sersem filmi, gülünç bir film. Senaryo ipdiai ve her türlü yaratıcılıktan mahrum. Bir de burada Medine Müdafası’nı düşündüm. İngilizcem daha ilerlerse yılda senaryo yazımından bir milyon dolar kazanırım” der. Erksan, filmi izlerken göz yaşlarını tutamadığını da söyleyerek şunları anlatır: “Gelelim filmin içindeki Türklüğe. Korkunç bir hakaret etmişler Ezel. Burada sinemada çöllerde şehit olmuş o mübarek o kutsal ölüler için ağladım. Azgın bir İngiliz ipin ucunu kaçırmış. Şimdi David Lean’ın İngilizliğinden şüphe ettim. İngilizler düşmanlarını överler. Yoksa zaferlerinin değeri olmaz. Zira zaferlerinin değerini tayin eden düşmanın gücü ve savaşma kabiliyetidir. Filmde herkes dövüşüyor da Türkler dövüşmüyor. Karıların ırzlarına geçiyor. Peki, Türk savaşlarını kim filme alacak. Yazık çok yazık. Türkiye Türklüğüne çok yazık olmuş ve de oluyor…”
Türk filmiyle edebiyatı buluşturdu
Metin Erksan 1973 yılında TRT için Sazlık (Kenan Hulusi Koray), Geçmiş Zaman Elbiseleri (A.H.Tanpınar), Müthiş Bir Tren ( S. Faik Abasıyanık), Hanende Melek (Sabahattin Ali), Bir İntihar (Samet Ağaoğlu) olmak üzere beş hikaye seçer. Sabahattin Ali’nin hikayesinin senaryosunu Erksan, Mustafa Kutlu ile birlikte yazar. Kurtuluş Kayalı, Tanpınar’ı yeniden hatırlatan isimlerden birinin Metin Erksan olduğunu belirtiyor ve şunları ekliyor: “Erksan bu filmleri çekerken ‘kendim için film çekiyorum’ der. Erksan akşam yemeğini yemiş televizyonun karşısına geçmiş insanların rehavetle izleyeceği fimler değil, yerinden sıçratacak işler yapmayı tercih etmiştir.”
DEV KÜTÜPHANESİ ALTI ÇİZİLMİŞ KİTAPLARI VARDI
Ayrıca Metin Erksan bütün parasını kitaplara harcayan bir adammış. Vefatından sonra ise kütüphanesi Işık Üniversitesi’ne bağışlanmış. Ercan Kesal’ın anlattığına göre kütüphanesinde tarih kitapları ağırlıklıymış. Kitaplığının bir bölümünü de Atatark’ün okuduğu kitaplar oluşurmuş. Ayrıca kitaplarını satır satır ve renk renk kalemlerle çizerek okurmuş.
Sevmek zamanı solda önemsenmedi
Metin Erksan’la hem arkadaşlıkları olan hem de onun üzerine kitap yazan Kurtuluş Kayalı ve Ercan Kesal ise geçtiğimiz hafta İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü’nün davetlisi olarak öğrencilere Erksan’ı anlattılar. Kurtuluş Kayalı, Ezel Erverdi ve arkadaşlarının Hareket Yayınları olarak Metin Erksan’ın Sevmek Zamanı filminin senaryosunu kitaplaştırma olayını şöyle yorumluyor: “Sevmek Zamanı solda önemsenmediği zaman Hareket düşüncesi önemsedi ve kitap olarak bastı.”
Sevmek Zamanı filminin dönemin eleştirmenleri tarafından “psikiyatrik bir vakıa” olarak yorumlandığını dile getiren Kayalı, filmin solda anlaşılmadığını söylüyor. Erverdi ise anılarında Sevmek Zamanı filmini çekerken bütün parasını ortaya koyup iflas ettiğini söylerken Kuyu filminin senaryosunu da kitap olarak basmak istediklerini ancak Erksan’ın “O film yarım kaldı istediğim gibi olmadı” diyerek son anda senaryosunu kitap olarak bastırmaktan vazgeçtiğini anlatıyor.
Yılmaz güney lobiciliği
Metin Erksan’ın milliyetçi ve Kemalist bir düşünceye sahip olsa da hiçbir gruba yakın olmadığının altını çizen Kurtuluş Kayalı solcuların bu yüzden Erksan’ı kendilerine fikren yakın bulmadıklarını söylüyor. Türk sineması denilince dünyada Yılmaz Güney filmlerinin öne çıkmasını ise lobi çalışmalarıyla açıklıyor ve Kayalı şöyle devam ediyor: “Şakir Eczacıbaşı da hatıralarında biz Batılılara söyleye söyleye en iyi sinemacının Yılmaz Güney olduğunu kabul ettirdik diyor.”
Entelektüel boyutu geri planda kaldı
”Metin Erksan Ulusal sinema üzerine çok şey yazıp çizdi. Ama bugün kimse bu yazıları yayınlayalım demiyor. Biz kendi sinemamızı bilmiyoruz” diyen Ercan Kesal aslında sinemayla Osmanlı döneminde tanıştığımız halde kendi sinemamız üzerine çok fazla konuşan yazan ve kendi dilini üreten isimler yetiştiremediğimizden şikayet ediyor.
Kurtuluş Kayalı ise Metin Erksan’ın baştan beri fikirlerinde istikrarlı olduğunu ancak vefatından önce hakkında daha çok yazılan çizilen bir sinema adamı olmasına karşın Erksan’ın fikirlerinden dolayı entelektüel boyutunun bilerek geri plana iteklenip filmlerinin öne çıkarıldığına dikkat çekiyor.