Bazı camilerin dış duvarlarına yaslı banklarda sessizce oturan veya pazarlarda bir öbek otun yanında oturan ama öylece oturan yaşlılar görürsünüz. Herhangi bir ekrana bakmadan, bir şey izlemeden, bir şey okumadan, hatta konuşmadan öylece oturabilirler. Saatlerce. Birkaç saat boyunca böyle olmak, günümüz insanı için hâllice bir işkenceye denk olabilir. Günümüzün dikkati çalınmış insanı, bir yerde hareketsiz, kımıltısız ve özellikle ekransız oturma yeteneğini kaybetmiş olmalı.
Bunun sebebi, dikkatini sürekli oraya buraya çekiştiren milyonlarca içeriğe bağımlı kılmış olmasıdır. Onun bir içerik oburu olarak mütemadiyen içerik tüketmesi, içeriğe gömülmesi gerekir. Dev bir yutak olmuştur artık. İçerik akışında yaşanan bir sekte bu yutağın tedirgin olmasına yol açar. Bu sayımızın dosyası dikkat eksikliğini de kapsamakla birlikte, konumuz tam olarak o değil aslında.
Dikkat eksikliği bambaşka ve sonradan ortaya çıkmayan bir klinik olay. Herhangi bir insan, bu tür ekran taarruzuna maruz kalmadan da dikkat eksikliği yaşayabilir. Nihayet bu ay azalan dikkatimizi konu alıyor. Dosya, Kübra Kuruali ve Aleyna Ayan’ın Dr. Tolga Yıldız ile yaptıkları söyleşiyle açılıyor. Yıldız, hepimizin yaşadığı dikkat eksikliğiyle bir hastalık olan DEHB’in farkını, dikkatimizin kimler tarafından çalındığını anlatıyor. Ardından Doç. Dr. Mehmet Dinç’in “Dikkat Dikkat” başlıklı yazını okuyoruz. Dinç, dikkatin neden önemli olduğunu detaylarıyla aktarıyor. Merve Akbaş ise Prof. Dr. Mücahit Öztürk’le dikkat eksikliğinin farklı yönlerini masaya yatırıyor. Beyza Karakaya uykuda bile peşimizi bırakmayan, dikkatimizi elimizden alan tacirleri ve bu ticareti irdeliyor. Betük Yeşil Çelik ise DEHB teşhisi konan kızıyla olan maceralarını konu ediniyor.