Sanatçı Ender Doğan, pazar gününü müzikle haşır neşir olarak geçirdiğini söylüyor. Pazarların “sıkıntılı” ruhundan bahsedince de “müzik olan evde sıkıntı olmaz” diyor.
Engin Geçtan, insan ilişkilerinden bahsederken, “Kendilerine ayıracak vakit bulamamaktan yakındıkları hâlde, pazar günü geldiğinde ne yapacağını bilemeyen insanların sayısı o kadar çok ki” diyordu. Pazar gününü anlamlı çabalarla doldurmak tam da bu nedenle çok önemli. Bu hafta pazar sohbetimizi pazarlarını dahi müzikle geçiren değerli sanatçı Ender Doğan’la yapıyoruz. Klasik pazarlarının nasıl geçtiğini sorduğumuzda Doğan, pazar kahvaltılarının çok önemli olduğunu belirterek başlıyor sözüne. Ardından, “Çünkü ailelerde; bir sofra birliği, iki seccade birliği, üç seyahat birliği bunlar çok kıymetlidir” cümlesini kuruyor. Aile rutinleri içinde “müzik” de olduğunu vurguluyor ve “Pazar günleri rutin çalışmalarımız oluyor. Bazı eserlerin üzerinden toplu icra yapmak için birlikte ailecek geçiyoruz” diyor.
Birlikte yapılacak aktivitelere yönelin
Pazarların “sıkıntılı” ruhundan bahsedince de “müzik olan evde sıkıntı olmaz” diyerek konuya giriyor. Sonra da şunları anlatıyor: “Pazarı sıkıntı olmaktan kurtarmak için aslında kolektif, bütün aile bireylerinin birlikte yapabileceği işlere, aktivitelere yönelmek gerekiyor. Evde sıkıldıysanız ailenizle dışarı çıkın. Mesela yürüyüş… Tek başınıza kaldıysanız, alın kitabınızı dışarı çıkın. Kitap okumak için çok uygun kahvehaneler var, orada çayınızı kahvenizi yudumlarken kitabınızı da okuyabilirsiniz. Şunu da ilave etmeliyim ki, dijital uygulamalar çok yaygınlaştı…. Ben mesela yürüyüş yaparken kulaklığımı takarım. Bir gün sadece Urfa yöresini dinlerim; Kel Hamza, Bekçi Bakır, Tenekeci Mahmut Güzelgöz, Mukhim Tahir, Kazancı Bedih gibi sadece Urfa’yı dinlerim… Ertesi gün, Ege’den Kütahya’dan Hisarlı Ahmet’ten başlarım...”
Akşam oturmaları eskisinden daha zor
Pazar günü film seyredecekse bir “aile filmi”ni tercih edeceğini söyleyen Doğan, “Teşkilat” dizisini de izlediklerini belirtiyor. “Özellikle pazar günleri görmek istediğiniz arkadaşlarınız var mı?” dediğimizde ise şu yanıtı veriyor: “İstanbul’da son zamanlarda özellikle akşam oturmaları, zorlaştı. Mesela ben geçtiğimiz pazar akşamı bir büyüğümüzün duası için kalkıp Silivrikapı’ya gittim. Sokak sokak dolandım ve park yeri bulamadığım için dönüp eve geri geldim. Bunu sosyolojik olarak düşününce hakikaten bu iş bizim misafirliklerimizi, birbirimize gidip gelmemizi de çok etkiliyor. Trafik ciddi bir sorun… Bizim de ailecek görüştüğümüz dostlarımız ve akrabalarımız var ama bunların sıklığı giderek seyrekleşiyor.”
Kötü günlerin bir hikmeti var
Pazar günleri favori mekânının evi olduğunu söyleyen sanatçıya “En güzel ve en kötü geçen pazar gününüz hangisi?” dediğimizde “Güzel günlerimiz geçti ama biz kötü geçen günlere, ‘kötü geçtiler’ demiyoruz” diyerek anlatmaya başlıyor: “Çünkü ‘O hikmeti icabı öyle görünmüştür. Onun arkasından başka bir güzellik zuhur edeceği için o kötü günü yaşamışızdır’ bakış açışıyla yaklaşıyoruz konuya. Ama hususi olarak kızlarımın pazar gününe denk gelen doğum günleri güzeldir. Mesela bir keresinde Kemerburgaz’da Kent Ormanı’na gitmiş bir kameriyeyi kapatmış, süslemiştik. Güzel, muhabbetli bir buluşmaya vesile olmuştu. Maksat doğum günü kutlamak değil, bir arada olmaktı. Yoksa ben kendi doğum günlerim de kutlansın istemem.”
Fuzuli konseri yakında
Pazar günleri çalışmaya devam ettiğini söyleyen Doğan dinleyicilerini heyecanlandıracak yeni çalışmalarını anlatıyor: “Yaptığım araştırmalarda eğer beni heyecanlandıran bir şey varsa onu tamamlamadan gece uyuyamam. Mesela geçen pazar üç saat bir eserin notasını yazmak için uğraştım. Hem de çok girift, zor bir eserdi. Dinleyerek, oturup notasını yazdım. Ama onu yazmasaydım rahat edemezdim. Şimdi çok güzel, kimsenin bilmediği bir eser ortaya çıktı. Hz. Fuzuli’ye ait sözleri: ‘Yahşi görünür sureti Mehveşlerin amma, Yahşi nazar ettikçe serencamı yamandır’. İnşallah yakında bir Fuzuli konseri yapacağız orada okuyacağım.”
Yeni haftanın motivasyonu bugünde
Geldik son soruya: Pazar günü bir insan olacak olsa nasıl birisi olurdu? İşte Doğan’ın cevabı: “Pazar günü insanları yeni haftaya hazırlar. O yüzden hem duygusal hem de bedensel anlamda etrafındaki insanları rahatlatacak, bir motivasyon ortaya koyacak birisi olurdu herhâlde.”