15 Temmuz gecesi şehit olan Foto Muhabiri arkadaşımız Mustafa Cambaz adına üç yıldır düzenlenen fotoğraf yarışmasının ödül töreni geçtiğimiz hafta sonu Adnan Menderes ve arkadaşlarının yargılanıp asıldığı Demokrasi ve Özgürlükler Adası’nda yapıldı. Cambaz'ın ailesi, dostları ve sevenleri o gün adada buluştu. Törenin sonunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Cambaz’ın mesai arkadaşları olarak adada günün anısına fotoğraf çekilerek bu anı ölümsüzleştirdik.
Geçtiğimiz hafta 15 Temmuz 2016 gecesi şehit edilen arkadaşlarımız Mustafa Cambaz için verilecek fotoğraf ödülleri için Demokrasi ve Özgürlükler Adası’ndaydık. Adaya ikinci defa gelişimdi. Menderes ve arkadaşlarının idam edilmesinden tam 55 yıl sonra 15 Temmuz 2016 gecesi yeniden darbe için ayaklananlara direnmek için en önde koşan ve hain kurşunlarla şehit edilen gazeteci arkadaşımız Mustafa Cambaz anısına bu defa adaya gelmiştik. O gece darbe teşebbüsü geri tepmiş ancak 252 kahramanla birlikte mesai arkadaşımız, fotoğraf tutkunu Mustafa Cambaz’ı da şehit vermiştik. Onun şehadetinin üzerinden 8 yıl geçse de acısı hala ilk günkü gibi yüreğimizdeydi.
Mustafa Cambaz adına Albayrak Medya olarak bu yıl üçüncü defa Şehit Mustafa Cambaz Fotoğraf Yarışması yapılacaktı. Dereceye girenlerin ödülleri ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Demokrasi ve Özgürlükler Adası’nda verilecekti. Bizimse heyecanımız ve hüznümüz bir kere daha birbiriyle yarışıyordu. Cambaz’ın Tvnet ve Yeni Şafak gazetesinden mesai arkadaşları olarak törenden bir gün önce adaya gitmek için Cuma akşamından yola çıktık. Eyüp İskelesi’nden bindiğimiz tekne adaya geldiğinde artık hava iyice kararmıştı. Otelimize yerleştik.
Açık hava müzesi bir ada
Gecenin ilerleyen saatlerinde adayı dolaşmak için dışarı çıktım. İstanbul Boğazı’nın Marmara Denizi’ne bakan ağzında yer alan küçücük bir ada burası. Diğer adaların ışıkları görülüyor. Türkiye’nin siyasi tarihinde önemli olaylara ve dönemlere ev sahipliği yaptığı için adaya adımınızı atar atmaz bu matemi hissediyorsunuz. Dönemin Başbakanı Adnan Menderes ile birlikte iki bakan arkadaşının da asıldığı bu ada bugün o döneme ait izleriyle bir açık hava müzesi gibi. Aynı zamanda çok tartışılan 1961 Anayasasının da bu adada hazırlandığını hatırlatalım. 27 Mayıs darbesinde Demokrat Parti mensuplarının yargılandığı bu adadaki kötü izleri silmek için 2013 yılında dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın girişimiyle ada yeni bir düzenleme geçirmiş ve ismi de Demokrasi ve Özgürlükler Adası olarak değiştirilmişti. Gündüz ziyaretçilerini ağırlayan adada gece ise kedilerin ve martıların çığlıkları dışında ses yok.
Tarihe açılan bir zaman tüneli gibi
Temmuz sıcağına rağmen ada oldukça rüzgarlıydı. Muhteşem manzarasıyla gece müzeler, konferans salonu, adalet kulesi etrafında dolaştım kendimi tarihe açılmış bir zaman tünelinde gibi hissettim. Adanın belli noktalarına yerleştirilmiş heykeller gibi ada da sessiz ve sakindi. Gecenin sessizliğinde ertesi gün törenin yapılacağı meydana doğru indim. Albayrakların göndere çekildiği meydanda tüm hazırlıklar tamamlanmıştı. Ertesi gün ödül alacak eserlerin yer aldığı fotoğraf panoları meydana özenle yerleştirilmişti. 8 bin başvuru arasından titiz bir çalışmayla Anadolu Ajansı Görsel Haberler Yayın Yönetmeni Fırat Yurdakul, Türkiye Foto Muhabirleri Derneği Temsilcisi Ümit Bektaş, fotoğraf sanatçısı Süleyman Gündüz ve gazetemizin foto muhabiri Sedat Özkömeç’in yaptığı değerlendirmeyle seçilen eserlerin yer aldığı sergiyi büyük bir merakla dolaştım. Fotoğraflar arasında gezerken de şunu düşünmeden edemedim: Mustafa Cambaz bu fotoğrafları görse ne derdi? Cevabım ise açık ve netti: Ödül alan her bir fotoğrafın sahibini yüzünde kocaman bir gülümsemeyle tek tek tebrik ederdi.
Bayrağımıza ve fotoğraf makinesine tutkulu biri
Biz Mustafa Cambaz’ı ay yıldızlı bayrağına olan tutkusu ve bağlılığıyla tanıyıp sevdik. Bir diğer tutkusu ise fotoğraf makinesiydi. Bundan yıllar önce maaşından biriktirerek büyük emekle aldığı fotoğraf makinesini Sirkeci-Halkalı hattındaki trende çaldırınca çok üzülmüştü. Ancak bir süre sonra yeniden dişinden tırnağından artırarak yeni bir makine almıştı. Vefatından çok kısa süre önce okurla buluşturduğu Türkiye’nin Ulu Camileri kitabı onun fotoğraf tutkusunun en güzel örneğidir. Bu önemli kitabı Yeni Şafak Kitap ekinin Haziran sayısına kapak yapmıştık ve bu kitabı hazırlamak için Anadolu’yu nasıl tutkuyla dolaştığını kendi ağzından dinlemiştik: “Çalışmama en uzak yerden Güneydoğu›dan başladım. Bir iki uçak yolculuğunun dışında bütün seyahatlerimi otobüs, ilçe minibüsleri, bazen de otostopla gerçekleştirdim. İlk gidişimde bir buçuk, ikinci gidişimde bir ay eve dönmedim. Ege ve iç Anadolu›daki yerleri de hafta sonlarında çektim. Çantamda, ulu cami bulunan merkezleri işaretlediğim bir haritam vardı. Geçtiğim yollarla fotoğrafladığım merkezleri renkli kalemle belirgin hale getirdiğim bu haritada katettiğim yolları hesapladım, dört ay boyunca 17 bin kilometre yol yaptığımı gördüm.”
Dört ayda 17 bin kilometre! Onun fotoğrafçılık aşkını anlatmak için yeterli değil miydi?
İstanbul’un ulu camisi Ayasofya’dır
Cambaz Türkiye’nin ulu camilerini çalışırken İstanbul’un ulu camisinin de Ayasofya olduğunu hüzünle dile getirmişti. Keşke onun çok sevdiği bu caminin ibadete açıldığını görseydi diye her Ayasofya’ya gittiğimde içinden geçiririm. Adayı dolaşırken de yine aynı şeyi içimden geçirdim.
Cambaz uzun yıllar sosyal medyadan uzak durdu. Özellikle de X’den. “Ben oradaki içi boş siyasi polemiklere girmek istemiyorum” derdi. “Çektiğin fotoğrafları paylaş sadece” diye ikna çalışmalarım sonucunda açtığı hesabında sadece fotoğraflarını paylaşmaya başladı. Ta ki o meşum geceye kadar.
Erdoğan’ın “meydanlara inin” çağrısının ardından ilk ve tek siyasi içerikli o keskin cümleleri yazdı: “Kalkışmayı yapanlar kalktıkları gibi oturmamalı. Hatta hiç oturamamalı. Başkomutan Erdoğan’ın isteği ve emriyle sokağa çıkıyoruz.”
O geceki kahramanımız
İşte bizim tanıdığımız Mustafa Cambaz da tam buydu! Yüzünde gülümsemesi, elinde fotoğraf makinesi eksik olmayan, kedilerin peşinden koşan bu merhamet abidesi arkadaşımız vatan mevzubahis olunca dimdik duran gözü kara bir gazeteciydi! O gece de gözü kara bir şekilde sokağa çıktı ve darbecilerin karşısında dimdik durdu! Kendisi için yapılan her şeyi affeden ve hoş gören Cambaz vatan mevzubahis olunca bir kahramana kesildi. Tıpkı haksızlıklar karşısında verdiği her mücadele gibi!
Ertesi sabah erkenden adadaki müzeleri gezerken en çok bunları düşündüm. 1960 darbesini yapanlara karşı da Cambaz gibi yiğitler cesurca dimdik dursaydı o gün o idam sehpasında Adnan Menderes ve arkadaşları olmayacaktı! Keşke o cesareti gösteren birileri o günde çıksaydı! Bugün Cambaz ve diğer şehitlere kurşun sıkanlan o cesareti asla bulamayacaktı. Tıptı Cambaz ve arkadaşlarının darbecilerin cesaretini ilelebet o gece kırdıkları gibi.
Cambaz’ı sevenler adadaydı
Ertesi gün ödül töreni için son hazırlıklar yapıldı ve ilk vapur Bostancı’dan geldi. Ardından da Yenikapı’dan kalkan vapur yetişti. Mustafa Cambaz yaşarken sevdiği insanları birbiriyle tanıştırır, kaynaştırırdı. Ödül töreninde de bir kere daha Cambaz’ı sevenler oradaydı. Kısa sürede ada adeta bir bayram havasına büründü. Gelen ziyaretçilere bu sıcak yaz gününde serinlemeleri için bir yandan soğuk içecekler ikram edilirken diğer yandan da nohut pilav, döner, çiğköfte ve irmik helvası sunuldu. Biraz sonra Erdoğan’ın helikopteri havada göründü. İkindi namazının ardından hep birlikte tören salonuna geçildi. Salonda ödül töreninden önce Mustafa Cambaz’ın hayatıyla ilgili gösterilen film herkese duygulu anlar yaşattı. Yeni Şafak Yayın Yönetmeni Hüseyin Likoğlu ve Anadolu Ajansı Anadolu Ajansı (AA) Görsel Haberler Direktörü ve jüri üyesi Fırat Yurdakul birer konuşma yaptı. Sonra da ödül alan 14 fotoğrafçı sahneye davet edildi. İlk ödülleri Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu verdi. Son ödülleri ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan verdi. Ödülden sonra toplu fotoğraf çekimi yapıldı. Erdoğan’a ise Albayrak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Albayrak Yeni Şafak manşetlerinden yapılmış bir Erdoğan portresi hediye etti. Daha sonra ise Cambaz’ın mesai arkadaşları olarak Erdoğan’ı yolcu ederken adada hatıra fotoğrafı çekildik. Cambaz’ın mesai arkadaşları olarak bizler için en anlamlı anı bu karede ölümsüzleşti.
ADADAN NOTLAR
l Programın organizasyonundan misafirlerin ağırlanmasına ve yolcu edilmesine kadar her aşamasında büyük emek harcandı.
l Adaya gelen misafirlere ayran, su, gazlı içecek yemek olarak da çiğ köfte, nohut pilav ve dönerin yanında irmik helvası ikram edildi.
l Mustafa Cambaz şehit olduğunda gazetenin bahçesinde düzenlenen törende yolu Yeni Şafak gazetesinden geçen herkes buluşmuştu. İkinci büyük buluşma ise adada yapılan bu törenle oldu. 30 yıl boyunca yolu Yeni Şafak gazetesinden geçenler Cambaz için bir araya geldi. Cambaz arkadaşlarını çok sever ve onlara kıymet verirdi. Arkadaşları da Cambaz’ın vefatından sonra ona vefa göstermeye devam ediyor.
l Cambaz’ın ödül töreninde eşi Semra Cambaz ve oğlu Alparslan Cambaz da hazır bulundu. Ödül alanlarla birlikte hatıra fotoğrafında yer aldılar.
l Anadolu Ajansı Görsel Haberler Direktörü Fırat Yurdakul, Türkiye Foto Muhabirleri Derneği Temsilcisi Ümit Bektaş, fotoğraf sanatçısı Süleyman Gündüz, Yeni Şafak Foto Muhabiri Sedat Özkömeç ve fotoğraf sanatçısı Gül Işık’ın jürisinde yer aldığı yarışmada, kazanan fotoğraflar, ödül töreninin ardından Demokrasi ve Özgürlükler Adası’nda sergilendi.Fotoğraflar gelen misafirler tarafından da büyük beğeni topladı.
l Cambaz’ın ödül töreni için bir gün önce adaya gidildi ve Yeni Şafak gazetesinin geçtiğimiz Cumartesi günkü sayfaları adada çıkarıldı.
l Tören için gelenler aynı zamanda adadaki müzeleri gezip, Adalet Kulesi’nden eşsiz manzarayı izlediler.
l Cumartesi akşamı misafirleri yolcu ettikten sonra mesai arkadaşları olarak son vapura bindik. Hepimiz yorgun ama mutluyduk.
l Erdoğan’ın konuşmasında da ifade ettiği gibi Cambaz anısına düzenlenen bu fotoğraf yarışmasının bir geleneğe dönüşmesi önemliydi. Programda bizi en çok mutlu eden de Cambaz adının fotoğraflarla yaşamasıydı.