Derin bir karanlık çökmüş gökyüzüne.
Güneydoğu'nun sakin köşelerinde, milyonlarca insanı hedef alan bir deprem, hayatları alt üst etmiş. Işıklar sönmüş, karanlık her yeri sarıp sarmalamış. Soğuk, kemikleri buz kesmiş.
Bir umut ışığı olabilmek için...
Sonuç olarak, bu kitap tabu haline getirilen eşcinsellik konusunu gerçek ve yaşanmış hikayelerle ele alarak, Eşcinselliğin doğuştan olmadığını psikolojik bir rahatsızlık olduğunu, eşcinsellerin baskılanan asli fıtratlarına tedavi ve terapi ile iyileşerek kavuşabileceklerini eşcinsellerin itirafıyla ispatlıyor.
Madde bağımlılığı, teknoloji bağımlılığı, kumar bağımlılığı gibi sorunlar, bu karanlık dünyanın birer yansıması. Çocuklar, gençler, kadınlar, yaşlılar... Herkesin hayatında 3T, 1B'nin etkisi var. Bu bağımlılıklar, toplumda suça karışma olaylarının artmasına da sebep oluyor.
Ancak bu kitap sadece tehlikeleri değil, aynı zamanda çözüm yollarını da sunuyor. Bu karanlık dünyadan nasıl çıkılacağını anlatıyor. Toplumun yeniden doğuşu için umut ışığı olmayı hedefliyor.
Dünyanın her köşesinden ve Türkiye'nin her ideolojisinden insanlar, bu sorunla karşı karşıya. Bu ateş, sağcıdan solcuya, Kemalistten İslamcıya kadar herkesin evine ideolojik görüş ayırmaksızın düşmüş durumda. Bu, sadece belirli bir kesimi değil, tüm toplumu etkileyen evrensel bir sorun. İşte bu yüzden, bu durumu anlamak ve çözmek için tüm toplumun bir araya gelmesi ve dayanışma içinde olması gerekiyor.
Türkiye'de ve yurt dışında yaşayan eşcinsellerin hikâyeleri, sadece yaşadıkları zorlukları değil, aynı zamanda içlerindeki cesareti ve direnişi de yansıtıyor. Yüzlerce eşcinselle yapılan röportajlar ve belgesel çalışmaları, toplumda var olan tabuları ve ön yargıları yıkmaya yönelik güçlü bir adımı oluşturdu.
"Benim Ailem" belgeselinde konuşan 11 cesur, gerçek hayat hikâyeleriyle, içlerinde taşıdıkları zorlukları ve mücadeleyi anlatıyor. Bu bağlamda Benim Ailem Belgeselindeki İtiraflardan yola çıkılarak neşredilen bu kitap, sadece belgeselde yer alan hikâyeleri anlatmakla kalmıyor, aynı zamanda toplumun gözlerini açmaya, ön yargıları yıkmaya ve bu gençlere el uzatarak onları bu bataklıktan kurtarmaya yönelik güçlü mesajlarla doludur. Bu kitap, sadece bir hikâye derlemesi değil, aynı zamanda iyiden güzelden yana asli fıtrata bir dönüşümün ve kabulün bir ifadesidir. Her satırında içtenlik ve cesaret yüklü olan bu eser, yaşanan zorluklara rağmen umudu ve iyileşmeyi temsil ediyor ve Eşcinselliğin doğuştan olmadığını psikolojik bir rahatsızlık olduğunu, eşcinsellerin baskılanan asli fıtratlarına tedavi ve terapi ile iyileşerek kavuşabileceklerini eşcinsellerin itirafıyla ve gerçek hayatlarıyla ispatlıyor.
Dediğim gibi Şimdiye kadar yüzlerce eşcinsellerle konuştuk, röportaj yaptık. Hatta Yurtdışından bir eşcinsel vardı ki hiç unutmuyorum. “ben evladı-ı Fatiha’nım diyordu.
3T, 1B; yani Telefon, Tablet, Televizyon ve Bilgisayar, günümüzde insan hayatının vazgeçilmez bir parçası haline gelmiş teknolojik cihazlardır. Ancak, bu cihazların insanlık üzerinde manipülatif etkileri oldukça derindir.
Bu cihazlar, maalesef amaçları dışında insanlık üzerine adeta bir silah gibi kullanılıyor. Hem de en tehlikelisinden. Bu tehlikeli silahla; insanları sosyal bağlardan uzaklaştırarak ve gerçek dünyadan kopararak yapıyorlar. Sanal dünyaya fazla zaman harcanması, gerçek ilişkilerin zayıflamasına ve toplumsal izolasyonun artmasına bu güçlü ve tehlikeli silah olan 3T, 1B neden oluyor. Aynı zamanda, sürekli olarak sunulan içeriklerle bilinçaltımıza yönlendirilen mesajlar, düşünce ve davranışlarımızı etkiliyor insanları insanlıktan çıkarıyor.
Ancak, bu olumsuz etkilerin yanı sıra, teknolojik cihazlar insanlığa birçok fayda da sağlamaktadır. Önemli olan, bu teknolojilerin kullanımını bilinçli bir şekilde yönetmek ve insanlığın gelişimine pozitif katkılar sağlamak için onları doğru şekilde kullanmaktır.
Maalesef bu cihazları üreten geliştiren ve insanların tüketimine sunan biz olmadığımız olamadığımız bu uğurda çaba sarf etmediğimiz için kobay olmaktan öteye gidemiyoruz.
Eşcinsellik nasıl oluşur sorusuna cevap verecek olursak.
Çevresel faktörler, özellikle aile içi dinamikler, ebeveynlerin rol modelleri ve çocukların yaşadığı taciz tecavüz gibi deneyimler, ensest ilişkiler eşcinsel kimlik gelişiminde önemli bir rol oynar. Ebeveynlerin tutumları, aile içindeki iletişim tarzı, ailede yaşanan stres veya travmalar gibi faktörler, çocukların cinsel kimliklerinin “cinsel kimlik karmaşası” düzeyinde etkiler ve doğal oluşumunu etkileyebilir.
Bu noktada, 3T, 1B yani Telefon, Tablet, Televizyon ve Bilgisayar gibi teknolojik cihazlar da devreye girer. Bu cihazlar, çocukların aile içindeki etkileşimlerini azaltır ve onları sanal dünyanın zehirli dünyasına çeker. Bu durumda, çocuklar gerçek hayattan uzaklaşır ve sanal ortamın etkisine daha fazla yönlendirmeye maruz kalan hedefler haline gelirler.
Bu teknolojik cihazlar, genellikle heteroseksüelliği asli fıtratı yok sayıp homohobiyi (eşcinselliği) normal olarak kabul eden görüşleri ve aile yapılarını yansıtan içeriklerle doludur. Bu da, çocukların asli (kadın/erkek) cinsel kimliklerini anlamalarını ve kabul etmelerini zorlaştırabilir ve asli fıtratlarının tersine düşünmelerini tetikler. Ayrıca, çocuklar bu içerikler aracılığıyla ailelerinden gelen asli fıtratların (kadın-erkek) dışında ki kimliklere yönlendirmeye çalışırlar. Cinsiyetsiz topluma kapı aralamak için bütün algıları üretir kendilerinin oluşturdukları ve adını LGBTİ+Q gibi harflerle ifade ederek oyunun anlaşılmaması için kullanırlar ve bu harflerden farklı bir cinsel kimlik olarak oluşturdukları kişileri anlamak ve kabul etmek konusunda toplumun her kesimini zorlarlar. Yanlış bilgileri beyinlere pompalayarak bedenleri ve ruhları ele geçirmeye çalışırlar.
Sonuç olarak, çevresel faktörler ve teknolojik cihazlar (3T 1B), ebeveynlerin rol model kaymalarını etkiler ve çocukların eşcinsel kimlik gelişimini olumsuz yönde tetikler. Bu nedenle, "Eşcinsellik bir aile hastalığıdır" demek, aslında bu faktörleri göz önünde bulundurarak yapılan bir tespittir.
Tedavi ve terapi yöntemlerini eşcinsellerin gerçek yaşamlarından kesitlerle nasıl iyileştiğini ve çözüm önerilerimizi yine eşcinsellerin itiraflarıyla kitabımda detaylandırdım. Bu sebeple daha iyi anlaşılması için “Ben Kimim? Silik Yüzlerin ve Kanadı Kırık Kuşların Hikâyesi adlı bu eserimizi 8 yıl boyunca kitaplaştırdık. Sizden isteğim, bu eseri okumanız ve derinlemesine keşfetmenizdir.!
Yaygın olmaz mı hem de çok yaygın. “Benim Ailem 1” serisinin ilk kitabı olan “Ben Kimim? Silik Yüzlerin ve Kanadı Kırık Kuşların Hikâyesi”, “Benim Ailem” belgeselinin ilk dört bölümü ve yayınlanacak olan 9. Bölümündeki gerçek hikâyelerden derlenerek kitaplaştı. “Benim Ailem” serisinin diğer kitaplarında diğer cinslerin yaşadıkları problemleri ve iyileşme sürecine de odaklanacağız. Unutmayın, ahlakı çökerten bir terör örgütü haline gelen bu ideolojik yapı, ideolojik farklılık ve cinsiyet ayırmıyor ve zehirli bir örümcek gibi tüm sağlıklı insanları ilmek ilmek ördüğü bu eşcinsellik batağına çekiyor.
Eşcinsellik tanımını çeşitli olarak yapılsa da eşcinsellik aslında “anormal eş” seçimidir. Şimdiye kadar eşcinsellerin yaptığı itiraflarda fark ettiğim bir şey var: Bu anormal eş seçimi her zaman fiziksel bir boyutta tezahür etmiyor. Zihinsel bir hastalık olarak, hiçbir fiziksel birliktelik yaşamayanlar dahi bu hastalığı zihinlerinde üretebiliyorlar. Zihinlerinde atamadıkları fikirlere kapılıp, hemcinslerine ilgi duyabiliyorlar. Bu durum, içsel bir çatışma ve kargaşa oluşturuyor, çünkü toplumun beklentileriyle kendi hislerini uyumlu hale getirmekte zorlanıyorlar. İşte bu durum onlar için bedensel ya da zihinsel fark etmez normal olmayan kendilerinin de onaylamadığı bir işi yapıyorlar.
Eşcinsel onaylanmayan bir birliktelik olarak tanımlandığı için bu durumu LGBT çok iyi biliyor bu sebeple en nefret ettikleri kelime “eşcinsel” kelimesi ve tanımıdır.
İşte bu kavramlar, LGBT olarak kullanıldığında özellikle gençler arasında havalı bir algıya sahip olduğu ve bir tür moda akımı gibi görüldüğü yaptığımız araştırmalarla sabittir ve artık herkes tarafından da bilinmektedir. 3T 1B, medya, basın ve diğer iletişim araçları, LGBTiQ+ bireyleri sıklıkla toplumun kahramanları, yardımseverleri ve iyilik melekleri olarak tanıtarak, insanların zihinlerini bu yönde etkilemekte ve kodlamaktadır. Bu sebeple topum tarafından bilinmeyen harfler ya da tanımlar semboller kullanılmamalı toplumun anlayacağı bir dil geliştirilmelidir biz bu eserimizde tüm toplumumuzun anlayacağı ve yine bu durumdaki hastaların içsel olarak adlandırdıkları anormal ilişkiler anlamına gelen “EŞCİNSEL” tanımını kullandık.
Olmaz mı? En başta yüce Rabbimiz tarafından Müslüman’a umutsuzluk haram kılınmıştır. “Ben Kimim? Silik Yüzlerin ve Kanadı Kırık Kuşların Hikâyesi adlı kitabımız, her daim bir umudun olduğunu ve karanlıktan aydınlığa nura ulaşanların hayat hikâyelerini işte bu yüzden paylaşıyor. Çünkü karanlık her zaman kalıcı değildir. İçinde bulunduğumuz zorluklar, aslında bizi aydınlığa doğru yönlendiren birer işarettir. Bu gerçek hikâyeler, umutsuzluğun içinde bile umudu görebilmemizi sağlayarak eşcinselliğin doğuştan olmadığını psikolojik bir rahatsızlık olduğunu, eşcinsellerin baskılanan asli fıtratlarına tedavi ve terapi ile iyileşerek kavuşabileceklerini eşcinsellerin itirafıyla ispatlıyor. Bu durumda olanlar için bundan daha güzel bir umut olur mu?
Bir sonraki kitabımızda, "Benim Ailem" serisinin 2. kitabıyla devam edeceğiz, inşaAllah. Yine tabuları yıkan bu itiraflar devam edecek. Trans ameliyatlar ile yok olan hayatlara ve biten ömürlere geniş bir çerçeve açacağız. Ancak bununla birlikte, toplum üzerindeki algı mekanizması da deşifre edilecek. Madde bağımlılığı, kumar bağımlılığı, 3T 1B teknoloji bağımlılığı gibi konular üzerinde derinlemesine durulacak. Ayrıca, aileler, çocuklar, gençler ve nesil üzerine yeni kitaplarımız da olacak. Bu kitaplarımız, toplumun kurtuluşuna vesile olacak daha fazla anlam ve duygu dolu bir içerik sunacak İnşaAllah.