Dünyada yaklaşık olarak 3 milyon kişinin, ülkemizde ise 30.000 – 35.000 kişinin mağdur olduğu MS hastalığının kesin nedeni bilinmemekle birlikte erken teşhis tedaviyi kolaylaştırıyor. Hastalığın ilk belirtilerinin görme bozukluğu olarak ortaya çıktığını söyleyen Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Şehvar Nefesoğlu MS hastalığının görme yetisi üzerindeki etkisi hakkında bilgi veriyor.
Multipl Skleroz (MS) beyinde ve omurilikte, mesajları taşıyan sinir telleri etrafındaki koruyucu kılıfın (miyelin kılıfı) hastalığıdır. Merkezi sinir sistemi ile organların bilgi iletişimini sağlayan omuriliğin miyelin tabakası üzerindeki fiziksel tahribatın bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Kılıfın hasar gördüğü yerlerde sertleşmiş dokular (skleroz) yer almaktadır. Bu sertleşmiş alana da plak denir. Bu plaklar, sinir sistemi içinde pek çok yerde oluşabilir ve sinirler boyunca mesajların iletilmesini engelleyebilir. MS kalıtsal bir hastalık değildir. Ailelerinde MS bulunan kişilerin MS'e yakalanma eğilimi az da olsa vardır.
Merkezi sinir sistemi (MSS) öğeleri, fonksiyonlarına göre semptomların nereden
kaynaklandığını belirlemeye yarar. Beyin, düşünce ve hareketi kontrol eder. Bu bölgede miyelin
eksikliği; hafıza, motivasyon, kavrama, kişilik, dokunma, duyma, görme ve kas gücünü
etkileyebilir. Henüz bilinmeyen ve önceden anlaşılmayan bir nedenle ortaya çıkan ve en az 24 -
48 saat devam eden yeni bir nörolojik bozukluk (uyuşmalar, denge ve yürüme bozuklukları,
görme bozuklukları ve kayıpları) veya uzun zamandır devam eden bir durumun belirgin
kötüleşmesi şeklindeyse bu durum "ATAK" olarak değerlendirilir. Bir ay içinde olan tüm olaylar
aynı atağın parçaları olarak düşünülür.?Ataklar uygun şekilde ve mümkün olduğunca çabuk
tedavi edilmelidir. Bu nedenle atak geçirdiğinizi düşünüyorsanız mutlaka zaman geçirmeden
tedavinizi yürüten tıp merkezine başvurmalısınız. Bir atağın devam süresi ve ne zaman
geçeceği önceden tahmin edilemez. İki atak arasında bir iyilik dönemi vardır. Bu dönem içinde
hastalık ilerlemez ve vücut kendi kendini iyileştirmeye çalışır. ?İki atak arasındaki iyilik
döneminin ne kadar süreceği de bilinememektedir.
Bazı MS'liler bir ataktan sonra bazen uzun yıllar ikinci bir atak geçirmemektedirler. Hastaların
yaklaşık 2/3'ünde ilk belirtiler, 20 – 40 yaşlar arasında ortaya çıkar ancak 10 yaş gibi erken
başlangıçlı hastalar ve 40 yaşından sonra başlayan vakalar da vardır. Kadın-erkek dağılımı
açısından kadınlarda 2/3 kat daha sıktır.?
• Kadınlarda
• 20-40 yaşları arasındaki genç erişkinlerde ? ?
• Ailesinde MS olanlarda ?
• Sosyo-kültürel ve ekonomik düzeyi yüksek olanlarda daha sık görülmektedir. ??
Hastalığın ilk belirtileri; gözde görme kaybı veya bulanıklığı, çift görme, konuşmada zorluk, kol ve/veya bacakta güçsüzlük ve uyuşukluk, ellerde titreme, yürüme güçlüğü veya dengesizlik, ince hareketlerde beceri kaybı şeklinde olabilmektedir. Ancak bu belirtilerin, tek başlarına MS hastalığına özgü olmayıp; nörolojik kökenli veya diğer birçok hastalıkta da görülebileceği unutulmamalıdır. Sözü edilen belirtilerin hiçbiri aslında MS hastalığına özgü değildir. Bu belirtiler sık görülebilen ve farklı nedenlerle ortaya çıkabilen belirtilerdir. Görme bozukluğunun ortaya çıkması göze ait bir neden yüzünden de, başka nörolojik bir neden yüzünden de olabilir. Aynı şekilde kol ve bacakta güçsüzlük, yürümede dengesizlik gibi belirtilerin hepsi çok çeşitli nörolojik hastalıklarda görülebilmektedir. Bu nedenle özellikle kişinin günlük yaşamını etkileyecek boyutta nörolojik belirtiler ile karşılaşıldığı zaman, bu durum bir nörolog tarafından değerlendirilmelidir.?Bir nörolog MS''ten şüphelendiğinde genellikle ilk başvurduğu inceleme yöntemi Magnetik Rezonans Görüntüleme''dir (MRG). MRG incelemesi sonucunda; beyin veya omurilikteki değişikliklerin yüzde 95 - 100 oranında hastalıkla uyumlu olması durumunda, MS tanısı konulabilmektedir. Tanıyı doğrulamak, güçlendirmek ve hastalık ile ilgili bazı ayrıntılı bilgileri almak söz konusu olduğunda; belden su alma yoluna da gidilebilmektedir. ''Uyarılmış potansiyeller'' denen elektrofizyolojik yöntemler ise hastalığın, sinir sistemindeki bazı yapıları ne denli etkilediğini göstermektedir.
MS''in tedavisine ne kadar erken başlanırsa uzun dönemde ortaya çıkabilecek özürlülüğün önüne o kadar kolay şekilde geçilebilmektedir. Hatta yapılan çalışmalarda ileride MS ortaya çıkarma ihtimali yüksek olan klinik izole sendrom hastalarına daha MS tanısı olmadan tedavinin başlanması durumunda hastaların özürlülüklerinin daha az olduğu ve ikinci ataklarını daha geç yaşadıkları gösterilmiştir.
MS'i ortadan kaldıran bir tedavi bulunmamakla birlikte hastalığın ilerlemesini durduran ya da yavaşlatan ilaçlar vardır. MS'de tedavi esas olarak 4 basamakta özetlenebilir:
?
?
MS atakları içinde en sık görülen bulgulardan biride göze ait bulgulardır geçici görme kayıpları, çift görme, optik norit, vaskulit, makula ödemi, uveit tarzında klinik bulgular olabilir.
Hastalarda retina sinir lifi tabakası kalınlığı tekrarlayan optik noropatili gözlerde azalmıştır özellikle peripapiller liflerde ciddi incelme olmaktadır.
Yapılan çalışmalarda optik norit olsun olmasın MS hastalarında sinir lifleri kalınlığında azalma olmadan aylar önce ganglion hücre tabakası kalınlığında ciddi azalma olduğunu göstermiştir.
MS hastalığında erken teşhis hastalığın tedavisi, atakların sıklığı ve kalıcı hasarların oranının azalması açısından çok önemlidir. OCT (OPTIC COHERENCE TOMOGRAPHY) adi verilen cihazın teknik özellikleri ve kapasitesi geliştikçe bu ayrıntılar daha güvenli ve detaylı bicimde incelenebilmektedir. Bu test poliklinik şartlarında 5-10 dakika içinde göz bebeği büyütülmeye gerek kalmadan yapılabilmektedir. Günümüz teknolojisi ile MS uyumlu klinik bulguları olan hastaların ayırıcı tanısında bu test önemli bir araç haline gelmiştir.