Yeni Şafak

Mendilim yerde benim gönlüm sende

M. Sami Şimşek
22:009/02/2013, Cumartesi
G: 9/02/2013, Cumartesi
Yeni Şafak
Mendilim yerde benim gönlüm sende
Mendilim yerde benim gönlüm sende

Her şey çok mahduttu o dönemde. Âşıkların birbirleriyle iletişim kurabilecekleri bir mektupları vardı sâdece; o da gizli saklı. Sevgiliden gelen kokulu, süslü mektuplar, türlü meşakkatlerle elde edilir, aradan oldukça uzun bir zaman da geçmiş olurdu.

Aşk eskiden uzaktan uzağa yaşanan bir duyguydu. Duygular cep telefonuyla, ya da facebook sayfalarında değil bin mendil kenarına tutuşturulurdu. Osmanlı zamanlarında aşkın yaşandığı İşte o dönemlerde en kaçırılmayacak fırsatlardan biri, mesîre alanları, nüzhet mekânlarıydı. O zamanlar kadınların yüzlerinde dahi tülden peçeleri olur, gözleri ve elleri dışında hiçbir yerleri görünmezdi.Aşka dair işaret dili bâzen bir şemsiye, bir mendil, bir fes, bir peçe bile çok mesajlar göndermeye yeterdi dilrubâ bir sevgiliye.16. yy sonları ile 17. yy başlarında kadınlara eldiven giyme mecbûriyeti de getirilince geriye sâdece bir çift göz kalmıştı kadının iç dünyasından dışarıya açılan pencere olarak. O zaman yazılı bir mektup,elde taşınan bir şemsiye aşkı anlatmaya yeterdi. İşte o dönem aşkı anlatmak için kullanılan sessiz işaretler:

BAŞ: Zarîfâne bir edâ ile hafifçe baş eğmek, temennâ durma anlamına gelir ki; en kibar selâmlaşma şekillerinden biri budur. Başın sağa sola sallanması ''Hainsin sen!'' anlamına gelirdi. İç geçirme ''Hiç aklımdan çıkmıyorsun'' demekti. Sol yanına tükürmek ise ''İğrençsin!'' anlamına geliyordu.

EL: Elini ağzına götürmek ''Sana söyleyecek bir şeyim var'', Elleri kalçaya koymak ''Bana oyun ediyorsun. Ciddi değilsin. Sana inanmıyorum'' anlamına geliyordu. Erkeğin ellerini kenetleyerek iki başparmağını fır fır döndürmesi ''Artık lütfetmeyecek misin?''demekti. Erkek eliyle göğsünü hançerle yarar gibi yaparsa ''Aşkından kalbim parçalanıyor'' demekti. Eli ile yüzünün yarısını kapatmak ise, hangi tarafı kapattıysa o taraftaki şahsa işaretle ''Yandaki farketti, artık işaret gönderme'' anlamına geliyordu.

FES: Fesi başına takıp çıkarmak ''Fazla naz ettin yeter artık'' anlamındaydı. Fesi elde tutmak ya da göğsün üzerine bastırmak ''Senin için yanıp tutuşuyorum'' anlamına gelirdi.

GÖZ: İki gözünü de hafifçe kapayıp başını yavaşça eğmek ''Sevildiğimi anlıyorum'' demekti. Çatık kaşla bakmak ''Seninle işim olmaz'', Gözleri fazlasıyla açıp belertmek ''Vay hain'' demekti. İki gözle birden bir yöne bakmak da ''Şu tarafa gidelim'' demekti.

MENDİL: Mendilin evvela rengi karşı tarafa verilen ilk mesajdı. Kırmızı: Tutkulu aşk. Mavi: Birleşme umudu. Turuncu: Kalp yarası. Pembe: Gönlüm sende. Siyah: Umutsuzluk, ayrılık demekti. Mendil ile ayakkabıyı silmek ''Biraz beklemen gerek'' demekken erkeğin mendili göğüs cebine koyması ''Beni kabul eder misin?'' anlamına gelirken, kadının cevabı olumluysa mendilini koklayarak bunu gösterirdi. Mendille gözünü silmek de ''Yanımdaki çaktı, işaret gönderme'' anlamındaydı.

Mendildeki şifreli adres

Musahipzade Celal, ''İstanbul Efendisi'' adlı piyesinde, erkeklerle haberleşmesin, sevda yaşamasın diye okuma yazma öğretilmeyen bir kızın beğendiği bir beyzadeye attığı mendille adresini bildirmesini anlatır. Beyzade bu tür haberleşmelerden bihaber olduğu için bu mendili bu işten anlayan çöpçatan bir bayana götürür. İşte bir çöpçatanın sevdalı bir beyzadeye atılan mendili yorumlaması: ''Mendil pembe, pembe gönlüm sende. Bu kız seni beğenmiş. Mendilin bir köşesinde altı tane mermer parçası var. Demek Altımermer''de oturuyor. Mendilin bir köşesi de ıslak. Demek ki çeşmenin karşısında oturuyorlar. Mendilin diğer köşesinde de aşı boyası var. Evleri aşı boyalıymış''


Çiçek sayısının anlamı var

Sevgiliye gönderilen çiçek sayısının dahi bir anlamı vardı: 5 Karanfil ''Olayım sana eş'', 3 Karanfil ''Buluşmamız oldu güç'', 7 Karanfil ''Aşkın beni yedi'' demekti ki; çâresizliğin ifâdesiydi. Evlerin caddeye bakan pencerelerinin önüne saksıda bir gonca gül koymak bu evde evlenecek yaşta bir kızımız var demekti.

Yiyeceklerle mesaj

Bazen de yol üstüne konan ya da sevgiliye gönderilen yahut ikram edilen yiyeceklerle de mesajlar verilirdi. Yoğurt ''Gönlünü benden soğut'', Biber ''Ciğerim yanar tüter'', Elma ''Ahımı alma'', Buğday ''Görüşmeyeli oldu kaç ay'', Armut ''Ver bana bir umut'' anlamlarını ifâde eder sembollerdi.

Evlilik sonrası mesajlar

İşaret diliyle anlaşma sadece âşıklar için geçerli olmayıp, evlilik sonrası da devam eden bir durumdu. Mesela: Üzerinde şeker motifi bulunan eşarbı başına takan kadın ''Canının tatlı istediğini'', birbirine

sırtını dönmüş iki figür bulunan bir eşarplı kadınsa ''Eltisine küstüğünü'' böyle gösterirdi.


Yorumlar

Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.

Henüz yorum bulunmuyor

İlk yorumu siz yapın.

Kapat

Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.

Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.