Son filmi Silence ile sinemalara uğrayan Martin Scorsese, hem filmine gelen eleştirilere yanıt verdi, hem de sinemaya olan bakışını anlattı.
Şu sıralar Irıshman için kolları sıvayan Martin Scorsese, 2016’da Adam Driver, Andrew Garfield ve Liam Neeson‘un başrolünde olduğu Silence (Sükut) ile adından söz ettirdi.
“Sinema için direnmek – Standing up for cinema” başlıklı yazısında Martin Scorsese, hayatı boyunca ticari gerekçeler nedeniyle hor görülen ve hayal gücünden yoksun olduğu iddia edilen ve çok sayıda insanın çalışması nedeniyle sinemanın bir sanat dalı olarak görülmediğine ve sinemanın aşağılandığına şahitlik ettiğini belirtti.
Adam Mars-Jones’in eleştiri yazısındaki “romanda canlandırma için yazar ve okur işbirliği yapar” ifadesine değinen Scorsese, “En büyük film yapımcıları – yönetmenler, en büyük romancılar ve şairler gibi, izleyiciyle birliktelik duygusu yaratmaya çalışır. Onları baştan çıkarmaya veya alaşağı etmeye çalışmazlar, ancak sanırım, onlarla olabildiğince samimi bir düzeyde etkileşim kurmayı amaçlar. İzleyici aynı zamanda film yapımcısı ya da ressamla ‘işbirliği’ yapar.” dedi.
Son filmi Silence de bir roman uyarlaması olan yönetmen, Mars-Jones’in ‘roman uyarlamalarının sonucunun abartılı ve bozuk olacağı‘ savına da cevap verdi. Scorsese, roman uyarlamasında kitabın tamamının alınmayabileceğini söyledi ve ekledi: “Bazen kitabın birkaç ögesini alır fakat ondan ayrı bir proje üretirsiniz ya da romanın sinemaya yatkın bölümlerini kullanarak film çekersiniz”.