Yeni Şafak

Makbûl İbrahim Paşa maktûl oldu

Mahmut Sami Şimşek
21:0020/10/2012, Cumartesi
G: 20/10/2012, Cumartesi
Yeni Şafak
Makbûl İbrahim Paşa  maktûl oldu
Makbûl İbrahim Paşa maktûl oldu

Osmanlının en zirve döneminde, pâdişahtan sonra 1 numaralı adamdı o. Makbul İbrahim Paşa idi. Sonra her şey birden değişti, Maktul İbrahim Paşa oldu. İdamın gerekçesinden biri de pâdişahın Türk olmakla gurur duyduğunu unutması oldu. Türklüğüne laf söylediği için çok sevdiği çocukluk arkadaşını, sırdaşını, musâhibini îdam ettirmekten çekinmemişti Kânûnî.

Sultanahmet meydanında yapılan muhteşem bir törenle evlendi Sadrazam İbrâhim Paşa. Her ne kadar Kânûnî'nin kızkardeşi Hatîce Sultan'la evlendiği söylense de İsmail Hakkı Uzunçarşılı'ya göre Muhsine Hanım'la evlenmişti o gün ( Hatîce Sultan, İskender Paşa ile evliydi ). O gün yine Sultanahmet Meydanı'nda bir düğün vardı. Fakat bu defâ Kânûnî'nin şehzâdelerinin sünnet düğünü. Bir ara Kânûnî, İbrâhim Paşa'ya sordu:

-Ne dersin Paşa! Senin düğünün mü muhteşem oldu, benimki mi?

-Benimki sultanım! Cihanda eşi görülmemiş bir düğün oldu hamdülillah

-Dâvâya mânâ, âşıka nişan gerek. Ne içün senin düğünün benimkinden âlî ola İbrahim?

-Sultanım! Benim düğünüme şehinşâh-ı cihan, sultanü'l-melikül-mennan hazretleri teşrif buyurdular. Sizin düğününüzde böyle bir misafir yoktu.

Bu iltifat hoşuna gidince Sultan Süleyman şu mukâbelede bulundu: 'Sad hezâran (bin defa) âferin İbrahim! Te'vilinle bizi dahi ilzâm ettin. Dâimâ makbul ve memduhumsun ki şöyle bilesin.' İşte bu sebepledir ki Pargalı İbrahim Paşa, padişahın bu sözünden sonra Makbul İbrahim Paşa diye anılır oldu.Çok güzel keman çalardı Makbul İbrahim. Padişahla tanışmalarına sebep de zâten bu mahâretiydi. İbrahim Paşa henüz 14 yaşındayken avdan dönen Kanunu ile tanıştı ve bir daha ayrılmadı.

HASODABAŞILIKTAN SADRAZAMLIĞA

Günler, aylar, yıllar geçti. Şehzade Süleyman padişah olur olmaz İbrahim de hasodabaşı oldu. Daha sonra Mısır'da asayişi sağlamakla görevlendirildi ve kendisine Mısır Beylerbeyi unvanı verildi. Macaristan seferine katıldı ve Mohaç Savaşının kazanılmasında önemli rol oynadı. Daha sonra Anadolu'daki isyanları bastırmakla görevlendirildi. Başarıyla geri döndü. Zamanla Osmanlı'nın en yüksek makâmı olan veziriazamlık makâmına yükseldi. Bir ilk yaşanmış oldu böylece. Vezir bile olmadan doğrudan sadârete (veziriazamlık makâmına) yükseltildi İbrâhim Paşa. İlâveten Rumeli Beylerbeyiliği verildi. O artık Sadrazam Makbul İbrahim Paşa idi.Sultan Süleyman'ın, sadrazamına güveni tamdı. Alâkası da... Yanından hiç ayırmadığı başvezirini, donanma ile Mısır'a uğurlarken hava fırtınalı olmasına rağmen adalara kadar uğurlamış, oradan yolcu etmişti dostu İbrâhim'i. H. 942 senesi Ramazan ayının 22. Gecesinde (15 Mart 1536) Sultan Süleyman, sadrazamı adına bir iftar ziyâfeti vermişti sarayında. Sazlı sözlü fasıllar gece yarısına kadar devâm etti. Nihâyet eğlence bitti. Sultan hareme geçince İbrâhim Paşa da yatmaya gitti, sarayda kaldığı zamanlar gecelediği odasına. Bu onun son uykusuydu. Gece el-ayak çekilince, uykuda yakaladı ölüm İbrâhim Paşa'yı. Dünyadan son duyduğu ses, Cellat Kara Ali'nin ürkütücü sesi oldu: 'Paşam! Direnme ki ölümün âsân ola.'

Suç: Türklüğe hakaret. Ceza: îdam

Gelibolulu lî, Künhü'l-Ahbar isimli eserinde Kânûnî ve İbrahim Paşa'nın aralarındaki muhabbetten bahsederken sık sık satranç oynadıklarına ve bu esnâda mesâfesiz bir şekilde latîfeleştiklerine de temâs eder. Hattâ zaman zaman İbrâhim Paşa Kânûnî'ye: "Bre Türk! Yanlış hamle yaptın!" dermiş... Ne de olsa kendisi Yunanistan'dan. Sâdece hatâlı hamlelerinde bu ifâdeyi kullandığı için de Kânûnî'nin milliyetçilik gururuna dokunurmuş elbet.Bir ramazan akşamı iftar sonrası yine İbrâhim Paşa, bir münâsebetle, samîmiyetin ve latîfenin dozunu kaçırarak "Bre Türk!" diye başlayınca cümlesine, kendisini defaatle uyaran pâdişah için bu, bardağı taşıran son damla olmuş. O an bir şey dememiş fakat artık bunu kaldıramaz duruma gelmiş. İşte îdâmı için son sebep bu olmuş. Yani Türklüğüne laf söylediği için çok sevdiği çocukluk arkadaşını, sırdaşını, musâhibini îdam ettirmekten çekinmemişti Kânûnî.

Serasker Sultan

Irakeyn Seferi sırasında yaptığı bazı uygulamalar sebebiyle Padişahın güvenini kaybetmişti. Bağdat seferi esnâsında Pâdişahtan evvel Halep'e gidip ordu-yu hümâyunun mühimmât-ı seferiyesini ikmâl etmekle uğraşan İbrâhim Paşa, etraf eyâletlere gönderdiği emirnâmelere imzâsını "Serasker-i Sultan" ( Sultanın Seraskeri ) diye atıyordu. Bu unvânı "Serasker Sultan" şeklinde okuyup hemen pâdişaha yetiştiren müzevirler, pâdişahın aklını çelmeyi başardılar.

Îdamı bile ayrıcalıklı oldu

Hânedân mensuplarının kanı asil sayıldığından îdamları kementle boğulmak sûretiyle olurdu. Kanları akmasın diye. İbrâhim Paşa'nın îdâmı da âdet olduğu üzere başı vurularak değil, padişah soyundan olanlara -kanı akmaması için- uygulanan biçimde cellat kemendiyle boğdurulmak sûretiyle olmuştur. Makbul İbrâhim Paşa, bundan sonra Maktul İbrâhim Paşa diye anılır oldu. Öldüğünde 41 yaşındaydı. İbrahim Paşa'nın Sultanahmet meydanındaki sarayı şu an Türk-İslam Eserleri Müzesi olarak kullanılıyor.


Yorumlar

Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.

Henüz yorum bulunmuyor

İlk yorumu siz yapın.

Kapat

Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.

Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.