Lübnan İç savaşından kaçan üç arkadaşın Londra’da açtığı Avrupa’nın en büyük Orta Doğu yayınları satan kitapçısı Al Saqi Book ekonomik zorluklar yüzünden kapanıyor.
Her kapanan kitapçı, yayınevi, okuyucular için acı vericidir. Kitap raflarında kendimizi bulduğumuz ve kendimizi inşa ettiğimiz onlarca eserle adeta hafızamızın koridorlarına yer ederler. Hayatı onlarla anlamlandırırız, onlar üzerinden hikayemizi yazarız. İşte böyle bir tarihi değer, merkezi Londra’da bulunan Avrupa’nın en büyük Orta Doğu kitapları uzman kitap satıcısı, Al Saqi, Arapça kitapların fiyatlarındaki artış ve Brexit sürecinin ticari hayata “zarar vermesi” nedeniyle kapanmak zorunda kalıyor. Guardian gazetesinin haberine göre Londra’nın Bayswater semtinde 1978’de açılan Al Saqi Books, Orta Doğu ve Kuzey Afrika üzerine İngilizce ve her konuda Arapça kitaplar satıyordu. Web sitesine göre, son zamanlarda en çok satan kitapları arasında Asmahan Barwani’nin yemek kitabı Ekmek ve Tuz ve İngilizce ve Arapça iki dilli bir kitap olan Arap Kadınlarının Klasik Şiirleri yer alıyor. Kitabevi yöneticisi Salwa Gaspard, “Arapça kitap fiyatlarındaki keskin artışlar gibi son dönemdeki ekonomik zorluklar nedeniyle alınması gereken zor bir karar” olduğunu söyleyerek bu yıl 31 Aralık’ta kapıları kapatacaklarını açıkladı.
SIĞINAK VE YUVA
Al Saqi Kitabevi aslında kurucuları için bir sığınak hem de vatan hasretlerini gidermelerini sağlayan bir yuva. Ünlü kitapevi, Lübnan’daki iç savaştan kaçarak Londra›ya yerleşen üç arkadaş, Andre ve Salwa Gaspard ile Mai Ghoussoub tarafından kurulmuş. Kapatılmasıyla ilgili yapılan açıklamada Al Saqi’nin, “Sadece Orta Doğulu gurbetçiler için değil, aynı zamanda bölgenin dört bir yanından kendi ülkelerinde yasaklanmış eserleri elde etmek isteyen ziyaretçiler için de öncü bir rol oynadığı” belirtildi. Gaspard, kitapçının stoklarını Lübnan’dan tedarik ettiğini ve satın aldığını, ancak ülkedeki kitap fiyatları önemli ölçüde arttığı için “Oradaki ekonomik durum bunu neredeyse imkansız hale getirdi” açıklamasını yapıyor. İngiltere’ye milyarlarca dolar yatırım yapan, futbol kulüpleri satan Arap ülkeleri aklıma geliyor da; aralarından bir babayiğit çıkıp, “Arap dünyasının ve Orta doğu’nun sesi ve ruhu olan Al Saqi’yi kurtaramaz mıydı?” diye sormamak işten değil.
