Kültür ve Turizm Bakanlığının 1 Mart'ta açıkladığı 20 antik kent ve ören yerindeki arkeolojik kazıların bir yıl boyunca yapılmasına ilişkin projede yer alan Lagina Kutsal Alanı'nda yürütülen kazı çalışmalarında yeni eserler gün yüzüne çıkarılıyor.
Kazı başkanlığını 128 yıl önce bir Türk'ün yaptığı ilk kazı olma özelliğini de taşıyan Lagina'da, Osman Hamdi Bey'in bıraktığı mirası Prof. Dr. Bilal Söğüt devam ettiriyor. Kazı çalışmalarında pagan inanışına göre kutsal sayılan tanrıça Hekate adına yapılan en büyük tapınağın gün yüzüne çıkarılması için çalışma yürütülüyor.
Son dönemde dünyanın çeşitli ülkelerinden pagan inancına sahip 100 bin kişinin yanı sıra çok sayıda yerli ve yabancı turistin ziyaret ettiği alanın, kazı çalışmalarının tamamlanmasıyla daha çok kişi misafir ağırlaması planlanıyor.
Lagina Kutsal Alanı Kazı Başkanı Prof. Dr. Bilal Söğüt, AA muhabirine yaptığı açıklamada, alanın, bölge için olduğu kadar antik dönemlerde de önemli bir merkez olma niteliğini taşıdığını, Tanrıça Hekate adına yapılan en büyük tapınağın da burada yer aldığını söyledi.
"Falcılığın" da merkezi
Antik dönemde anahtar taşıma töreninin Lagina ile Stratonikeia arasında yapıldığına dikkati çeken Söğüt, bölgenin aynı zamanda falcılığın merkezi olduğunu kaydetti.
Söğüt, Antik dönemde savaşçı Amazonlar'ın barış halinde betimlediği tek tapınağın da kentte bulunduğunu, bu nedenle yurt dışından düzenli olarak gelip gezen gruplar olduğunu ifade etti.
Lagina kutsal alanının hem dini hem kültürel hem siyasi hem de bölge tarihi açısından önemli bir merkez olduğunu vurgulayan Söğüt, "Lagina, Stratonikeia'nin bir dini merkezi, bu nedenle buradaki tapınak, altar (sunak), giriş kapısı ve tüm alanları biliyoruz. Buradaki çalışmalar sistemli bir şekilde devam ediyor. En çok ziyaretçi gelen alanlardan birisi olduğu için buraya ağırlık verdik." diye konuştu.
- "Lagina kutsal alanında bulunan 20'den fazla sütunu ayağa kaldıracağız. Bizim buradaki ağırlıklı çalışmalarımız Lagina Hekate kutsal alanının kendi içerisindeki tapınak, altar (sunak) ve tören alanlarını gün yüzüne çıkarmak. Bu alanlar döneminde insanların yazın güneşten, kışın yağmurdan korunduğu kapalı alanlar. Ön taraflarında sütunlar yer alıyor. Biz bu sütunları ayağa kaldıracağız. Buraya ziyaretçiler geldiklerinde sütunların tamamını görsünler istiyoruz. Bu sütunlar da yaklaşık 2 bin yıl öncesine ait. Biz burada mevcutta bulduğumuz sütunları bulundukları yerde koruyarak ayağa kaldırıyoruz."
Söğüt, kazı çalışmalarında gün yüzüne çıkarılan eserlerin bulundukları yerde korunacağını ve ziyaretçiler tarafından da görülebileceğini sözlerine ekledi.