Osmanlı’nın Birinci Dünya Savaşı'nda Irak Cephesinde elde ettiği Kut’ül Amare zaferi bilinmeyenleriyle belgesel oldu. Doludizgin Creative Films’in 2016’dan bu yana üzerinde çalıştığı belgesel, zaferi farklı konular üzerinden derinlemesine ele alıyor. Tanıkların ilk kez konuştuğu yapım, iki aylık festival sürecinden üç ödülle döndü. En son Floransa Film Ödüllerinde En İyi Uzun Metraj Belgesel dalında ödül alan yapım gala için gün sayıyor.
Doludizgin Creative Films’in yapımını üstlendiği “Kut'ül Amare Masaldan Gerçeğe” belgeseli Uluslararası Floransa Film Ödüllerinde En İyi Uzun Metraj Belgesel dalında büyük ödülü kazandı. Haziran ayında tamamlanan ve festival serüveni devam eden belgeseli, yazar ve yönetmen Koray Demir Yeni Şafak’a anlattı. Diğer Kut’ül Amare belgesellerinden hem içerik hem de bakış açısı olarak ayrışan 100 dakikalık yapım için Demir 2016 yılından bu yana çalışıyor. Yaklaşık üç kez belgeseli tamamen bitirip, yeniden ele alarak, tekrar çekimler yapıp, yeniden montajlayarak süreci bugünlere taşıyan yönetmen, titizlikle çalıştığı eser için ülkemiz başta olmak üzere, Irak, Suudi Arabistan ve Ürdün, Amerika’nın da arasında bulunduğu yedi farklı ülkede yaklaşık üç yıl süren çekimler yaptı. Irak cephesindeki pek çok savaş meydanının da içinde bulunduğu saha çekimlerinin yanı sıra dünyaca ünlü tarihçiler, akademisyenler ve ekonomistlerle röportajlara da yer veren Demir, bugüne kadar konuşulmamış, olayın gerçekleştiği dönemde Osmanlı’dan yana tavır alan kabile liderlerinin hayatta olan yakınlarını da belgeseline konuk ediyor.
Son iki ayda gittiği dört festivalin hepsinde resmi seçkisine girmeyi başaran “Kut'ül Amare Masaldan Gerçeğe” Floransa Film Awards Festivali’nde ‘En İyi Belgesel Film’ dalında Büyük Ödülü alırken, hem New York Movie Awards hem de Los Angeles'ta Hollywood Gold Awards Festivallerinde yine En İyi Belgesel Film kategorisinde gümüş ödül aldı. Bir yıl boyunca festivalleri dolaşacak olan belgesel, düzenlenecek gala ve özel gösterimlerin ardından televizyon macerasına başlayacak. Yönetmen Koray Demir, belgeselle ilgili yaklaşımını şöyle anlattı: “Bu film; sizi bir imparatorluğun, bir medeniyetin yıkılış öyküsündeki bir ana bambaşka bir perspektiften bakmaya çağırıyor. Bu perspektif de cevaplardan ziyade soruları önemseyen bir bakış açısıyla hazırlandı. Bilginin kıymetsizleştiği, sözün değersizleştiği ve her şeyin çok hızlı tüketildiği günümüz dünyasında, soruları cevaplamak yerine, soru sormayı sağlayabilecek bilgileri aramaya çalışmak beklenen bir şey olmayabilir. Bunu yaparken karşıma çıkan, isimleri silinmiş, anıları hırpalanmış ve en önemlisi itibarsızlaştırılarak tarih yazdıkları hâlde tarihte ötekileştirilmiş insanların hikayelerine de tanıklık ettirmeyi amaçladım. Bu kişiler, inandıkları gibi yaşamak istedikleri için acılar çekmiş, fedakârlıkları görmezlikten gelinmiş, sesleri kısılmış ve tarih kitaplarından çıkartılmış olabilirler. Ama vicdanlı kişilerin anılarında yer tutabilmelerini sağlayabilirsek eğer, biraz olsun üzerime düşeni yapmaya yaklaşmış sayabilirim kendimi. Elbette bu, yönetmene olduğu kadar izleyiciye de sorumluluklar yükleyen bir görevdir. Gerçeği arayan ve bu uğurda ter döken hiç kimseye saygıda kusur etmeden, bir çaba da benden olsun istiyorum. Umarım gerçekte olanla, ‘olmuş olması istenen’ anlatılar arasındaki ince farka bir nebze olsun ışık tutabilirim. Bu yüzden filmimizin adı ‘Kut'ül Amare Masaldan Gerçeğe’ oldu. Masaldan, gerçeğe seyahat yapmaya çağırıyor izleyicisini. Tabii bu büyük ve sınanabilir bir iddia.”
Demir belgeselde sadece zafere giden yolu ve öncesindeki gelişmeleri değil, kilit rol oynayan birçoğu unutulmuş ismi de izleyiciye hatırlatıyor. Kut zaferinin elde edildiği mekanları tek tek kayda alan yapımcı, bugünkü durumunu da gözler önüne seriyor. Koray Demir belgeselde zafere şahitlik eden isimlere ve çocuklarına da yer vererek anlatımı daha da perçinlediğini şöyle anlatıyor: “Bu savaşların sebebini arayan ve gerçek barışın nasıl yakalanabileceğine dair sözü olan bir film. Uzman görüşleri ışığında sahaya gittim ve cephenin bütün alanlarını filmledim: Kut, Amara, Basra, Kurna, Bağdat, Sabis Tepeleri, Selman-ı Pak. Film sadece Kut’u değil, tarih anlatımından çıkarılmış, gölgede bırakılmış, unutulmuş ve unutturulmuş insanları da anlatıyor. Röportajlar, gerçek mekan çekimleri, önemli figürlerin mezarları, bugünkü halini filmledim. Mesela kilit aktörlerden Dağıstanlı Mehmet Fazıl Paşa’nın mezarı bugün Bağdat'ta terk edilmiş bir hâlde… Irak'ta o dönem Osmanlı'ya destek veren aşiret liderlerinin çocukları ve torunları ilk kez bu filmde konuştular. Aşiret lideri Ucemi Sadun’un halen hayatta olan çocuklarına ulaştım. Ankara'da yaşıyorlar. Sadun’a Irak Krallığı teklif ediliyor, kabul etmiyor. Beni Malik aşiretinin lideri Şeyh Sabri ile görüştüm. Onun da dedesi Bedri Rumayyid’e, bugün o bölgede var olan emirlikler gibi bir devlet vadediliyor hem de bırakın savaşmayı, tarafsız kalması karşılığında. Ama reddediyor. Bu insanların hatırlatılması Türklerin, Arapların görüşlerinin, hatıralarının yaşatılması lazım.”
Kut’ül Amare belgeseli günümüz teknolojileri de kullanılarak anlatılıyor. Canlandırma sekansları için farklı ülkelerden 40’ın üzerinde aktörle yapılan çekimlerde yüksek teknolojili kamera çözümleri ile gerçek bir savaş atmosferi oluşturulmuş. Belgeselin savaş sahnelerinin çekiminde ekibe katılan görüntü yönetmeni Gökhan Tiryaki’nin, Bolt ultra slow-motion robotik kamera sistemi kullanılarak gerçekleştirilen detaylı görselleştirmeye büyük katkı sağladığını belirten yönetmen Koray Demir, filmin müzikleri için de Yücel Arzen’le çalıştı. Belgeselin anlatıcısı da ünlü oyuncu Halil Ergün’ün. Fransız İhtilaliyle başlayan hikaye, Osmanlı'nın dağılma sürecini tetikleyen emperyalizm, siyonizm ve petrol kavramları üzerinden tartışılıyor. Bu kavramların anlaşılmasıyla Kut’da yaşananları daha derinden anlayabileceğimizi söyleyen Demir, belgeselle yapmaya çalıştığını şöyle özetledi: “Kuşatma hangi şartlarda yapıldı? Nasıl başladı? Zaferi kazandık ve filmi bitirdik değil. Meselenin anatomisini çıkarmaya, sıradışı bilgiler vererek izleyicinin düşünmesini, yeni sorular üretmesini hedefledik. Belgeselde en önemli şey cevaplardan ziyade sorduğumuz, sorulmasını amaçladığımız sorulardır.”