İstanbul Teknik Üniversitesi’nin (İTÜ) 250. yılı etkinlikleri kapsamında, Hattat Erol Dönmez’in 40. sanat yılında açtığı ilk kişisel sergisine ev sahipliği yaptı. “Kutlu Yolda 40 Yıl” adlı sergide hattatın 43 eseri sergileniyor. Bunlar arasında çeşitli ayet, hadis, Esmaü’l-Hüsnâ, dua, hilye-i şerif icâzetnâme ve besmeleler yer alıyor. İTÜ rektörlük binasında yer alan 250. Yıl Müzesi’nde 8 Mayıs’a kadar sergilenecek eserler, hattatın sanat hayatının bir özeti gibi. Hatları Adana Sabancı Merkez Camii ve Japonya Tokyo Cami’ini süsleyen Dönmez, bugüne kadar yurt içinde ve yurt dışında çok sayıda sergide yer aldı. Sanatçı, “Değerli Rektörüm Sn. Prof. Dr. İsmail Koyuncu Hocam, 250. yıl etkinlikleri kapsamında bir hat sergisi arzu ettiler. Benim de tam sanatta 40. yılıma denk geldi. Bu bakımdan ayrıca mutluyum” dedi.
Sergide birçok ismin koleksiyonundan eserler bulunuyor. Bunlardan en ilginci ise Rektör Prof. Dr. İsmail Koyuncu’ya ait olan İTÜ levhası. Sergi girişinde yer alan eseri hattatı şöyle anlattı: “Rektörümüz, İTÜ’nün amblemi olan arı silüeti içine İstanbul Teknik Üniversitesi ibaresi yazılabilir mi diye sordu. Ben de ‘Çalışayım hocam’ dedim. Yazı için alışılmış formların dışındaydı. Farklı kalemler ve farklı yazı türlerinin imkânlarından istifadeyle bir yorum ortaya çıktı.”
Hat sanatıyla ortaokul yıllarında ilgilenmeye başladığını belirten hattat, etkilendiği ilk eserleri ve hocası Hüseyin Kutlu ile tanışmalarını şu ifadelerle aktardı: “Evimiz Karyağdı tepesine yakındı. Eyüp Camii’ne inene kadar bazı mezar taşlarındaki muhteşem yazıları gördükçe hayran olurdum. Caminin haziresindeki Mustafa Rakım’ın yazdığı nefis mezar taşına, Eyüp Camii avlusu ve kubbesindeki yazılara hayranlıkla bakardım. Selâtîn camilerde mimârîden önce hatlar görünürdü bana. Lise yıllarında kendi kendime çalışmaya başladım. Yaptıklarım gördüklerime benzemiyordu. 1984 yılı Nisan ayı idi. Bir arkadaşımda hocama ait bir besmeleyi görünce âdeta büyülendim. 24 Nisan 1984’te de zât-ı âlilerinden derse başladım. İlk yazdığım yazı da sergide yer alan ‘Güzelliklerin en güzeli, güzel ahlaktır’ hadisiydi.”
Hocası Hüseyin Kutlu’yla usta-çırak ilişkisinin devam ettiğini söyleyen Dönmez, “Biz hocamızla baba-oğul gibi bir beraberlikle dersler yapardık, fakat günümüz hız dünyasında öğrencilerimizle bu tarz bir eğitim maalesef mümkün değil. Bilgi ve her türlü haber çok süratli yayılıyor. Kültürümüzden de uzaklaşma var. Sabır ve tahammül kalmamış neredeyse. Halbuki birinci şarttır” dedi.