Bugün dünyanın dört bir yanından binlerce insanın ziyaret ettiği, irili ufaklı onlarca dükkanı, sokaklarıyla geçmişten bugüne canlılığını koruyan İstanbul’un en önemli ticaret merkezlerinden birisi Kapalıçarşı. Bilindiği gibi İstanbul’u fetheden Fatih’in yaptırdığı ilk bedesten. Şairlere ilham veren, yazarların öykü ve romanlarına konu olan Kapalıçarşı’nın dünden bugüne tarihi bir kitapta toplandı. İTO tarafından yayın hayatına kazandırılan “Geçmişten Geleceğe Kapalıçarşı” kitabının editörlüğünü Ali Şükrü Çoruk üstlenirken, alanında uzman isimler tarafından Kapalıçarşı’nın kimliği çok yönlü anlatılıyor. Kapalıçarşı’nın eski ve güncel fotoğrafları haritalarla zenginleştirilen eser, geçen sene hayatını kaybeden Semavi Eyice’nin Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi’ne yazdığı “Büyük Çarşı” makalesine de yer vermiş. Ayrıca Önder Küçükerman, Arif Bilgin ve Fatma Ürekli, Eyüp Karayılan, Olcay Aydemir, Beşir Ayvazoğlu, Ahmet Güner Sayar,İsmail. E. Erünsal, Halil Solak, Sevim Güldürmüz ve Cevat Ekici gibi alanında uzmanların kaleme aldığı mimariden sanata, geçirdiği yangınlardan, edebiyattaki kimliğine kadar Kapalıçarşı’nın dün ve bugünkü kimliği üzerine yazılar bulunuyor. Kitabın tanıtımı için Kapalıçarşı’da düzenlenen programda konuşan İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç’den 3,5 milyon ziyaretçinin bu mekanı ziyaret ettiğini öğreniyoruz. Hedef önümüzdeki dönemde bu sayıyı 5 milyona çıkarmak.
“Kapalıçarşı, sadece bir çarşı ve sadece ticaretin kalbinin attığı bir merkez olmaktan çok öte, incelikli bir mimariyi, estetiği, zarafeti ve güzel sanatların her boyutunu simgeleyen bir eser” diyen Avdagiç şunları söyledi: “Geçmişten Geleceğe Kapalıçarşı kitabında birçok yazarımızın uzmanlık alanlarından Kapalıçarşı’ya bakışlarını aksettiriyoruz. Onların yazdıkları da gösteriyor ki Kapalıçarşı küresel ticaret fırtınaları içinde bize doğru yönü gösteren şaşmaz bir pusuladır.”
Kapalıçarşı’nın en önemli özelliklerinden biri de dönemin tasarım merkezi konumunda olmasıydı. Osmanlı’nın ilk tasarım politikaları örgütü olarak kabul edilen “Ehl-i hıref” mensubu zanaatkârlar, yeni tasarımlarını Topkapı Sarayı’nda sergilerlerdi. Her mesleğin en üst düzey ustalarından oluşan “Ehl-i hıref”te kuyumcular ön plana çıkıyordu. Padişaha yeni ürünlerini sunan ustalardan çizmeciler, hattatlar 3 bin akçe, dülgerler ve kazancılar ise 500 akçe alıyordu.