Ulusların kendi kültürel öğelerini bir iletişim kanalı olarak kullanarak kendilerini tanıtmalarına odaklanmaları yeni bir kavramı literatüre kazandırdı. Bu kavram; “kültürel diplomasi.” Bir ülkenin diğer milletlerden insanları kendi kültürüne, toplumuna çekerek, farklı ülkelerden insanlar arasında kişisel bağlantıları güçlendirip kendi siyasi ideallerini ve politikalarını yabancı izleyicilerin gözünde daha çekici hale getirmesini sağlıyor kültürel diplomasi. 1959 yılında ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından ilk kez kullanılan bu kavram, "yumuşak güç" kavramı ile birlikte ele alınmakta. Yumuşak güç, ülkelerin farklı kamuoylarında gündem oluşturma ve konuların sınırlarını belirlemede başat faktör olması sebebiyle son yirmi yıldır devletler nezdinde çok daha kritik hale geldi.
Türkiye de son yirmi yıldır yumuşak gücünü aktif hale getirmiş ve değerlerini, gelecek tasavvurunu ve kültürel niteliklerini dünyaya anlatma çalışmalarına hız kazandırarak imajını daha net bir şekilde ifade etmeye başlamış bir ülke konumunda. Kamu diplomasisi politikaları ve yumuşak gücü ile ülkemiz ilk kez kendi imajını kendisi inşa edecek bir pozisyona ulaşmaya başladı.
Otuzdan fazla ülkede kültür ve eğitim alanında önde gelen isimlerle bir araya gelerek projeler yapan Ağırakça ile kültür diplomasisi ve Türk yayıncılığının uluslararası açılımı üzerine keyifli bir sohbet yaptık.
Sanırım en çok zorlandığımız alanlardan birisi bu. Zira biz yayıncı ile irtibat kurup eseri tanıtıyor, telif satış sürecini yönetiyor akabinde de tercümesine destek oluyoruz. Asıl kültür diplomasisi sürecinin eserin yayınlanması akabinde başladığını düşünüyorum. Yazarın o coğrafyada tanıtılması, eserlerin o bölgedeki edebiyat dergilerine konu olması, sosyal medya üzerinden eserlerin o dilde tanıtımı, yazarla okurun buluşması gibi konularda daha yolun başındayız. Bu bağlamda bir anekdotu aktarmak istiyorum. Yıl boyunca çokça fuara gidiyoruz. Bir Arap ülkesinde fuarda idik. O ülkede kültür diplomasisi alanında önemli bir kurumun yetkilisi geldi. Uzun yıllardır da o ülkede görev yapıyordu. Bizim Peyami Safa, Tarık Buğra, Cengiz Dağcı, Mustafa Kutlu, Necip Fazıl Kısakürek gibi yazarların kitaplarını o ülkenin diline çevirdiğimizi söylediğimizde yetkili arkadaş çok şaşırdı. Kendisine ülkedeki yayınevleri ile olan diyaloğunu sorduğumda "biz yayıncılarla pek tanışmıyoruz" dedi. Kültür dünyasında olan, bir kültür kurumu yöneten yönetici o ülkenin yayıncıları ile hiç oturmamış, bir yemek yememiş, sohbet etmemiş, birlikte bir etkinlik yapmamış. Bu durum bize çok garip geliyor inanın. Kültürün en temel öğelerinden birisidir edebiyat. Yayıncı ile diyaloğu olmayan bir kültür insanını hayal dahi edemiyorum. Bunları aşmak için çok daha fazla çalışmamız gerekiyor. Uluslararası kitap fuarlarında da zaman zaman ülke standımızda büyükelçiliklerde görev yapan arkadaşlarımızı görüyoruz. O ülkenin eğitim kurumlarından kopuklar, yayın camiasından kopuklar, sivil toplumundan uzaklar. Bunları aştığımız zaman bizler gerçek anlamda kültür diplomasisini kurabiliriz diye düşünüyorum.
Muhammed Ağırakça, 1979 yılında doğdu, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden 2001 yılında mezun oldu. Aynı üniversitenin Sosyal Bilimler Enstitüsünde yüksek lisans ve doktora alanında çalışmalarını tamamladı. 2006 yılından itibaren yabancı dil öğretimi alanında çalışmalar yürüten Ağırakça, 2009 yılında Türklere yabancı dil öğretimi yayınları da yapan Akdem Yayınlarını kurdu. Dünya genelinde Türk edebiyatının tanıtılması için 2018 yılında Akdem Telif Hakları ve Tercüme Ajansını kurdu. 2023 yılında Albayrak Grup bünyesinde Introtema Agency markasıyla çalışmalarına devam eden ajans, bugüne kadar 3000’e yakın Türkçe eserin 30 farklı dilde 50’den fazla ülkede yayınlanmasını sağladı. Türkiye’deki göçmen nüfusun kültür ağı içerisinde çok önemli projeleri koordine eden Dr. Ağırakça, 2016 yılından itibaren Türk yayıncılık dünyası içinde en büyük uluslararası etkinlik olan İstanbul Publishing Fellowship Programının organizasyon komitesi başkanlık görevini yürütüyor. 30’dan fazla ülkede bulunan Dr. Ağırakça, sivil alanda Türk Kültür Diplomasisinde önemli çalışmalara imza atmış ve birçok uluslararası kültür kurumu ile ortak çalışmaları yönetmiş.