Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı tarafından organize edilen Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri Töreni'nde konuştu. Konuşmasında kültür ve sanatın önemini vurgulayan Erdoğan, "Kültür ve sanatın, tıpkı toprak, tıpkı bayrak gibi bağımsızlığın alamet-i farikalarından biri olduğunu her fırsatta tekrarlıyoruz. Kendine ait kültür ve sanat üretimi, birikimi, politikası olmayan toplumlar, bu bakımdan güçlü toplumların gizli veya açık hegemonyası altında ezilmeye mahkumdur" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülleri Töreni'nde konuştu.
Necip Fazıl Kısakürek, Sedat Hakkı Eldem, Süheyl Ünver, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Yaşar Kemal, Çelik Gülersoy, Metin Erksan, Halil İnalcık, Sezai Karakoç…
Metin Sözen, Niyazi Sayın ve burada sayamadığım daha pek çok değerli kültür-sanat erbabımız bu ödüle layık görülmüştür.
- Bugün de listeye bu toprakların yetiştirdiği değerlerden yeni isimleri ekliyoruz.Ödül takdim edeceğimiz isimlerin her birini kültürümüz ve irfanımız için birer abide olarak görüyoruz.Ülkemiz, her biri defalarca ödüllendirilmeye layık sayısız kültür ve sanat insanına sahiptir. Her yıl burada yaptığımız iş, bu büyük havuzdan adeta bir avuç su alarak gönlümüzü ve ruhumuzu teskin etmektir.
Bu yıl edebiyat alanındaki ödülümüzü Nuri Pakdil üstadımıza takdim etmeyi kararlaştırmıştık. Ancak kendisiyle burada bir araya gelmek ve ödülünü bizzat takdim etmek kısmet değilmiş. Bu vesileyle, kendisine bir kez daha Rabbim’den rahmet ve mağfiret, sevenlerine başsağlığı diliyorum.
"Üstad Pakdil'in kutlu davasına sahip çıkacağız"
- Yahya Kemal’e göre bizim devlet kurma ve askerlik dışında, dünya ortalamasının fevkinde olan üç büyük sanatımız vardır.Bunlar mimari, şiir ve musikidir.
- Sosyal Bilimler alanındaki ödülümüzü Sayın Ahmet Yaşar Ocak’a veriyoruz. Bu yılki vefa ödülümüzü ise Osmanlı coğrafyasında yer alan toplumların Türkiye ile gönül birliği sağlaması için üstün bir gayret sarf eden merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’a veriyoruz.Merhum Haluk Dursun hocamız, coğrafyanın genişliği ile gönlün, muhabbetin ve ufkun genişliği arasında doğrudan bir ilişki olduğunu söylüyor.Bunun için gençlere hep meraklı olmayı, duyarsızlıktan, ilgisizlikten, heyecansızlıktan kaçınmayı, Allah’a şükrü ve insanlara teşekkürü asla ihmal etmemeyi tavsiye etmiştir.Bu vesileyle kendisini bir kez daha rahmetle yâd ediyorum.
Ödül vereceğimiz değerli kültür-sanat insanlarımızın her birini ayrı ayrı tebrik ediyorum. Ülkemizin ve milletimizin, maziden atiye uzanan büyük yolculuğuna kendi alanlarında yaptıkları katkılar için, bu değerli kültür-sanat erbabımıza şükranlarımı sunuyorum.
"Kendine ait kültür ve sanat üretimi olmayan toplumlar ezilmeye mahkumdur"
- Kültür ve sanatın, tıpkı toprak, tıpkı bayrak gibi bağımsızlığın alamet-i farikalarından biri olduğunu her fırsatta tekrarlıyoruz.Kendine ait kültür ve sanat üretimi, birikimi, politikası olmayan toplumlar, bu bakımdan güçlü toplumların gizli veya açık hegemonyası altında ezilmeye mahkumdur.Rivayet odur ki, bir İngiliz siyaset adamına “İngiltere sömürgelerini kaybederse yıkılır mı” diye sorarlar. Muhatap, “güçlü bir donanmaya sahibiz, yeniden elde ederiz” der. Karşıdaki, “ya donanmayı kaybederseniz” diye sorar. İngiliz siyasetçi, “yeniden inşa ederiz” der. Son alarak kendisine “Peki Şekspir’i kaybederseniz ne olur” diye sorar. Cevap çok önemlidir: “İşte o zaman İngiltere yok olur”. Aynı diyalog mesela Almanya için Göte, Rusya için Dostoyevski, Fransa için Balzak gibi isimlerle tekrarlanabilir.
- Hazreti Ömer, bir gün Herim bin Sinan’ın kızına rastlar. Kaside-i Bürde sahibi Ka’b bin Zübeyr’in babası için yazdığı şiiri kast ederek, “O şahesere övgüler için baban ne verdi” diye sorar. Herim bin Sinan’ın kızı, “Babam ona arık bir at, cılız bir deve, solmuş bir elbise ve çokça da para verdi” diye cevaplar. Bunun üzerine Hazreti Ömer,“Unutma kızım, sizin ona verdikleriniz yok oldu, ancak onun size verdiğini ne zaman eskitebilir, ne da asırlar yok edebilir”diye mukabelede bulunur.
"İntikam alma hissi ile girişilen bir saldırı ile karşı karşıyayız"
- Bağdat, Şam, Halep gibi coğrafyamızın kadim medeniyet merkezleri yerle bir edilirken, Paris’te, Londra’da, Roma’da, Berlin’de oturanlar ses çıkarmıyordu. Birinci ve İkinci Körfez Savaşında Irak’ın tarihi ve kültürel mirası ya yağmalanmış, ya tahrip edilmişti. Benzer vandallıklar Afganistan’da da sergilendi. Esasen, bunların hepsi de bizim medeniyetimizin, hatta çoğu doğrudan bizim kültürümüzün eserleridir.Son olarak Suriye’de benzer bir vahşet yaşanıyor. Sadece insanlar değil, onlarla birlikte binlerce yıllık bir tarih ve kültür de yok edilmeye çalışılıyor. Bu coğrafyada yaşamış tüm medeniyetlerin ortak özelliği, Batıya karşı üstünlük sağlamış olmalarıdır. Bugün adeta, binlerce yılın intikamı alma hissiyle girişilen bir saldırıyla karşı karşıyayız.
"Kaleminden kan ve damlayan birine Nobel ödülü verildi"
- Müslüman Boşnakları alçakça katledenleri göklere çıkartan, kaleminden kan ve nefret damlayan birine Nobel edebiyat ödülü verildi ve maalesef bir avuç insan dışında kimse buna ses çıkarmadı. Acaba aynı sessiz tasdik, mesela 100 bin İngilizi, Almanı, Fransızı, İtalyanı, Norveçliyi katleden birini öven kişiye Nobel verilse yine tekrarlanır mıydı? Hiç sanmıyorum.Bu gerçekler bize, kültür-sanat alanında dünya çapında söz sahibi olmadan, hayat hakkımızı bile savunabilmemizin mümkün olmadığını gösteriyor.İnşallah bu doğrultuda yeni bir şahlanışın, yeni bir hamlenin eşiğindeyiz. Yeni yönetim sistemimiz içinde yer alan Kültür Sanat Politikaları Kurulumuz, inşa ettiğimiz kütüphaneler ve opera binaları, destek verdiğimiz projeler bunun işaretleridir.Önümüzdeki yılları eğitimdeki ve kültürdeki eksiklerimizi tamamlama dönemi ilan ettik.Hep birlikte daha çok çalışarak, daha çok üreterek, daha çok mücadele ederek, bu konudaki hedeflerimize de ulaşacağız.
İnsanlara hizmet için yüreğini ortaya koymuş, ömrünü adamış, aşkla ve sevdayla çalışmış herkesin, ortaya bir sanat eseri koyduğuna, sanatçı ruhunu teneffüs ettiğine inanıyorum. Tabii asıl olan yapılan işin en iyisini ortaya koyabilmektir. Gençlerimize tavsiyemiz, her biri kendi alanlarının üstadları olan kültür ve sanat insanlarımızı örnek alarak, yeni değerler, yeni eserler üretmenin peşinde koşmalarıdır.
Bu duygularla bir kez daha ödül takdim edeceğimiz kültür-sanat insanlarımızı tebrik ediyorum. "