
Ödül dediğin şey, ilk defa bir şey yapıp yaptığı şeyin ne olduğu hakkında bir fikri olmayan ve hatta bir şey yapıp yapamadığına henüz emin olamamış gencecik kalemlere tevdi edilmelidir.
Sevgili karilerim
Beni tanıyanlarınız, edebiyat ödülleri ile aramın nahoş olduğundan haberdardır. Haberdar olmayanlara da işte şimdi söylüyorum; edebiyat ödülleri krem şanti gibidir.
Oldum olası edebiyat ödüllerini, edebiyatın neresine koyacağımı bilememiş, en sonunda, bu ahir ömrümde, -yeri yok da- olsa olsa yeri, gencecik kızların ve delikanlıların hayallerini süsleyen bir zümrüdüankanın kanatlarının arasıdır noktasına varmıştım.
Edebiyat ödüllerinin sadece ilk eserlere verilmesi gerektiğini, seksen sekizinci kitabını yayınlamış bir yazara verilecek herhangi bir ödülün, onun yazarlığına bir etkisi olamayacağını düşünüyorum. Ödül dediğin şey, ilk defa bir şey yapıp yaptığı şeyin ne olduğu hakkında bir fikri olmayan ve hatta bir şey yapıp yapamadığına henüz emin olamamış gencecik kalemlere tevdi edilmelidir. Ödüller, ancak bu durumdaki yazarların ellerinden tutabilir, ancak ve ancak onlara, kendilerini zümrüdüankanın kanatları arasında hissettirebilir.
Aramızda krem şantinin pastanın kendisi olduğunu iddia edecek derecede kendini bilmezlerin olduğunu düşünmüyorum. Varsa da onları –daha sonraki aylarda- kuracağım edebiyat mahkemesine acil koduyla sevk etmekten, edebiyat şubenin memurları tarafından göz altına alındıklarını görmekten, nöbetçi hakim marifetiyle mahkum edilmelerine şahit olmaktan memnuniyet duyarım. Krem şanti pasta değildir. Ona göre.
Pastanın kendisi yoksa krem şanti neye yarar değil mi pek kıymetli karilerim. Ne yazık ki edebiyat tarihimiz, pastası olmayan krem şantilere verilmiş ödüllerin geri dönüşüm kutusudur. E diyeceksiniz ki krem şantinin bunda günahı nedir? Elbette krem şanti, kendisinin krem şanti olduğunun farkında olamaz. Burada sorun, krem şantiye pasta muamelesi yapanlardadır.
Günümüzde, maalesef kimsenin hangi pastanın daha iyi olduğuna kanaat getirecek zamanı olmadığını düşünüyorum. Bu düşünce, öyle oturup bir makale-i müfide yazayım da ödül jürilerini ince ince doğrayayım niyetiyle serdedilmiş değildir. Neden mi? Anlatayım.
Geçtiğimiz günlerde çalan telefonumu açtığımda karşıdaki ses, “Aman, İrfan Bey, merhabalar, inşallah afiyettesinizdir.” diye söze girmiş, devamında da şuncağızı yumurtlamış idi. “Bizler Filanca Edebiyat Ödüllerinden sizlere ulaşıyoruz. Türk Edebiyatını desteklemek, roman, öykü, şiir, deneme türlerinde yeni kalemlerin yetişmesine katkıda bulunmak ve de memlekette edebiyata dair bir kamuoyu oluşturmak amacıyla verdiğimiz ödüller için sizi rahatsız ettik. Kıymetli jürimiz aday kitapların arka kapak yazılarını okumuş, yazarlarla yapılan röportajlara göz gezdirmiş, hakkında çıkan tanıtım yazılarını taramış, yazarların sosyal medya hesaplarını incelemiş; paylaştıkları postları ve storyleri analiz etmiş ve fakat hangi adayların ödüle layık olduğuna dair net bir karara varamamıştır. Size ulaşmamızın esbab-ı mucibesi bu olup acaba İrfan Bey, ilminden bir zekat sayılabilecek tüyolardan birini bizlere verir mi, türünden ricacı olmak düşüncesindeyiz.”
Cümle o kadar uzundu ki, başını unutmuştum ama ne demek istediğini, daha doğrusu üstünü kapatarak demek istediği şeyi anlamıştım. Aklıma birkaç genç isim geldi tabii. Bu isimleri verip ödülleri alacakları belirlemek iki dudağımın arasındaydı. Ama demedim.
Telefonun ucundaki sese, “Filanca Edebiyat Ödülleri demiştiniz, değil mi?” diye sordum. “Evet, efendim.” deyince, “Şimdi,” dedim. “Edebiyat Şubeden arkadaşları arıyorum, “kıymetli” jürinizi merkeze davet etmelerini isteyeceğim. Derdinizi oradaki arkadaşlara anlatırsınız. Keşke o “kıymetli” jüriniz bu kadar yorulacağına, aday kitapların kapaklarını kaldırmayı deneseydi.” Az sonra telefondan dıt dıt dıt sesi gelmeye başladı.
İyi demişim değil mi, kıymetli karilerim. Ne de olsa krem şanti pasta değildir.
Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.
İlk yorumu siz yapın.