İstiklal Caddesi’nin yeni sanat durağı Meşher kapılarını “Kalıpları Aşınca: Mit, Efsane ve Masallarla Avrupa’dan Çağdaş Seramik” sergisiyle açtı. Vehbi Koç Vakfı’nın 50. yıldönümüne özel hazırlanan sergi, 13 sanatçının eserleri eşliğinde geçmişten günümüze anlatılagelen hikâye ve mitlerden ilham alarak kil ve seramiğin insanlık tarihindeki izini sürüyor. Bu eserler arasında en ilgi çekenlerinden biri ise giriş katında yer alan Hollandalı sanatı Bouke De Vries imzalı…
Sanatçı “Son Akşam Yemeği” adını verdiği çalışmada yüzlerce kırık seramik parçalarını bir araya getirerek görkemli bir eser sunuyor. Burada kırılan parçaların eski biçimlerine getirilmesi söz konusu değil. Sanatçı “tahribatın güzelliğinden” söz ederek bu parçaları yapı bozumuna uğratıyor. Bouke De Vries sorularımızı yanıtladı…
Kırık ve kırık seramik eşyalarla çalışmak, bir restorasyon olarak mesleğimden kaynaklanıyor. Seramik ve cam restoratör olarak 15 yıl sonra yaratıcılığımı ifade etme gereğini hissetmeye başladım. Kırık seramikler bariz bir seçimdi. Tekniklerin süreci ve gelişimi, 15 yılda kazanılan beceriler ve tekniklerle şekillendi; sanat pratiğimi oldukça hızlı bir şekilde geliştirmeme izin verdi.
Evet çok doğru. “Son Akşam Yemeği” yaparken ele almak istediğim şeylerden biri savaşın boşluğuydu - ama parçaları kullanarak yaparak da umut olasılığını ifade etmek istedim.
Söylemek istediğim şey hakkında düşüncelerim var ama insanların kendi düşüncelerini ve duygularını nasıl getirdiğini merak ediyorum. Herkesin, bu eserin ifade verebileceği kendi savaş ve yıkım görüşlerine sahip olması bana bu işin işini yaptığı anlamına gelir. Fakat insanlar bunu sadece güzel olarak bulmasına da müsaade edilir.