Ketebe Yayınları’nın Yayın Yönetmeni Furkan Çalışkan, fikirden edebiyata, sanattan çocuk kitaplarına kadar her alanda rüştünü ispatlayan yayınevinin 4 yıllık serüvenini anlattı. Çalışkan, Ketebe okurlarını başta Aytmatov kitapları olmak üzere bekleyen diğer sürprizleri de açıkladı.
Romandan şiire, tarihten düşünceye, klasik metinlerden özel edisyon çalışmalara ve prestij kitaplara kadar farklı kategorilerde seçkin yayınları okura sunan Ketebe Yayınları 4. yılına merhaba dedi. Albayrak Medya bünyesinde faaliyet gösteren edebiyat, felsefe, tasavvuf, tarih, ekonomi, sosyoloji, kişisel gelişim gibi geniş skalada yayın yapan Ketebe, bugüne dek yayımladığı kitaplarla sanat dünyasına yepyeni bir soluk getirdi. Yayın programıyla okurların merakla takip ettiği Ketebe, pandemi döneminde de hız kesmedi ve bir önceki yıla göre Albayrak Medya Grubu’na ait yayınların satışında yüzde 413’lük artış yaşandı.
Son zamanlarda Aliya İzzetbegoviç’in eserlerini Türkçeye çeviren, Ülkü Tamer külliyatını okura sunan, İbnülemin Mahmud Kemal İnal’ın Son Hattatlar adlı kıymetli çalışmasını yayına hazırlayan Ketebe Yayınları’nın yayın yönetmeni Furkan Çalışkan ile hem geçen üç yılı hem yeni dönemi konuştuk…
İngiltere’de yanılmıyorsam 1768 yılında kurulmuş ve halen aktif yayıncılığa devam eden bir yayınevini ziyaret etmiştim birkaç yıl önce. Orada süreklilik, klasikleşme ve deneysel düşünmenin bir arada olabileceğini son elli yılın kataloglarını inceleme fırsatı bulunca fark etmiştim. Geçmişi bu kadar geriye gitmese de bu vizyonda ülkemizde de yayıncıların olduğunu biliyoruz lakin Türkiye gibi bir ülkede henüz bu çapta yayıncılık için ortaya çıkması gereken aktörlerin sayısının yetersiz olduğu da bir gerçek. Anlatmak istediğim şu; Ketebe Yayınları henüz yolun çok başında bir yayınevi lakin kuruluş hedefi hatta daha doğru bir ifade ile kuruluş nedeni bu aktörlerden biri olmak. Yayıncılıkta kendinize bir gelecek inşa ederken aynı zamanda bir geçmiş de inşa etmiş oluyorsunuz. Yıllar sonrasını hedefleyen, planlayan bir yayın programı ile gelecek için bir tasavvur meydana getirirken, bilhassa kataloğunuza giren büyük külliyatlarla da devraldığınız bir kültürel geçmiş ortaya çıkmış oluyor. Dördüncü yılımıza yaklaşırken şunu rahatlıkla söyleyebilirim “yaşımızdan büyük gösteriyoruz”. Yurt içi ve yurt dışında tecrübeleri, başarıları ve en önemlisi oluşturdukları standartlarla kendimize çıta olarak belirlediğimiz yayınevleri var. Ketebe’nın mutfağında büyük bir ekip her gün bu çıtalara ulaşmak ve zamanla bir çıta haline gelebilmek için çok ciddi bir çaba gösteriyor.
Evet, geniş bir skalamız var, bu biraz kurulan yapının büyüklüğü ve insan kaynağımızın niteliği ile ilgili. Her bölüm için birlikte çalıştığımız- içerideki edisyon kadrosunun haricinde- alanında kendini kanıtlamış birçok önemli isim var. Masanın her tarafında yer almış insanlar. Hem yayıncı hem yazar, hem çevirmen hem felsefeci, hem akademisyen hem editör olarak kültür ve düşünce dünyamızda yer kaplayan bu insan kaynağı bizim yayın çeşitliliğimizi arttırıyor.
Öncelikle Türk okurunun sevdiği ve ülkemizde karşılık bulan uluslararası birçok yazarın henüz dilimize kazandırılmamış eserlerinin varlığından haberdarız. Bu alanda bir yazarın tüm yapıtlarıyla tanınması gerektiğinden yola çıkarak bir tür tamamlama faaliyetimiz var. Öte yandan hiç dilimize çevrilmeyen, ülkemizde tanınmayan, hâkim kültür endüstrisinin dışında kalmış coğrafyaların yazarlarına da özel bir ilgimiz var. Balkanlardan Arap coğrafyasına kadar editöryal tarama yapıyoruz. Hâkim dillerin gelecek vaat eden yazarları için de yatırım yapıyoruz elbette. Fakat yerli edebiyatımız ile kurduğumuz güçlü bağ burada asıl belirleyici olan unsur. Zira kendi edebiyatımızın oluşturduğu düşünsel düzlem üzerine oturuyor dünya edebiyatına olan yönelimimiz. Yani o ilişkiyi yine kendi yazarlarımız üzerinde kurmak, okumak daha doğru.
Bir yayınevi tek bir söz söylemez ya da belirli kalıpların içinde hareket edemez. Bir kütüphane sunmaktır esas fonksiyonumuz. Yani sözden ziyade görevlerimiz var. Nelerdir onlar; Külliyatları eksiksiz bir araya getirmek, değerli metinlerin ve zamanın unutturduğu kıymetli isimlerin arkeolojisini yapmak, yeni yeteneklere fırsat sunmak, sürekliliği olan ve belli bir kompozisyonu hedefleyen özel seriler yapmak, akademik üretimi akademi dışı bir okur kitlesine de ulaştırmak, yetkin bir çeviri ile başka dillerin verimlerini kültür dünyamıza kazandırmak. Zannediyorum bütün bunları hakkıyla yapmak bir yayınevinin söz söyleme şeklidir.
Şiir hem bir bilgi türü olarak hem de dilin sınırlarını belirleyen bir sanat olması hasebiyle bütün yayınlarımızın bir hülasası, süsü ve rengidir. Bu çerçeve içinde hem Türk şiirinden hem dünya şiirinden önemli bir katalog oluşturmaya gayret ediyoruz.
Bizim kitaplarımız dönemsel ve kısa süreli bir okur ilişkisi geliştiren kitaplar değil. Bu yüzden iyi okurların, kitapla sıcak teması hep taze olan insanların pandemi süreci öncesi de online platformları kullandıklarını düşünürsek, olumsuz etkilendiğimizi söyleyemem. Evde zaman geçirmenin de kitaba dönüşü hızlandırmasını da göz önüne alırsak ciddi bir artış ile de karşılaştık üstelik.
Ketebe Çocuk umduğumuzun çok üstünde bir ilgi ile karşılandı. Orada uzun vadeli bir plan yaptık kendimize. Çocuk edebiyatının bütün inceliklerini hem metin hem çizim bazında bir ön hazırlık çerçevesinde çalıştıktan sonra yüksek bir kalite çıtası koyarak işe koyulduk. Hem ailelerin hem de çocukların ilgisi, merakı bizim de hızımızı arttırdı. Çocuk ruhunu ve zihnini, hem korumak hem geliştirmek hem de insanın çocuk yanının ilham verici niteliğini yeninden yetişkinlere de hatırlatmak istedik.
Felsefe ve edebiyat kuramı üzerine inşa ettiğimiz serilerimiz güçlenerek devam edecek. Bu toplama yıl boyunca Ezra Pound, Micheal Foucault, Gaston Bachelard, Harold Bloom, Hans Blumenberg, Jacques Derrida, Edmund Husserl, Yves Bonnefoy, Martin Heidegger gibi isimlerin metinleri de eklenecek. Büyük bir haber de vereyim böylece; yakın zamanda Ketebe etiketiyle göreceğimiz önemli yazarlarımızdan biri de Cengiz Aytmatov olacak.
Kıymetli yazarlarımızdan Ömer Türker editörlüğünde Tehânevî’nin çeşitli ilimlere ait terimler ansiklopedisi, yani Keşşâfü Istılâhâti’l-Fünûn Ve’l-Ulûm adlı eseri İslam Düşüncesinde Teoriler ismiyle yayına hazırlanıyor. İbnülemin Mahmut Kemal İnal külliyatı da yine devam edecek.
İki yeni serimiz daha başlayacak; biri hem ünlü mimarların albümlerini hem de mekan poetikası üzerine kuramsal metinleri yayınlayacağımız Ketebe/Arkitekt ve sinemadan müziğe uzanan önemli çalışmaların yer alacağı Ketebe/ Sanat. Her ikisi de bizi oldukça heyecanlandırıyor.
Aliya İzetbegoviç külliyatı da bu yıl en az üç kitap ile büyüyecek. Bu bağlamda Balkan edebiyatı serimizi de zenginleştireceğiz. Yine bilim tarihçisi Baha Zafer hocanın editörlüğünde Ketebe/Bilim kitapları da mayıs ayında okurları ile buluşmaya başlayacak. Aslında daha verilecek çok haber var ama şimdilik bu kadar ile yetineyim.