Kardiyoloji Bölümü Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Sağlam, kalp yetmezliği hastalığının sol kalpte görüldüğünde durumun akciğerlere, sağ kalpte ise karaciğere ve vücudun boyun, bacak gibi diğer bölgelerine de yansıyabileceğini belirtti. Prof. Dr. Sağlam, yüksek tansiyonun kontrol altında tutulması gerektiğini tavsiye etti.
Kardiyoloji Bölümü Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Sağlam, kalp yetmezliği hastalığı hakkında açıklamalarda bulundu. Sağlam, “Görülme oranı her geçen gün artan kalp yetmezliği, önlemi alınmadığı takdirde ani ölüm sebebi olabiliyor. Ayaklarda şişme, nefes alıp vermede zorluk gibi belirtilerle kendini gösteren kalp yetmezliği, saat başı kalp kasının zayıflaması olarak biliniyor. Fakat ritim bozukluğuna bağlı kalbin olağandan hızlı çalışması gibi farklı durumlarda da görülebilir" dedi.
Hastalığın sol kalpte görüldüğünde durumun akciğerlere, sağ kalpte ise karaciğere ve vücudun boyun, bacak gibi diğer bölgelerine de yansıyabileceğini belirten Sağlam,"Yaşam kalitesini azaltan kalp yetmezliği, kalbin vücudun dokularının ihtiyaçlarını gidermeye yetecek düzeyde kanı pompalayamaması ya da zorla sağlaması durumudur. Hasta daha önce kolay bir şekilde yürüdüğü yolu bir süre sonra zorla yürümeye başlaması, merdiven veya rampa çıkarken nefes darlığı yaşaması, düz yastıkta yatamaması, daha ileri durumlarda sağ kalp yetmezliği de başladıysa bacaklarda ve bel bölgesinde şişme meydana gelmesi kalp yetmezliği belirtilerini göstermektedir" şeklinde konuştu.
Kalp yetmezliğinin altında yatan en önemli ve riskli durumların kalp damar tıkanıklığı, kalp kapakçık hastalıkları, yüksek tansiyon hastalığı ve kalp krizleri olduğunu söyleyen Prof. Dr. Sağlam, “Kalp krizine bağlı ölü doku meydana gelmişse kalp yetmezliği geriye dönebilen bir durum değildir. Fakat damar tıkanıklığına bağlı kalp krizi oluşturmayacak düzeyde darlıklar varsa bu darlıklar açılarak kalp yetmezliği tedavi edilebilmektedir. Devamlı kalbin hızlı çalışması ritm bozukluğu yaratarak kalp yetmezliğine sebep olabilirken, hız kontrolü sağlandığında yine hastalık tedavi edilebilmektedir. Hastanın fizik muayene ve şikayetlerine göre tanı konulabilmektedir. Kalp yetmezliği tanısı hastanın hiçbir şikayeti olmadan da check-up ile yapılan tetkiklerle de ortaya çıkabilmektedir. Tanı yöntemlerinde akciğer filmi, elektrokardiyografi (EKG) ve en birinci olarak görülen kalp ultrasonunda (ekokardiyografi) kalbin kasılma gücü ölçülerek, kasılma zayıfsa kalp yetmezliği tanısı konulabilmektedir. Ekokardiyografi ile kalp kasının gücü ve fonksiyonları ayrıntılı olarak incelenebilmektedir" ifadelerini kullandı.
Hastalığın erken tanı ile iyileşebileceğine vurgu yapan Prof. Dr. Sağlam “Kalp yetmezliğinde genel olarak erken tanı ve düzenli tedavi oldukça büyük önem taşımaktadır. Kalp yetmezliği tedavi ile seyri normalleşebilen ve hayati riski minimum seviyeye indirgenebilen bir hastalıktır. Erken evrede tanısı konulmuş olan hastalıkta düzelebilme şansı yüksektir. Fakat tanısı çok geç konulmuş kalp yetmezliğinde kalbe verdiği zarar oranına göre iyileşme sağlanabiliyor. Sol kalp yetmezliğine bağlı olarak sağ kalp yetmezliği meydana geldiğinde, sol kalp yetmezliği için uygulanan tedavi yöntemi uygulanabilmektedir. Fakat hastanın sol kalbi korunmuş akciğer hastalığına bağlı sağ kalp yetmezliği gelişmişse tedavi yöntemi farklılaşabilmektedir. Ödem ve su atıcı tedavi yöntemi uygulanmakla birlikte sağ kalp yetmezliğine yol açan akciğer hastalığının tedavisi ve kalp hızının ayarlanması gibi tedaviler gerektirebilir.Kalp hastası olan bir kişi mutlaka tuzdan fakir beslenme tarzını benimsemelidir. Tedavi sonrası kişinin tuzlu olarak zeytin, turşu peynir gibi tansiyonda yükselmeye ve kalbin ön iş yükünde artmaya bağlı olarak kalp yetmezliğini yeniden meydana getirebilmektedir. Sigara ve alkol kullanımının kesinlikle bırakılması, aşırı kilo varsa dengeli beslenme ile kilo verilmeli ve sıvı alımı vücuttaki ödemden dolayı kısıtlanmalıdır. Hasta kişilerin tedavi sonrası hafif tempoda, yorulmayacak şekilde egzersiz yapması da önerilmektedir" şeklinde konuştu.