Bundan 3 yıl önce Mısır'daki yönetimin askeri rejim tarafında ele geçirilip binlerce insanın katledilmesine dikkat çekmek için Ankara'dan İstanbul'a 15 günde yürüyen yazar İbrahim Çolak, şimdi ise 15 Temmuz şehit ve gazileri için vefa yürüyüşü gerçekleştirdi. Darbeye hayır demek için Eyüp Sultan Camii'nden yola çıkan Çolak, Cuma günü Ankara'ya vararak Cuma namazını Beştepe Millet Camii'nde kıldı. Yolculuğu esnasında gerçekleştirdiğimiz sohbetlerde sık sık "Ben de şehit olmak istiyordum. Ama nasip olmadı" diye duygularını dile getiren Çolak, şehit olamadığı için vefa borcunu bu şekilde ortaya koymayı seçmiş. "Ben bu yürüyüşümle bir karınca misali İbrahim'in ateşine su taşıyorum. Benim gücüm buna yetiyor" diyen Çolak gibi hain darbe girişimini unutturmamak için harekete geçen bir diğer isim ise Orhan Şentürk. Bisikletiyle Türkiye'de demokrasi turuna çıkan Şentürk, Külliye'de Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ı ziyaret ettikten sonra da durmadı. Kurban Bayramına kadar gittiği şehirlerin şehitliklerini ziyaret eden Şentürk, köylere uğrayarak vatandaşla vakit geçirmeyi ihmal etmiyor.
Darbe haberini duyar duymaz Kızılay'a giden İbrahim Çolak, sırasıyla Ankara Emniyet Müdürlüğü ve Külliye'ye gider. Sabaha doğu Külliye'de gerçekleşen bombalı saldırıdan şans eseri kurtulur. Hain darbe girişiminin püskürtülmesine rağmen 22 gün Külliye'nin önünde ayrılmadan vatan nöbetini tutar. Nöbetlerin bitmesinden sonra da Mısır için yaptığı yürüyüşü kendi ülkesi için yapmaya karar verir. Tarihi ve İslami önemi sebebiyle Eyüp Sultan Camii'nden başlayan Çolak, günümüzün sembolik camilerinde biri haline gelen Beştepe Millet Camii'nde bitirir. 12 Ağustos tarihinde Cuma günü sabah namazı sonrası cemaat tarafından salavatlar, tekbilerle uğurlanan Çolak, yolculuğunu şöyle anlatıyor: "Bismillah deyip yola çıktım. İki üç kilometre kızımla yürüdükten sonra tek başıma doğru köprüye yöneldim. Fakat ilk gün köprüden geçirmediler. O gece Adem Özköse misafir etti beni. Valilikten izin aldıktan sonra ikinci gün köprüde şehitlerimize dua ettip yürüyüşe devam ettim. Gebze'ye girmeden yağmura yakalandığım için kısa kesmek zorunda kaldım. Sakarya'ya kadar polis eskortuyla devam ettim. Yer yer jandarma eşliğinde yürüdüm. Yürüdüğüm süre zarfında halkın yardımseverliğinin yanı sıra İzmit, Sakarya, Bolu, Hendek ve Düzce'de ki Ak Parti Gençlik Teşkilatının desteği çok büyüktü. Kalacağım yerleri organize ettiler, beni karşıladılar sağ olsunlar."
Günde ortalama 35 kilometre yürüyen Çolak, "Bazen 20, bazen ise 40 kilometre yürüdüğüm de oldu. Başlangıçlar da yorulmasamda sonlara doğru yorgunluğumu hissediyordum. Benim yorgunluğum vatan savunmasında canlarını feda edenlerin yanında tabii ki bir hiç. Ben bu yürüyüşümle bir karınca misali İbrahim'in ateşine su taşıyorum. Benim gücüm buna yetiyor. Şehit olmak isterdim ama nasip olmadı" diyor. 52 yaşında olan Çolak'a yürüyüş öncesi bir doktor kontrolünden geçip geçmediğini sorduğumuzda ise verdiği cevap "Ben şehit ve gazilerimiz için bu yolculuğa çıkmaya niyetlenip ya bismillah demiştim. Doktor kontrolünden geçmek aklıma gelmedi" oluyor.
Yolculuk sırasında karşılaştığı insanların yemeğe davet ettiğini dile getiren Çolak, "Beni evinde ağırlamak isteyenler oldu ama kalamadım. Yorgun olduğum için ne ben keyif verebilecektim ne de onlar keyif alabilecekti. Ayrıca birinin evinde kalsam diğerlerinin gönlü kalmış olacaktı. 15 günlük süre zarfında bir tek Adem Özköse ve ablamın evinde kaldım. Yolda yaşadıklarım çok güzeldi. Herkes kucaklıyordu. Ailesinden biri gibi görüyor, su veriyor ve durdurup zorla pide yedirmeye çalışıyorlardı. Sanki birbirleriyle yarışıyorlardı. 500 aşkın kişiyle fotoğraf çekilmişimdir" şeklinde konuşuyor.
Her gün sabah namazından sonra yola koyulan Çolak, sabah kahvaltısı ve öğle yemeği yememiş. Ara ara dostlarının öğlen yemeği davetlerine katılan Çolak, akşamları et yemekleri yiyerek direncini korumaya çalışmış. Her gün 5 litre su tükettiğini belirten Çolak, "Yürümeyi, bir menzile ulaşmayı kıyafet ya da yiyecekle özdeşletirmiş olsam yürüyemezdim" diyerek yolculuk esnasında dualar ettiğini söylüyor. Yolculuğu bittikten sonra yanında taşıdığı 2 adet bayrağın birini Başkomutan Recep Tayip Erdoğan'a diğerini de tüm şehit ve gazilerimize temsilen Astsubay Kıdemli Başçavuş Ömer Halisdemir'in ailesini veren Çolak, "Bu millet kendine ve kendinden olana sahip çıktı. Bu halk onurlu izzetli bir halk. Eğilmezliğini, yenilmezliğini, arifliğini gösterdi. Bizimle uğraşmaya devam edecekler. Aynı şekilde birlik olursak bileğimizi bükemeyecekler" ifadelerini kullanıyor.
İkinci Kurtuluş Savaşı olarak adlandırılan 15 Temmuz darbe girişimini unutturmamak için bisikletiyle Türkiye turuna çıkan Orhan Şentürk, Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan ile Külliye'de görüştükten sonra da turunu bitirmedi. Şu ana kadar bin 70 kilometre pedal çevirdiğini ifade eden Şentürk, 15 Temmuz'da şehit olanların anısına yollarda. Kurban Bayramına kadar tamamlamayı planladığı turu için farklı şehirlere gidip köylerdeki vatandaşla vakit geçiren Şentürk, demokrasi nöbetlerini de farklı şehirlerde tuttu. 3 Ağustos tarihinden beri yollarda olan Şentürk'ün amacı ise belli bir sürede turunu tamamlamak değil. Yaptığı turun mesaj içerikli olması için her gittiği şehrin şehitliklerini giden Şentürk, Osmanlı'nın kuruluşu olan Bursa, kurtuluşu olan Çanakkale ve Kur'an-ı Kerim'de fetihle müjdelenen İstanbul'a gidip turunu tamamlayacak. Şentürk'ün en büyük hayali ise bisikletiyle Mekke'ye gitmek.
Çanakkale şehitleri için daha önce kısa turlar yaptığını da belirten 28 yaşındaki Şentürk, demokrasi turu için özellikle yeni bir bisiklet almış. Kendisini gece yarısı kabul eden Erdoğan için "Millete hizmet adına geç saatlere kadar mesai harcıyor. Buna bizzat tanık oldum. Cumhurbaşkanımız, devlet babamız, başkomutanımız, abimiz milletin onuru ümmetin umudu oldu. Uzun adam adil bir düzen kurmadan göçmez inşallah bu dünyadan" diyen Şentürk, gittiği şehirlerde 3-4 gün kalarak Anadolu insanıyla kucaklaştıklarını da söylüyor. İnsanların ilgiyle karşılayıp evlerine davet ettiklerini dile getiren Şentürk, kimseye yük olmadan akşam olunca çadırını kurup kendi yemeğini kendi pişiriyor. Yolda kalanlara yardım ediyor, kalacak yeri olmayan turistleri çadırında ağırlıyor.