
İnsanı diğer canlılardan ayıran özelliklerden biri de hayata bir hikaye ile başlaması. Babasından, atasından kalan hikayelerle yeşeren bir ağaç olması. Nenelerinin acıları da, büyük dedelerinin sevinçleri de bu hikayenin bir parçası olur. İnsan, Dünya’ya geldiği vakit büyük bir ormanda yeşermeye başlar. İşte biz bayrak deriz o hikayeye, ormana da millet. Bir millet, aile olur ve ardında bıraktığı tüm hikayeleri o bayrağa nakşeder. Bayraksız kalan milletler hem öksüz hem yetim kalırlar. Zamanla hikayeleri unutulur, başkalarının hikayelerini bir burukluk içinde dinlerler. Bir bayrağın göklerde dalgalanmasının tek yolu da toprağında yeşerenlerin hayallerinde gizlidir. Mübariz İbrahimov’da üç renkli Azerbaycan bayrağına ilmek olup vatanın yaşaması için şehit olan Azerbaycan Türkü bir kahramandı.
- Televizyonda, babasının, anasının, karındaşının ölümünü anlatan bir yaşıtı vardı. En büyük hayali babasıyla parka gidip sallanmak olan 4 yaşındaki Mübariz kendi kendine ‘ya benim babamı da öldürürlerse’ diye sordu. Kim onu parka götürecekti? Kim ona dondurma alacaktı? Kim o düştüğünde elinden tutup tekrar ayağa kaldıracaktı? O güne kadar ‘ben kimim’ sorusunu sormak aklına hiç gelmemişti.O gün düşman ona Türk olduğunu öğretti.
Yaşamak, berrak bir gökte, çocuklar aşkına savaşmaktır
Hocalı'da Ermenilerin yaptığı katliamdan kurtulan altı yaşındaki bir kız çocuğu konuşuyordu televizyonda.
Babasının ona ilk defa ağladığı için tokat attığını, sessiz olmazsa Ermenilerin onları yakalayacağını söylediğini anlatıyordu kız çocuğu. O gün o kızın babasını gördüğü son gündü. Annesini de kız kardeşini de gördüğü son gündü. Ağdam işgal edilmişti. Ölenlerin mezarlarına dahi ziyarete gidemiyordu geride kalanlar.
Televizyonda, babasının, anasının, karındaşının ölümünü anlatan bir yaşıtı vardı. En büyük hayali babasıyla parka gidip sallanmak olan 4 yaşındaki Mübariz kendi kendine ‘ya benim babamı da öldürürlerse’ diye sordu. Kim onu parka götürecekti? Kim ona dondurma alacaktı? Kim o düştüğünde elinden tutup tekrar ayağa kaldıracaktı? O güne kadar ‘ben kimim’ sorusunu sormak aklına hiç gelmemişti.O gün düşman ona Türk olduğunu öğretti.
- O gün dünya ile ilişkisini yeni kurmaya başlamış 4 yaşındaki bir çocuk ‘Ben kimim?’ sorusuna ‘Ben insanım’ demeyi bıraktı. Kim olduğunu ona düşmanları hatırlatmıştı: ‘Ben Azerbaycan Türküyüm’ dedi ve o gün karar verirdi: Ben çocuklar salıncaklara binebilsin diye savaşacağım.
Orta okula başladı, liseyi bitirdi. Bazen unutsa da düşman ona kim olduğunu bir türlü unutturmuyordu. Memleketinin işgal edilen topraklarından milyonlarcası Azerbaycan’ın diğer illerine yerleşmişti. Birçoğu ile tanıştı, konuştu, geçmişini araştırmaya başladı. Hocalı yalnızca onun tanık olduğuydu. Bakü’de yapılan katliamları da okudu. Milli kahramanlarının nasıl kurşuna dizildiğini de.
Beden ölür çürür, cana bakın siz: Hey Türk! Sen kimsin? Gökyüzüne bak görürsün
- Mubariz bugün kendine ‘Ben kimim’ sorusunu soran Türklerin verdiği cevaplardan biri. Mustafa Kutlu’nun deyimiyle: ‘Hey Türk! Sen kimsin? Gökyüzüne bak görürsün’
19 Haziran 2010 tarihinde Mübariz tek başına mayınlı araziyi geçip Ermenileri işgal ettikleri Azerbaycan toprağında kıstırdı. Tek başına 45 Ermeni askerini ve subayını öldürdü. Mühimmatı bittiğinde öldürdüğü Ermenilerden aldığı mühimmat ile çarpışıp 5 saat boyunca düşman askerine karşı tek başına direndi. Sabaha doğru ise yüzlerce ermeni askerine karşı tek başına çarpıştığı muharebe alanında şehit düştü.
Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.
İlk yorumu siz yapın.