Kahraman kötü de yöntemi iyi mi!

Abdulhamit Güler
00:005/02/2022, Cumartesi
G: 4/02/2022, Cuma
Yeni Şafak
Joker
Joker

Beyazperdede yer alan karakterlerin izleyici nazarında yer etmesi alışılageldik bir şeydir. Antikahraman olgusu ise bu tablo içerisinde sorunlu bir yer teşkil ediyor. Hollywood başta olmak üzere sinema endüstrisinin vazgeçemediği antikahraman olgusu, şiddetin güzellenmesi ve kaosun yöntem olarak işaret edilmesi bakımından altı çizilmesi gereken bir durum.

Sinemanın gerçeklik oluşturma etkisi, hikayesine kahraman olarak seçtiği karakterin olumlanmasını sağlar. Yani bir sinema filmi tarihin en kötü karakterini bile iyi gösterebilir. Esasına bakarsanız bütün sanat dallarının bunu yapabilmesi muhtemel.

Edebiyat ve sinemada daha çok rastlanan bu durum postmodern dönemde bir sektör ya da janr halini aldı. Özelikle Hollywood’un başını çektiği film endüstrileri çok izlenebilmek ve kendini tekrar etmekten öteye gidememenin verdiği sıkışmışlık hissi ile yenilik arayışında olan kitlelere kitsch bir yaklaşımla antikahraman sunması alışıldık bir hal aldı.

HER YOL MÜBAH!

Antikahraman denen ama kavramsallaştırmada da sorun teşkil eden bu durum, karakterin çeşitli baskılara başkaldırması kılıfında her çeşit yöntemi legalleştiriyor. “Amaca giden yolda her şey münahtır” yaklaşımının güncel versiyonu olan bu durumda izleyici, doğru teşhiste bulunamadan tespit ve çözüm yoluna itilir.

Kelimenin tam manasıyla itilir, sürüklenir, zorlanır. Filmsel zaman ve yöntemlerle bu durum baskı aracına dönüşür. Aksi düşünülemez bir hal alır. Sinema izleyici kitlesinin ekserisini gençlerin oluşturduğunu düşündüğümüzde antikahraman yöntemi olumlamalarının ne sonuçlar vereceği aşikar.

Sadece sinemada değil televizyon dizilerinde ve son dönemde dijital içeriklerde sıkça rastlamaya başladığımız bu tablo yeni bir normalleşme sürecini de beraberinde getiriyor.

ÖRNEKLERE BAKALIM

Mesela Breaking Bad dizisi, şahsi sorunlarını çözmek için bilimadamının uyuşturucu imal etmesini ve satmasını olumlar bir tarza sahiptir. Dizinin sonunda “su testisi su yolunda kırılır” deniyor fekat izleyici kitlesinin ne kadarı zorda kaldığında aynı yola başvurmayacaktır!

Son dönem antikahraman güzellemelerinin zirvesi Joker’dir. Hollywood’un yakın dönem üretimlerinin tutulan serilerinden biri olan karakter, 2019 yapımı filmde estetize edilmiş bir şekilde beyazperdeye çıkar. Öyle ki, Hollywood yapımı ticari film bağımsız sinemanın kalelerinden olan Venedik Film Festivali’nde büyük ödülü alır.

Bu sadece izleyici için değil sinema üreticisi için de çok boyutlu yöntem yelpazesinde dönemsel kırılmaya ve dayatmaya yol açar. Artık festivalde de antikahraman güzellemesi prim yapmaktadır!

Girift sorunların çözümü için kaosun tavsiye edildiği (ve hatta şart koşulduğu) Joker benzeri filmlerin sinema tarihinde örneği çok. Farklı makyajlarla karşımıza çıkan ve kült haline gelen filmlerden biri de The Godfather’dır. Mafya olarak bildiğimiz mecraya içeriden bakan ve bir manzara ortaya koyan film serisini izleyip de Vito Corleone’ye hayran olmayan genç azdır.

Esas mesele de tabi ki yöntemdir. Zira kahramanımız yeraltı dünyasının sert çıkmazlarında şiddeti yasal bir yöntem olarak kullanmaktadır. Sokaklar ve arkasının, insanlar ve sırtının, madalyonlar ve ötesinin anlatıldığı film serisi yine kaosu ya da kaosu önlemek için şiddeti olumlar.

Türkiye’de de bir dönemin fenomen dizisi Kurtlar Vadisi aynı tartışmalarla gündeme gelmişti. Prime time dediğimiz saat diliminde, major kanal dediğimiz mecrada (ailede herkesin aynı anda izleyebileceği esnada) boğaz kesmeden silahla insanları öldürmeye kadar çeşitli sahnelerin çekinmeden kurgulandığı dizi yıllarca devam etti ve “bir takım gerçekleri anlatmak” adına kötü yöntemler olumlandı.

Birçok meselede olduğu gibi sinemada da özgün üretim alanı olması hasebiyle “yapılamaz” denilemeyecek bir manzaradan söz ediyoruz. Buradaki olumsuz tabloya tek çözüm izleyicinin farkındalığıdır. Sinema okur-yazarlığının alanına giren bu durumun yaygınlaşması ve farkındalık oluşturması gerekir.

#Joker
#Breaking Bad
#Sinema
#Holywood
#Vito Corleone