
Geceleri bir fırsat, gündüzleri başka bir fırsat bilirseniz, Rabbim bir şekilde yardıma koşuyor pek kıymetli karilerim. Şimdi toplaşın etrafıma, kulaklarınızı dört açın da deyivereyim size sırrımı.
Sevgili karilerim
Ramazan-ı Şerifinizi en kalbi duygularımla tebrik ediyor ve hemencecik, başlıkta muştuladığım mevzunun şifrelerini, yani kırk küsur yılın tecrübesini bilabedel ve meccanen ve dahi hayrına Ümmet-i Muhammed ile paylaşmanın ayrıntılarına geçmek istiyorum.
Siz bu yazıyı okuduğunuz günlerde Ramazan-ı Şerif’in yarısını geride bırakmış, üçüncü çeyreğini idrak etmekte olacağız. Bu demek oluyor ki Kadir Gecesi günlerine bir haftadan az zaman kaldı.
Bilen bilir, bendeniz, uzundur Ramazanları, benim için artık gelenekselleşmiş birtakım mutat çalışmalarla geçiririm. Tefsir okumaları bunlardan biridir. Eskiden her Ramazan, tefsirlerden bir tefsir seçer, günbegün onun kalın ciltlerinden birini devirir, her Ramazan gününde birkaç ayetin üzerine derin tefekkürler ederdim. Bu sene buna ilave olarak bir de Youtube denen heyûladan kendime yakın üslupta bir hoca buldum, onu dinliyorum. Teknolojiyi bir yerden yakalamak lazım. Okumayı vahiy sıralamasına göre yapıyorum, okuduğum surenin tefsirini dinlemeden yeni bir sureye geçmiyorum. Böylece hem okuduğumu tekrar etmiş oluyorum hem de aynı konuya farklı iki pencereden bakma fırsatım oluyor.
Mutat çalışmaların bir diğeri iftar sonrası soğuk soğuk yemek için güllaç yapmaktır. Şimdilerde Z denilen kuşağın kendi aralarında “sütlü peçete” diye espri konusu yaptıkları güllaç yine o kuşağın tabiriyle benim “spesiyal”im sayılır. Bizim hanede yıllar var ki güllaca benden başka bir kimsenin eli değmemiştir. Sütü mutlaka mahalle sütçüsünden alırım bir defa. Burası güllacın en önemli noktasıdır. Zira yağlı süt, diğer market sütleri gibi çıtır yufkaların dört bir yanından akıp gitmez, bilakis onlara sımsıkı tutunur, sarılır, çıtırtısını bozmadan kadife dokunuşunu yapar. Sütü, istiap haddini aşmayacak şekilde şekerlemek de bir diğer püf noktasıdır güllacın. Şeker ne fazla ne de az olmalı. Sonrası ise sosyal medya çığırtkanlarının “sunum” dedikleri mevzu. Sunumun kritik unsuru ise pek tabii ki nar. Narın parça parça güllaçın üstüne düşmesi bir nevi gül ile bülbülün buluşması, bülbülün güle hayranlığının bir numûne-i imtisali.
Peki Ramazanları tefsir ve güllaç ile geçiriyorum da başka bir şey yapmıyor muyum? Yenişafak’ın kitap ekinden başka bir de Karakoç’un Samanyolunda Ziyafet’i her Ramazan bir çiçek gibi yerini alır masamın üzerinde. Döne döne okurum bu ziyafetin her bir lezzetini. Özellikle de oruçlu ikindilerinin en şaşaalı yoldaşıdır üstat benim için. Oruçlu öğlenlerinin yoldaşı nasıl kaylule ise oruçlu ikindilerinin asude arkadaşı Samanyolunda Ziyafet’tir diyebilirim.
Ramazanda ne televizyon izlerim, ne radyo dinlerim, ne de sosyal medyanın çağrılarına kulak veririm. Telefonun bile yüzüne pek baktığım söylenemez. Böylece kendimi bir senenin acısını çıkaracak bir perhize sokarım dostlar. Ramazan’da sadece midelerimizi değil aynı zamanda zihinlerimizi de dinlendirmek gerektiğine inanırım çünkü.
Peki gelgelelim Kadir gecesini bunca yıl nasıl isabet ettirdiğime. Birinci gününden itibaren Ramazan’ın ruhunu yakalama niyeti ile yola çıkar da geceleri bir fırsat, gündüzleri başka bir fırsat bilirseniz, Rabbim bir şekilde yardıma koşuyor pek kıymetli karilerim. Şimdi toplaşın etrafıma, kulaklarınızı dört açın da deyivereyim size sırrımı. Ne demişler, her geleni Hızır, her geceyi Kadir…
Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.
İlk yorumu siz yapın.