İthalattan ihracata enerji arzı güvende

Merve Safa Akıntürk
04:002/01/2025, Perşembe
G: 2/01/2025, Perşembe
Yeni Şafak
Fotoğraf: Arşiv
Fotoğraf: Arşiv

Son 20 yılda, Türkiye’nin enerji alanındaki dönüşüm sürecinde dönüm noktaları yaşandı. Atılan adımlar, Türkiye’ye bölgesel bir enerji hub’ı olma yolunda önemli mesafeler katettirdi. Özellikle petrol ve doğal gaz sektörlerinde gerçekleştirilen stratejik yatırımlar, Türkiye’nin enerji arz güvenliği ve ekonomik kalkınması için atılan kritik adımlar oldu.

Türkiye’nin enerji alanında attığı adımlar, sadece yerli kaynakların daha verimli kullanılmasını sağlamakla kalmadı, aynı zamanda bölgesel ve küresel enerji politikalarında Türkiye’nin söz sahibi olmasına zemin hazırladı. Bugün, Türkiye enerjide kendi yol haritasını çizen, sürdürülebilir ve güvenli bir enerji altyapısı oluşturma yolunda kararlı adımlarla ilerleyen bir ülke olarak global arenada önemli bir yer edindi.


PETROL VE GAZIN YILI OLDU

Türkiye’nin enerji stratejisinde petrol ve doğal gaz, enerji arz güvenliği açısından kritik bir yer tutuyor. Son 20 yılda, yerli enerji kaynaklarını kullanarak dışa bağımlılığı azaltma hedefi doğrultusunda, Türkiye, yerli petrol ve doğal gaz keşiflerini hızlandırdı. Bu bağlamda, özellikle Akdeniz ve Karadeniz’deki petrol ve doğalgaz arama faaliyetlerine büyük yatırımlar yapıldı. Türkiye’nin Karadeniz’deki Sakarya Gaz Sahası’nda yaptığı keşif, son yılların en önemli doğal gaz rezervi olarak öne çıktı.


FİLO DUR DURAK BİLMİYOR

Enerjide dışa bağımlılığın bitirilmesi için ağırlık verilen yerli üretim çalışmaları kapsamında, dört derin deniz sondaj gemisi, iki sismik araştırma gemisi ve destek gemilerinden oluşan dünyanın en önemli ve modern arama ve üretim filolarından biri kuruldu. Aynı zamanda bu alanda tersine beyin göçü de sağlanarak, yerli insan kaynağı güçlendiriliyor. Bu sayede 2020 yılında Karadeniz’de tarihin en büyük doğal gaz keşfi gerçekleştirildi. Deniz yüzeyinin 4 bin metre altından çıkarılan doğal gaz karaya, 170 kilometre mesafeden Filyos’a ulaştırılarak vatandaşların kullanımına sunuldu. Sakarya Gaz Sahası’nda bugün itibarıyla yaklaşık 7 milyon metreküp üretim gerçekleştiriliyor. Diğer sahalarla birlikte toplam yurt içi üretim günlük 8 milyon metreküpe yükseltilerek 3,5 milyon hanenin ihtiyacı yerli üretimden karşılanır hale geldi.


YÜZER ÜRETİM 2026’DA GÖREVDE

Sakarya Gaz Sahası’ndaki üretimin artırılması için yapılan planlama kapsamında bir adet yüzer üretim platformu envantere katıldı. Adeta deniz üstünde bir sanayi tesisi olan ve 2026 yılında üretime alınacak bu platform ile birlikte günlük üretim 20 milyon metreküpe çıkarılacak. Yani hanelerin yarısınının gaz ihtiyacı yerli gazla sağlanmış olacak. Bir taraftan mevcut üretim artırılırken, diğer taraftan yeni sondajlara devam ediliyor. Karadeniz’de saha geliştirme çalışmaları kapsamında Abdülhamid Han Gemi’si 9 Kasım 2024 tarihinde yeni bir sondaja başladı.


GÜNEYDOĞU DİDİK DİDİK

Bir başka önemli ithalat kalemi olan petrolde, daha önce arama yapılmayan bölgelere odaklanıldı. Bu çerçevede Şırnak Gabar Dağı’nda çalışmalar yoğunlaştırıldı. Cumhuriyet tarihinin kara alanlarındaki en büyük petrol keşfine imza atıldı. Gabar’daki petrol, sadece rezerv miktarıyla değil, aynı zamanda kalite açısından Türkiye ekonomisi için büyük öneme sahip. Bugün itibariyle günlük üretim 57 bin varilin üzerine yükseltildi. Bölge, ulaşımın ve iş sürekliliğinin çok zorlu olduğu bir coğrafya içerisinde yer alıyor. Keşfi yapılan petrol rezervinin milletin istifadesine sunulması için dağlarda toplam 540 km yol yapıldı. Gabar ve çevresindeki farklı sahalarda yeni keşif kuyuları da açılmaya devam ediyor.


YENİ MÜJDELER İÇİN DEV KAYNAK

2024 yılında, Şırnak, Hakkâri, Van başta olmak üzere toplam 84 sondaj tamamlandı. Bu sayede 66 milyon varillik yeni rezerv keşfedildi. 2025 yılında ise 143 arama sondajı hedefleniyor. Sakarya Gaz Sahası ve Gabar Bölgesi başta olmak üzere üretim alanlarını genişletmek ve üretimin artırılması için TPAO önümüzdeki yıl 143 milyar liranın üzerinde yatırım yapacak. Yurt dışındaki sahalarda gerçekleştirilen 40 bin varillik üretimle birlikte günlük toplam 155 bin varilin üzerinde petrol üretiliyor. 6,3 milyon otomobilin yakıt ihtiyacı yerli üretimden kaynaklanıyor.


DOĞAL GAZ ŞEBEKESİ GÜÇLENİYOR

Enerji arz güvenliğinin sağlanması için yerli üretimi artırmanın, kaynak ve güzergah çeşitlendirmenin yanında güçlü bir enerji altyapısına da ihtiyaç duyuluyor. Bu kapsamda ulusal doğal gaz şebekesine giriş noktası 14’e, günlük giriş kapasitesi ise 455 milyon metreküpe çıkarıldı. Doğal gaz tedarik çeşitlendirmesi için zorunlu olan 2’si LNG terminali, 3’ü FSRU olmak üzere 5 adet gazlaştırma tesisinin toplam giriş kapasitesi 161 milyon metreküpe ulaştı.


HAT İLE DÜNYA 5 KERE DOLAŞILIR

Dünyadaki altıncı büyük şebeke olan, yaklaşık 20 bin kilometre uzunluğundaki doğal gaz iletim hattının yanında, 81 ilde dünyanın çevresini 5 kere dolaşacak uzunlukta, 208 bin kilometreyi bulan doğal gaz dağıtım hattı mevcut. Bu yatırımlar sayesinde farklı tedarik kaynaklarından istenilen zamanda ve miktarda doğal gaz temin etme esnekliğine kavuşuldu. Altyapıyı güçlendirmeye yönelik çalışmalar da aralıksız sürüyor. Mevcut durumda 5,8 milyar metreküp olan yer altı doğal gaz depolama kapasitesi, 2028’de 12 milyar metreküpe yükseltilerek kullanılan doğal gazın yüzde 20’den fazlası depolanabilecek.


FARKLI COĞRAFYALARDA SONDAJ

Yalnız Mavi Vatan’da değil farklı coğrafyalarda da çalışmalar sürüyor. Son olarak, Somali’yle yapılan anlaşma neticesinde Somali deniz alanlarında 3 blokta petrol ve doğal gaz arama faaliyetlerine başlandı. 25 Ekim’de Mogadişu’ya ulaşan Oruç Reis Sismik Arama Gemisi, her biri 5 bin kilometre kare olan üç ruhsat sahasında 7 ay sürecek sismik arama faaliyetlerine başladı.


ANLAŞMALAR YENİLENİYOR

Doğal gaz tedariki kapsamında, Cezayir’le olan LNG anlaşması 2027 yılı sonuna kadar, Azerbaycan ile bu yıl sona erecek doğal gaz tedarik anlaşması ise 2030 yılı sonuna kadar uzatıldı. Diğer taraftan, BOTAŞ, uluslararası firmalarla yıllık 5,6 milyar metreküplük uzun dönemli LNG tedarik anlaşmaları imzaladı. Uzun vadeli LNG tedarik anlaşmaları, sadece Türkiye için değil bölge ülkeleri ve Avrupa için de doğal gaz arzının çeşitlendirilmesinde kritik bir rol oynuyor.


Konutların elektriği yenilenebilir

2000’li yılların başında yenilenebilir enerji kaynakları, toplam enerji üretiminin küçük bir bölümünü oluştururken, bugün Türkiye’nin elektrik üretiminde büyük bir paya sahip. Türkiye elektrik talebi son yirmi yılda ortalama yüzde 4,4 artarak, 133 milyar kilovat seviyesinden 335 milyar kilovata yükseldi. Bu denli yüksek talep artışını karşılamak için uygulanan politika ve düzenlemelerle elektrik kurulu gücü 114 bin 600 megavata ulaştırıldı. Elektrik sektörü geliştirilirken aynı zamanda dönüştürüldü. Rüzgar ve güneş kurulu gücü neredeyse sıfırdan 31 megavatın üzerine çıkarıldı. Bugün gelinen noktada sadece rüzgar ve güneş santrallerinden üretilen elektrik, Türkiye’deki tüm konutların yıllık elektrik ihtiyacını karşılıyor. Yenilenebilir enerjinin mevcut kurulu güç içindeki oranı yüzde 60’a, yerli kaynakların oranı ise yüzde 70’e çıkarıldı. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA) verilerine göre Türkiye, toplam yenilenebilir enerji kurulu gücü ile Avrupa’da 5’inci, dünya genelinde ise 11’inci sırada yer alıyor. 2025 yılı içerisinde Avrupa’da ilk üçe, dünyada ise ilk dokuza girmek hedefleniyor. Son bir yılda ise yenilenebilir enerji kaynaklı elektrik üretimi neticesinde yaklaşık 11 milyar dolar karşılığı olan doğal gaz ithalatı önlendi.


Nijer’de altın üreteceğiz

Ham madde arz güvenliği kapsamında, Asya’dan Afrika’ya farklı coğrafyalarda faaliyetler devam ediyor. Bu çerçevede, Nijer’de arama çalışmaları yürütülen altın sahalarından birinde 2025 yılında üretime başlanacak. Pandemi sonrası yaşanan hammadde tedarik sorunları ve artan emtia fiyatları, madenlerin mümkün olduğunca yerli kaynaklardan temin edilmesi mecburiyetini bir kez daha ortaya koydu. 2023 yılında kömür ve altın dahil, ara ve uç ürünler hariç olmak üzere, toplam madencilik ithalatı yaklaşık 40 milyar dolar.


6 yılda 6 milyar TL tasarruf

Enerjide arz güvenliğini güçlendirmek ve dışa bağımlılığı azaltmak için 2024-2030 yıllarını kapsayan İkinci Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı uygulamaya koyuldu. 2030 yılına kadar birincil enerji tüketimi yüzde 16 düşürülerek toplamda 100 milyon ton emisyon azaltılacak. Ortaya konulan bu hedefe ulaşmak için kamu ve özel sektör iş birliğinde, 2030 yılına kadar 20 milyar doların üzerinde enerji verimliliği yatırımı gerçekleştirilecek. Bu yatırımlar sayesinde önümüzdeki 15 yılda 46 milyar dolar değerinde enerji tasarruf sağlanacak. Kamu binalarında 2030 yılına kadar yıllık 6 milyar TL enerji tasarruf sağlanması hedefleniyor.


70 yıllık hayal

Türkiye’nin yetmiş yıllık nükleer enerji hayali Akkuyu Nükleer Güç Santrali Projesi’yle gerçeğe dönüştürüldü. Bugün itibarıyla dünyadaki en büyük nükleer güç santrali şantiyesi olan Akkuyu’da, tüm ulusal ve uluslararası güvenlik standartlarına uygun olarak dört nükleer reaktörün inşası aynı anda devam ediyor. Akkuyu Nükleer Güç Santrali tümüyle devreye alındığında Türkiye’nin elektrik ihtiyacının yüzde 10’unu karşılayacak ve yıllık 7 milyar metreküp doğal gaz ithalatı ile 35 milyon ton karbon salımını önleyecek. Net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda 2035 yılına kadar 7 bin 200 megavat ve 2050 yılına kadar 20 bin megavatlık bir nükleer kapasite gerekiyor. Bu doğrultuda, Sinop ve Trakya nükleer güç santrali projelerine ilişkin çalışmalara devam ediliyor. Ayrıca, küçük modüler reaktörlere (SMR) yönelik de çalışmalar yürütülüyor.


Denetimde yetkinlik

Kısa sayılacak bir sürede nükleer enerji alanında çalışan kuruluşlar, kabiliyet ve yetkinliklerini uluslararası seviyeye yükselttiler. Örneğin, nükleer santrallerin denetimi ve gözetimi alanında faaliyet gösteren kamu şirketi NÜTED (Nükleer Teknik Destek A.Ş.), Macaristan’daki nükleer güç santralinin denetim süreçlerinde yer alarak,

nükleer alanda ilk hizmet ihracatını gerçekleştirdi.


34 ülkeyle gaz ticareti

Türkiye’nin yetmiş yıllık nükleer enerji hayali Akkuyu Nükleer Güç Santrali Projesi’yle gerçeğe dönüştürüldü. Bugün itibarıyla dünyadaki en büyük nükleer güç santrali şantiyesi olan Akkuyu’da, tüm ulusal ve uluslararası güvenlik standartlarına uygun olarak dört nükleer reaktörün inşası aynı anda devam ediyor. Akkuyu Nükleer Güç Santrali tümüyle devreye alındığında Türkiye’nin elektrik ihtiyacının yüzde 10’unu karşılayacak ve yıllık 7 milyar metreküp doğal gaz ithalatı ile 35 milyon ton karbon salımını önleyecek. Net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda 2035 yılına kadar 7 bin 200 megavat ve 2050 yılına kadar 20 bin megavatlık bir nükleer kapasite gerekiyor. Bu doğrultuda, Sinop ve Trakya nükleer güç santrali projelerine ilişkin çalışmalara devam ediliyor. Ayrıca, küçük modüler reaktörlere (SMR) yönelik de çalışmalar yürütülüyor.


Avrupa’nın ikinci büyük şebekesi

Enerji sektöründeki büyüme ve yeşil dönüşümün vazgeçilmez bir parçası olan, elektrik enerjisi altyapısına yönelik yapılan yatırımlar sayesinde, elektrik iletim hattı uzunluğu 75 bin kilometreye ulaşarak Avrupa’daki ikinci büyük şebeke konumuna geldi. Elektrik dağıtım hattı uzunluğu da 1,4 milyon kilometrenin üzerine çıkarıldı. Artan enerji talebini karşılarken elektrik üretim portföyü de 2053 net sınıf emisyon hedefi doğrultusunda şekilleniyor. 2035 yılında 510 milyar kilovatsaati bulacak elektrik talebinin yeşil enerji ağırlıklı karşılanması için “Yenilenebilir Enerji 2035” yol haritası 21 Ekim’de paylaşıldı. Bu yol haritasıyla birlikte önümüzdeki 11 yılda mevcut rüzgâr ve güneş kurulu gücün dört katına çıkarılarak 120 bin megavata yükseltilmesi hedefleniyor. Bu yatırımların için de bir ilk olarak toplam 5 bin megavat gücünde deniz üstü rüzgar santralinin kurulması sağlanacak. Bunlara ek olarak, baraj, göl ve göletlerin kullanılabilir rezervuar alanlarında da yüzer güneş santrali kurulumu hedefleniyor. Yenilenebilir enerjiden elektrik üretimine yönelik bu büyük yatırım hamlesinin toplam tutarı yaklaşık 80 milyar dolar.


Doğudan batıya kuşatılacak

Arz güvenliğinin temini adına 2035 yılına kadar elektrik iletim altyapısına yaklaşık 28 milyar dolar tutarında yatırım yapılması planlanıyor. Bu yatırımlarla Türkiye doğudan batıya, güneyden kuzeye kuşatacak bir yeşil enerji koridoru oluşturulacak. Bu kapsamda 40 bin megavatlık ve 14 bin 700 kilometrelik yüksek voltajlı doğru akım (HVDC) iletim şebekesi kurulacak. Ayrıca, AC hat uzunluğu da 90 bin kilometrenin üzerine çıkarılacak. Tüm bu yatırımlar yapılırken yerli aksam üretimine de ağırlık veriliyor. Bu kapsamda kullanılan ekipman ve akşamlarda güneş santralleri bazında yüzde 75, rüzgar santrallerinde ise kule, kanat ve jeneratörlerde yüzde 70’in üzerinde yerlilik seviyesine ulaşıldı. Bu sayede 2014 yılında milli enerji sanayii sadece 27 imalatçıdan oluşurken 10 yıl içerisinde bu sayı 500’e ulaştı.


#enerji
#ithalat
#ihracat