Osmanlı İmparatorluğu'nun 7. padişahı Fatih Sultan Mehmet'in 29 Mayıs 1453'te İstanbul'u fethiyle birlikte camiye çevrilen ve yüzyıllarca cami olarak hizmet veren Ayasofya, fethin günümüze ulaşan en önemli sembollerinden biri olarak ön plana çıkıyor.
Sanat ve mimarlık tarihi bakımından dünyanın önde gelen yapılarından olan Ayasofya, en çok ziyaret edilen müzeler arasında yer alıyor.
Tarihçiler tarafından "Dünyanın 8. Harikası" olarak nitelendirilen yapı, 916 yıl kilise olarak kullanılırken, 1453'te Fatih Sultan Mehmet tarafından İstanbul'un fethiyle camiye çevrilerek 482 yıl cami olarak hizmet verdi.
Özellikle Osmanlı döneminde yapılan çalışmalarla ve Mimar Sinan'ın eklediği minarelerle güçlendirilen Ayasofya, günümüze kadar varlığını sürdürebildi.
Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi (FSMVÜ) Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Fahameddin Başar, İstanbul'un Müslümanlar tarafından fethedilmesinin önemine işaret ederek, Hz. Muhammed'in de şehrin fethini müjdelediğini anımsattı.
İstanbul'un onlarca defa kuşatıldığını ancak fethin 21 yaşındaki genç Türk hükümdarı 2. Mehmet'e nasip olduğunu ve fetihle birlikte Sultan Mehmet'in "Fatih" unvanıyla anılmaya başladığını aktaran Başar, şunları anlattı:
Prof. Dr. Fahameddin Başar, Fatih Sultan Mehmet'in fetihten sonraki ilk cuma olan 1 Haziran 1453'te Ayasofya'nın hazırlanmasını istediğini belirterek, "Fatih, şehri aldıktan sonra ilk cuma namazını Ayasofya'da kılmış ve Akşemsettin hutbeyi okumuştu" dedi.
Başar, İstanbul'un fethiyle dünyada birçok dengenin değiştiğini vurgulayarak şunları söyledi:
Ayasofya'nın Fatih Sultan Mehmet tarafından kendi vakfı olarak ilan edildiğini kaydeden Başar, Ayasofya'nın cami olarak hizmet etmesi için Osmanlı Devleti içerisinde bulunan çok sayıda işletmenin kirasının buraya aktarıldığını belirtti.