Türkiye tarihinin en büyük afetlerinden birisi olan 6 Şubat depremlerinin üzerinden bir yıl geçti. IRCICA Mimari Miras Bölümü, depremlerin hemen ardından yaşanan felaketin tarihi yapılara etkilerini görmek amacıyla bir çalışma başlattı. IRCICA Mimari Miras Bölüm Başkanı Dr. Alidost Ertuğrul, şehirlerin hafızası adına sadece anıt eserler değil aynı zamanda sivil mimari eserlerin de korunmasının ve restorasyonunun önemli olduğunu vurguluyor.
6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan 7,8 ve 7,6 büyüklüğündeki iki büyük depremin üzerinden bir yıl geçti. Deprem, 14 milyon nüfusun bulunduğu, 110 bin kilometrekarelik alanı etkiledi ve 50 binden fazla can kaybına neden oldu. Hem etki alanı ve hem de büyüklükleri ile Türkiye tarihinin en büyük afetlerden birisi olan 6 Şubat depremlerinde Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Gaziantep, Hatay, Elâzığ, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa illerinde yarım milyondan fazla bina zarara veya tam yıkıma uğradı. Peki bölgedeki, birçok medeniyetin paha biçilmez şehir, mimari ve arkeoloji mirasını barındıran; kaleler, medreseler, kütüphaneler, camiler, tekkeler, hamamlar, çeşmeler, aşevi ve çarşılar depremden nasıl etkilendi?
IRCICA’nın deprem raporu
İslam dünyasında başta mimari miras olmak üzere kültürel mirasın bütün türlerinin korunması konusunda çalışmalar yürüten IRCICA Mimari Miras Bölümü, depremin hemen ardından yaşanan felaketin tarihi yapılara etkilerini görmek amacıyla bir çalışma başlattı. Bu amaçla deprem bölgesindeki tarihî mirasın durumunu tespit etmek üzere Mart 2023’te bölgeye bir inceleme gezisi gerçekleştirdi. IRCICA Mimari Miras Bölüm Başkanı Mimar Dr. Alidost Ertuğrul, Mimar Taha Zahid Özdemir ve Mimar Müh. Hussein Al Ragabi’den oluşan ekip depremden etkilenen on bir şehirdeki tarihî yapıları inceledi, fotoğraflarını çekti, yıkıma dair tespit ve tahlil notları içeren kapsamlı bir rapor hazırladı.
Restorasyona katkı sunan bir rapor
IRCICA yayınlarından Türkçe ve İngilizce olarak basılan rapor, depremin tarihi ve kültürel mirasa verdiği zararları çeşitli fotoğraf, harita ve planlar eşliğinde ele alıyor. Şubat 2023 depremleriyle ilgili bilgi ve değerlendirmeler sunan rapor, ayrıca tarihî mimarinin restorasyonu ve korunmasıyla ilgili yetkili birimlere katkıda bulunmayı amaçlıyor. Tarihi yapıların depremden etkilenme nedenleri arasında ilk yapımdan gelen hatalar, yapı malzemesinin zaman içinde niteliğini yitirmesi, eserlerin bakımsız olması, yanlış restorasyon uygulamaları, sonradan eklenmiş uyumsuz yapı ve eklentiler, minarelerin yapıların üstüne yıkılması olarak sıralanabilir. Raporda depremden etkilenen tarihi yapıların hasar durumu hafif, orta, ağır, çok ağır ve bütünüyle çökmüş olmak üzere sınıflandırılıyor.
Vakıflar ve belediyeleri ilk adımı attı
IRCICA Mimari Miras Bölüm Başkanı Mimar Dr. Alidost Ertuğrul, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün uhdesinde bulunan bilgilerin birleştirilerek depremde zarar gören eserlere dair sayısal ve istatistiksel verilerin elde edilebileceğini söylüyor. Dr. Ertuğrul depremde hasar gören yapıların başta Vakıflar Genel Müdürlüğü olmak üzere gerek illerin belediyeleri gerekse eserlerin bulunduğu iller dışındaki belediyelerin destekleriyle onarılmaya başladığı ifade ediyor. Örneğin Kayseri Büyükşehir Belediyesi Kahramanmaraş Ulu Camii’nin restorasyonunu, Konya Büyükşehir Belediyesi ise Antakya Habibi Neccar Camii’nin onarımını üstlenmiş. Bunların yapılarda ise özellikle mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğü’nde olanlar için de proje ve uygulama çalışmaları başlatılmış bulunuyor.
Dr. Alidost Ertuğrul, depremde anıtsal yapıların zarar gördüğünden herkesin haberdar olduğunu ancak deprem bölgesindeki sivil mimarlık eserleri olarak tanımlanan konutların da gördüğü hasarlar üzerinde hazırladıkları raporda üzerinde özellikle durduklarını belirtiyor. Şehirlerin hafızası adına sadece anıt eserler değil aynı zamanda sivil mimari eserlerinin de korunması ve restorasyonun önemli olduğunu vurguluyor.
KILIS
Kilis’in şehir merkezinde bulunan tarihi yapılarda deprem dolayısıyla oluşan hasarlar hafif derecede olduğu görülmektedir. Bu hasarlar daha çok çatlaklar, taş düşmeleri ve minarelerde yıkılma şeklindedir. Cami-i Kebir adıyla da bilinen Kilis Ulu Camii, Muallak Camii, Şıhlar Camii, Tabakhane Camii, Mehmet Paşa Camii ve medresesi, Salih Ağa Kasteli (Çeşmesi) ağır hasara uğramış Cüneyne Camii ise minaresinin son cemaat yerine ve avluya yıkılmasıyla büyük ölçüde tahrip olmuştur.
DIYARBAKIR
Depremin merkez üssünden oldukça uzakta bulunan Diyarbakır şehir merkezinde özellikle yeni apartman yapıları daha çok zarar görmekle birlikte tarihi anıtsal yapılar ve sivil mimari eserler görece depremden daha az etkilenmiştir. Şehirdeki tarihi yapıların taş duvarlarında çatlak, dökülme ve minarelerde kaymalar olduğu görülmektedir. UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan Diyarbakır şehir surları, Parlı Sefa Camii, Melek Ahmet Paşa Camii ve St. George Kilisesi’nde depremle birlikte orta derecede hasar oluşmuştur.
KAHRAMANMARAŞ
Depremden en fazla etkilenen şehirler Kahramanmaraş ve Hatay olmuştur. Kahramanmaraş ve ilçelerinde konut yapıları ve tarihi nitelikteki çok sayıda eser ya yıkılmış ya da ağır hasar görmüştür. Yapılan saha çalışmaları kapsamında özellikle anıtsal karakterdeki yapılar incelenmiştir. Elbistan Çarşı Atik (Alaüddevle) Camii, Ulu Camii, Göksun (Ulu) Camii, Saraçhane Camii, Hatuniye Camii, Arasa (Timur Paşa) Camii, Boğazkesen Camii, Bektutiye Camii ve Çukuroba Camii ağır hasar almış Şeyh Hüseyin Camii, Divanlı (Ahmet Paşa) Camii, Kazancı Camii, Nuh Camii, Evzaniye (Alemli) Camii ve Şekerli Camii deprem etkisiyle neredeyse tamamen yıkıldığı görülmektedir.
HATAY
Geçmişi yüzyıllara dayanan ve kadim birçok kültüre beşiklik yapmış önemli bir şehir olan Hatay’ın eski ve yeni yerleşim alanları büyük çoğunlukla depremde yıkılmıştır. İskenderun’da Kaptan Mehmet Paşa Camii, Antakya’da Ulu Camii, Habibi Neccar Camii, Şeyh Ali Camii, Sarımiye Camii, Ertuğrul Affan Camii, İhsaniye Camii, Şeyh Muhammed Camii, Kırıkhan’da Bayezid-i Bistami Türbe-Camii çok büyük hasara uğramıştır.
GAZIANTEP
Gaziantep kent merkezi depremin merkezine uzak bir konumda olmasına rağmen depremden etkilenmiştir. Ancak bu durum Hatay ve Kahramanmaraş şehir merkezleri kadar büyük olmamıştır. Şehrin merkezinde yer alan tarihi yapılarda gerçekleştirilen hasar tespit çalışmaları neticesinde minare devrilmeleri, taş duvarlarda yıkılma, kubbelerde çatlamalar gözlemlenmiş. Tarihi Gaziantep Kalesi’nin dış duvarlarında büyük çatlaklar ve yer yer çökmeler oluşmuştur. Gaziantep Mevlevihanesi, Hüseyin Paşa Camii, Tekke Camii, Yenihan çatlak ve yarıklarla orta hasar almış Karagöz Camii, Şirvani Camii ve Karatarla Camii’nde ise ağır yapısal hasarlar meydana gelmiştir.
ADIYAMAN
Depremden en fazla etkilenen illerden olan Adıyaman’da yerleşim alanları başta olmak üzere kentin merkezindeki anıt eserler, çarşı bölgesi ve tarihi konut yapılarında ciddi hasarlar oluşmuştur. Rapora konu olan saha incelemesinde Dulkadiroğlu Beyliği zamanında inşa edilmiş şehrin simge yapısı olan Adıyaman Ulu Camii tamamen yıkılmıştır. Buna ilaveten Çarşı Camii, Musalla Camii, Eskisaray Camii, Kab (Hacı Ali) Camii, Hacı Süleyman Camii ve Tuz Hanı’nın ağır hasarlı olduğu tespit edilmiştir.
MALATYA
Malatya şehir merkezi ve ilçeleri depremin merkez üssüne yakın olması sebebiyle depremden oldukça etkilenen şehirlerden. Deprem sonrasında şehirde yapılan saha çalışmalarıyla tarihi yapıların farklı düzeylerde yıkıma uğradığı tespit edilmiştir. Buna göre şehrin en eski yapılarından Battal Gazi Ulu Camii, Sütlüminare Camii, Silahtar Mustafa Paşa Kervansarayı ve Akminare Camii orta derecede hasar almıştır. Malatya’nın simge yapılarından Yeni Camii ile dünya miras alanı olan Arslantepe Höyüğü ise çok ağır hasara uğramıştır.
OSMANIYE
Osmaniye’nin merkezinde yer alan 19. yüzyılda inşa edilmiş tarihi yapılardan Envarül Hamid Camii ise deprem nedeniyle büyük hasar meydana gelmiş. Deprem sonrasında minare yıkılarak çatı üstüne düşmüş, duvarlarında çatlak-yarıklar oluşan cami ağır hasarlı durumda bulunmaktadır.
Depremden etkilenen Hatay, Kahramanmaraş, Malatya, Adıyaman, Diyarbakır, Gaziantep, Şanlıurfa, Kilis ve Osmaniye’deki tarihi anıt eserlerin durumuna dair tespitleri ihtiva eden rapor; söz konusu eserlerin derhal başlamak üzere zamana yayılan onarım ve yeniden yapım faaliyetlerinin gerçekleştirilmesine katkı sağlamakla birlikte kültürel mirasın korunması ve yaşatılmasına olan katkısıyla da önem taşıyor.