Okuma alışkanlığını çocuk yaşta edinen Mehmet Narlı, okuma yarışmasında kazandığı Kemalettin Tuğcu’nun Huysuz Çocuk adlı hikaye kitabını ise hiç unutamadığını söylüyor.
Mehmet Narlı Türk edebiyatına gönül vermiş bir akademisyen yazar ve şair. Okuma yazmayı birlikte öğrendiğimizi hatırlatıyor ve ekliyor: “ Yani normal bir eğitim süreci içinde herkes hem okur hem yazar olur. Ama romancı, hikayeci, denemeci olmaktan söz ediyorsak artık okumalarımızın büyük çoğunluğunu hangi türde yazmak istiyorsak ona ayırmak zorundayız.” Mehmet Narlı ile yaptığımız keyifli söyleşiyle her yaştan okurumuzu baş başa bırakıyoruz.
İlk okuduğum hikaye kitabını hatırlıyorum. Çünkü o günkü sevincim, en saf sevinçlerden biri olarak hâlâ içimdedir. Neredeyse kitabın olmadığı bir köy ilkokulunda okuduğum. Galiba üçüncü sınıftaydım; öğretmenimiz okuma yarışması yapmıştı; bir dakikada en çok kelime okuyana hediye vermişti; en çok kelime okuyan bendim. Öğretmenimin hediye ettiği kitap Kemalettin Tuğcu’nun Huysuz Çocuk adlı sonradan hikaye olduğunu öğrendiğim kitaptı. İlk okuduğum romanı da hatırlıyorum. Ortaokul üçüncü sınıftaydım. Türkçe öğretmenimiz sınıf kitaplığından bir roman seçmemi istemişti. Seçtiğimin roman olduğunu böyle öğrenmiştim. Hangi duygu ile bilmiyorum Oğuz Özdeş’in Aşka Dönüş adlı kitabını seçmiştim. Çok şaşırtıcı gelebilir ama ilk yazma denemem de bu kitapla ilgili. Ortaokuldan mezun olduğum o yaz Racip’in Hikayesi adlı 114 sayfalık bir roman yazmıştım. Sonraları yazdığımın sözünü ettiğim romanın taklidi olduğunu fark etmiştim.
Merak duygusu önemli
Evrende her varlık ve her eylem için değişmez bir kural var: Her şey yapılarak öğrenilir. Yani insan konuşmayı konuşarak öğrenir; yazmayı yazarak öğrenir; yürümeyi, yürüyerek öğrenir ve nitekim okumayı da okuyarak öğrenir. Okuma alışkanlığının nasıl kazanılacağı da bu kuralın içinde. Çocuk hece hece konuşmayı, adım ata ata yürümeyi öğreniyorsa okuma alışkanlığını da bir kaç cümlelik resimli kitaplar; bir kaç paragraflık hikayeler, az sayfalı kitaplar okuyarak edinmeye başlar. Ancak bu öğrenmeyi kapsayan en önemli duygu merak etmektir. Bu yüzden büyükler çocuklara kitap okumayı değil merak etmeyi öğretmeliler bana göre. Dikkat edersen hemen hemen hiç bir alışkanlığımızı alışkanlık olsun diye yapmayız. Sürekli yaparız çünkü yaptığımız şey ihtiyacımız olan şeydir. Dolayısıyla kitap okumayı da ihtiyacımız olarak sürekli kılmalıyız.
Öğrenme arzusu kamçılar
Elbette hem de daha çok. Şimdi çocukları okumaktan alıkoyacak yığınla sebep var denilebilir. Ama dikkat edersen bunlar, çocukların ileri sürdüğü gerekçeler değil aslında büyüklerin ortaya sürdüğü sebepler. Çocuktaki bilme, öğrenme arzusu büyüklerden canlıdır. Bu yüzden her zaman hikaye ve masal dinlemeye, oyun oynamaya yani meraklarını gidermeye yatkındır. Evet daha çok okurdum çünkü okudukça daha iyi insan, daha iyi baba, daha iyi öğretmen, daha iyi yazılımcı, daha iyi çevirmen olunacağını artık biliyorum.
Benim hiç boş zamanım olmadı; daha doğrusu boş zaman diye bir zaman olmaz diye düşünüyorum. Ama galiba yazmadığım, okumadığım, ders anlatmadığım, evimin ve çocuklarımın işleri ile uğraşmadığım zamanlarda ne yaparsınız diyorsun. Öyleyse şöyle diyebilirim. Az önce saydığım uğraşlar dışında bir çayhanede /kahvede bir arkadaşın herhangi bir mekanında dostlarla sohbet ederiz, edebiyat eserlerini, memleketin kültürünü ve sosyal durumunu vesaire konuşuruz. Bazen bildiğim kadarıyla bağlama çalar türkü söylerim; fırsat bulduğumda yurt içi veya yurt dışı seyahatlerim olur. Maalesef doğa yürüyüşlerim özel olarak yaptığım bir spor yok. Ama çok seyrek de ve pek beceremesem de balık tutmaya giderim.
İlk okula gittiğin yılları hatırla. Okuma ve yazmayı aynı süre içinde öğrendin değil mi? İşte okur olma ile yazar olma da aynı böyledir. Okudukların seni yazmaya sevk eder. Yani normal bir eğitim süreci içinde herkes hem okur hem yazar olur. Ama romancı, hikayeci, denemeci olmaktan söz ediyorsak artık okumalarımızın büyük çoğunluğunu hangi türde yazmak istiyorsak ona ayırmak zorundayız. Roman okuya okuya roman yazmayı öğreniriz. Ama çok dikkatli olmalıyız, iyi olmayan romanlar okuyarak iyi olan roman yazmayız. Bir de sana bir sır vereyim: Aslında hepimiz biz de bir şeyler yazalım ve söyleyelim diye okuruz. Çocuklar başka ne yapsın diyorsan şunları da söyleyeyim: Gördüklerine, duyduklarına, okuduklarına çok dikkat etsin; onların her birinin diğerinden farkını görmeye çalışsın; yazdıklarını hemen beğenmesin, biraz beklesin yeniden bir yabancı imiş gibi yazdıklarını okusun. Zevkine, edebiyat birikimine güvendiği insanlarla paylaşsın onların tepkilerini iyi değerlendirsin. Son olarak durmadan yazsın yazsın yazsın.