Dünya standartlarında bir yayıncılık anlayışıyla yola çıkan ve deneyimli kadrosuyla yayın dünyasına kalıcı eserler bırakan Ketebe Yayınları, 2 yılı geride bıraktı. 3. Yılına “300. Kitap”la giriyor. Ketebe Yayınları, “3. Yılda 300. Kitap” temalı Dijital Lansmanıyla, Yazar Serap Ekizler Sönmez’in 23 şehirden 64 tarihi eserin detaylı çalışıldığı Anadolu Selçuklu Sanatının Geometrik Dili’ni kaleme aldığı “300. Kitap” adlı özel baskı eseri okuyuculara sunacak.
Ketebe Yayınları, Türk edebiyatının seçkin eserlerine, genç kalemlere, tarihimize, dünya edebiyatının hem güncel hem de klasik metinlerine, düşünce dünyamızın verimlerine, maneviyat tarihimizin köşe taşlarına ve gün yüzüne çıkmamış değerlerine ev sahipliği yapıyor.
Koleksiyon değeri taşıyan özel baskısıyla okuyucuya sunulan 300. Kitabı Ketebe Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Furkan Çalışkan şöyle anlatıyor: “İslam Medeniyetinin bilim ve sanat arasındaki bağlantı zenginliğinin en güçlü göstergeleri olan geometrik desenler, üzerinde yaşadığımız toprakların ruhuna açılan kapılar gibi bizimle birlikte yaşamaya devam ediyor. Anadolu’nun bu muazzam zenginliğini iki yıl boyunca karış karış gezerek, hem görsel hem teorik alt yapısını oluşturan Serap Ekizler Sönmez, kültür dünyamıza bir hazine armağan etmiş durumda. Kozmosun dilinin geometri olduğunu bilerek, sanatın bir milletin dünyayı kavrama çabası olduğuna işaret eden bu dev eser, geleneğin geleceği nasıl besleyebileceği konusunda da bir teklif sunuyor. Hazırlanması 2 yıldan fazla süren, 15 yıllık çalışma birikimi sonucu toplamda 23 şehirden 64 tarihi eserin detaylı çalışıldığı bu eserde, çeşitli mimari yapılarda yer alan 118 desenin analizi yapılmış ve bunların nasıl ortaya çıktığı kademe kademe izah edilerek 1487 çizimde gösterilmiştir.”
Geometrik desenler üzerine yaptığı çalışmalarıyla tanıdığımız Serap Ekizler Sönmez ise Ketebe Yayınları’nın 300. Kitabı olarak çıkan “Anadolu Selçuklu Sanatının Geometrik Dili” adlı çalışmasının 15 yıllık bir çalışmanın ürünü olduğunu söyledi. İlk defa mimarlık tarihine merak salınca geometrik desenlerle de yolunun kesiştiğini dile getiren Sönmez, sözlerini şöyle sürdürdü: “Mimarlık tarihini araştırma sürecinde Anadolu’daki birçok yapıyı gezmek gibi bir mecburiyet hissettim. Gittiğim her yerde, her coğrafyada bir-iki saat mesafe bile olsa mutlaka yönümü oraya çevirip önce orayı görüp sonra gideceğim noktaya gittim. Ciddi bir veri topladım.”