Depremzede çocukların psikososyal gelişimlerine destek olmak için bölgede faaliyet göstermek kadar olası bir felakette depremzede adayı olan çocuklarımıza depremin doğru anlatılması ve deprem bilincinin kazandırılması da oldukça hayati. Deprem belki de en çok yarının yetişkinleri olacak çocukları etkiliyor. Bazıları yakınlarının kaybı ile hayata yenik başladığını düşünürken bazıları hayat kurtarıcı öğretilerle yaşama tutunuyor. Tüm bu nedenlerle biz de bu pazar deprem ve çocuk ilişkisini A’dan Z’ye ele alıyoruz. Hem bölgeye koşan yardım gönüllüler ile bölgedeki çocuklar için neler yaptıklarını konuşuyor hem de uzman psikologların deprem ve çocuğa dair tavsiyelerini dinliyoruz.
Deprem haberini alır almaz tüm birimleri ile acil bir toplantı düzenleyen Yeryüzü Çocukları Derneği, Şanlıurfa, Adıyaman, Hatay ve Gaziantep’te kurdukları çocuk dostu çadırlar ile depremzede çocuklarla vakit geçirmeye başlamışlar. Gönüllüler ellerinde hediyelerle gittiklerinde çocuklar tarafından büyük bir mutlulukla karşılanmışlar. Normal koşullarda bir çocuk için belki çok da önemli olmayan bir balonun depremzede bir çocuk için değerinin oldukça fazla olduğunu anlamışlar. Nitekim ellerinde bulunan balon ve benzeri basit oyuncakların hızla tükenmesi de bu durumu açıkça göstermiş. “Birlikte oyun oynayıp vakit geçirdiğimiz zamanlarda fark ettik ki çocukların buna çok ihtiyacı var ve bunu enkaz alanlarında değil, güvenli bölgelerde yaşamalılar. Çocuk dostu alanların afet dönemlerindeki önemini zaten biliyorduk ancak çocuklarla geçirdiğimiz vakitte bunun azil bir ihtiyaç olduğunu tekrar fark etmiş olduk” diyen gönüllülerin en büyük motivasyon kaynağı ise şartlar ne olursa olsun çocukların gülümseyebilen yüzleri.
Yeryüzü Çocukları Derneği’nin çocuk dostu çadırların yanında derneğin bir de çadır kütüphanesi bulunuyor. Çocukların iyi oluşunu desteklemeye özen gösteren gönüllüler çocuklarla birlikte halat çekme, ip atlama, çuval yarışı, voleybol gibi sokak oyunları oynuyor. Sanat ve beceri atölyeleri, resim, boyama, oyun hamuru ve ritim aktiviteleri düzenliyorlar. Etkinlikler, çocukların yaş gruplarına göre kurgulanıyor. Pek çok çocuk yaşadığı felaketi şimdilik net olarak anlamlandıramasa da uzmanlar bu sürecin böyle kalmayacağını, yaşananların netleşmesi ve anlatıların artmasıyla depremin çocukların zihninde kalıcı etki bırakacağını düşünüyorlar.
Felaket sonrasında bölgeye koşan derneklerin yanında bu sürecin uzun ve yorucu bir maratona dönüşeceğini düşünerek çalışmalarını uzun vadede kurgulayan pek çok kuruluş var. Her Çocuğa Eğitim Vakfı bu vakıflardan. HERÇEV, birden çok proje ile depremzede çocukların yanında olmaya hazırlanıyor. Bu projelerden ilki “Harika İşler Çantası”. Depremde oyuncaklarından hikâye ve boyama kitaplarına, el işi kağıtlarından boya kalemlerine neredeyse sevdiği her eşyayı kaybeden çocuklar için hazırlanan bu çantada içerisinde yok yok. Çocukların kişisel hijyenlerini sağlayabilmeleri için tarak, diş fırçası-macunu, krem, tırnak makası, ufak bir ilk yardım kiti, suluk ve minik atıştırmalıkların olduğu bu çantalar aynı zamanda ufak bir etkinlik seti de içeriyor. Ayrıca çantalar yardım kolileri gibi vasıta aracılığıyla gönderilerek bölgeye gönüllüler tarafından dağıtılmayacak. Vakfın en heyecanlandığı projelerden biri de bölgeye giderek, tüm çocukların katılabileceği bir program düzenlemek. Bilimsel, sanatsal etkinliklerle minik dramaların da yer alacağı program sonunda o günün harika çocuklarına harika çantaları hediye edilecek. Şu an sayısı 2 bine ulaşan bu Harika İşler Çantası için hedefleri 20 bin. Vakfın bir diğer projesi de “Harika İşler Çadırı”. HERÇEV tarafından konteyner kentlerde çocuk etkinliği için ayrılan yerlere kurulacak olan çadırların içerisinde çocukların bütün ihtiyaçlarını karşılamak üzere bir kurgu oluşturulmuş. Çeşit çeşit etkinlik ve eğitim dökümanlarından kitlere, kutu oyunlarından zeka oyunlarına kadar pek çok materyal bulunuyor. Vakıf, bir yıl boyunca elli Harika İşler Çadırı’nın sorumluluğunu almayı planlıyor. Ayrıca Usturlab’ın kurucu müdürü olan Sümeyye Ceylan’ın depremzede çocuklar için gezici bir uzay evi planı da var. Hazırlanan gezici uzay evi, gönüllü astronomlarla birlikte tüm deprem bölgesini gezerek çocuklara astronomi ve bilim eğitimleri verecek.
“Depremi bizzat yaşamayanların iyilik hallerini korumak gibi bir görevi var” diyen Psikolog Mehmet Teber öncelikle çocukların ve ardından yetişkinlerin deprem görüntülerinden uzak kalmaları gerektiğinin altını çiziyor. “Çünkü yardım edecek olanlar bizleriz. Bu kadar dramı insan bünyesi kaldıramaz. Biz bununla baş edemezken çocuk nasıl baş etsin?” diyor. Ancak tamamen hiç deprem olmamış gibi davranmaya da gerek yok. Çocuk hayatın gerçeklerini de görmeli. Depremi öğrenmeli bu sayede onunla yaşamaya alışabilir. Ama dramdan, ölüm haberlerinden uzak kalmalı. Ortalık sakinleştikten sonra ev içinde deprem planı, deprem çantası, saklanma yerleri belirlenip oyun içinde prova yapılabilir. Teber, ahşap bloklar ya da kitaplar kullanılarak çocuklara depremin anlatılabileceği fikrini veriyor. Teber, deprem öncesinde kaleme aldığı metaforik öykülerine deprem sonrasında yenilerini ekledi. “Büyük Fırtına”, “Bay Korku ve Bayan Üzüntü”, “Göç Eden Kuşlar” ve “Yeni Yuvalar” isimli öyküleri ile hem depremzede çocuklar hem de diğer çocuklara depremi anlatmak için hazırlıyor. Olumsuz duygu, düşünce ve davranışları onarmayı içeren bu terapötik öykülerin çocuklar için iyileştirici bir gücü var. Metaforik öyküler ise terapötik öykülerin bir alt dalı olarak acıya biraz daha uzak bir mesafeden bakar. Öyküde hiçbir zaman asıl sorundan bahsedilmez, deprem yerine benzeri bir kavram geçer. Çocuklar, öykü içindeki olumsuz kısmı görür ama sonunda olumlu mesaj ile bu günlerin geçeceği mesajını alır.
Ülkemiz deprem kuşağında yer alan ülkelerden biri. Dolayısıyla deprem riski her zaman var. Bu nedenle çocuklarımız için henüz anaokul sınıflarında depreme karşı bilinçlendirme eğitimleri başlıyor. Psikolog Cihan Çelik, “İnanın çocuklarımızda deprem bilinci aslında çok yüksek. Depreme gerçekten zihinsel olarak ve uygulama olarak hazırlar” diyor. Okul öncesi dönemden başlayarak çocuklar, deprem anında nasıl korunmaları gerektiğini, bulundukları yerde kendilerine zarar vermeyecek şekilde nasıl pozisyon almaları gerektiğini, nasıl tahliye olunması gerektiğini, senede iki defa üç defa uygulamalı olarak tatbik ediyorlar.
Enkazdan çıkan çocuklar her ne kadar şanslı olsa da bir çocuğu ailesinin veya yakınlarının kaybı ile yüzleşmek zorunda kalabiliyor. Böyle bir durumda yakınını kaybeden çocuğa bu haberi bir uzman veya görevli yerine yine bir yakınının vermesi tercih ediliyor. Özellikle çocuğun bir ameliyat durumu, bir operasyon durumu, veya bir sağlık problemi varsa bu haber geciktirilebilir. Kahramanmaraş Depremi ardından pek çok çocuk depremi yaşamasa da televizyon ya da sosyal medya aracılığıyla deprem görüntülerine maruz kaldı. Bu görüntülere tanık olan çocukların nasıl bir ruh hali içerisinde olacağı ailelerini endişelendirdi. Çelik, depreme tanık olmayan, üç yaşında bir çocuğa binaların yıkıldığı, enkazların olduğu, enkazların altında insanların olduğunu anlatmanın bir anlamı olmayacağını söylüyor. Bu yaş grubundaki çocuklara ülkede böyle bir şey olduğunu, deprem anında ne yapması gerektiği anlatmanın yeterli olduğunu dile getiriyor. Çocuk 7 yaş üstü ise bir çocuk, daha detaylı bir şekilde depremle ilgili bilgi verilebilir. Yani çocuğun bilip bilmemesinden ziyade, süreci nasıl anlamlandığı görülür ve ona göre davranılır.