Alemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed’in (s.a.s.) doğumunun yıldönümünü ve herkesi tevhid bayrağı altında toplayan sevgisini idrak etmek gayesiyle her yıl verilen “DOST” İslâm’a Hizmet Ödülleri” bugün Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek. “Ahlâk-ı Muhammedi” başlığı ile düzenlenecek gecede takdim edilecek 16. “DOST” İslâm’a Hizmet Ödülleri, Türkiye’den yakın bir tarihte kaybettiğimiz Prof Dr. Emin Işık’a ve Fransa’dan İslam düşünürü Michel Chodkiewicz’e verilecek.
Ödüle layık görülen Michel Chodkiewicz’n İbnü’l-Arabî ile tanışması, İspanyol araştırmacı Asín Palacios’un tercüme ettiği eserleri sayesinde olur. Ekberî vârislere bir örnek dediği, Romen asıllı bir Şâzelî şeyhi olan Michel Valsan, İbnü’l-Arabî’nin öğretilerini anlamasına yardımcı olur. Bu çalışmalar onda derin bir Allah ve Peygamber aşkı doğurur. Mağrip’e yaptığı ilk seyahatten itibaren Müslüman toplumla temas eden Chodkiewicz bu araştırmalarını Mısır, Türkiye, Endonezya gibi ülkelere yaptığı seyahatlerle derinleştirir. Bu seyahatler kendisine tasavvufu keşfetme fırsatı sunar. Şeyhü’l Ekber’in öğretisi ve onunla kurduğu özel ilişki sayesinde Müslüman olur. Editör olarak devam eden profesyonel yaşatısına paralel olarak, Futûhât-ı Mekkiyye ve Fusûsu’l Hikem üzerine kişisel çalışmalar yapar. Klasik akademik çerçevenin dışında yapmış olduğu bu çalışmalardan dolayı, 1982 yılında, sosyal bilimler alanında faaliyet gösteren, l’Ecole des Hautes Etudes’de, tasavvuf üzerine yapılan seminerlerden sorumlu olur. Emekli olduktan sonra L’Ecole des Hautes Etudes’e direktör olarak atanır. Onun tasavvufa bakışı şöyle özetlenebilir: “Tasavvuf, arkaik Yunanca’nın şifresinin çözülmesi ya da Osiris Kültünün tekrar inşaası değildir! Tasavvuf yaşamaktadır. Binaenaleyh, sadece elyazmalarını bir odaya kapanıp çözmek bu çalışma için kâfi değildir. Tasavvufun kaynağını Kur’an’da aramak gereklidir: Başka bir deyişle, Tasavvuf müslümandır ve hariçten nakledilmiş bir inançlar karışımı değildir.” Chodkiewicz’in başlıca çalışma alanları, İbnü’l-Arabî doktrini ve Müslüman toplumlarda veliliğin tarihidir. Bu alanda yapılan çalışmaların eksikliğinden dolayı, metodoloji konusundaki sorunları çözebilmeyi ana amacı haline getirir. Kur’an ve Peygamber modelinin, Ekberî doktrinde başından beri sahip oldukları merkezî rollerinin gerçek boyutlarıyla gündeme gelmesini sağlar. Ona göre Şeyhü’l Ekber’in öğretisi bir teori değildir, eserlerinde bulunan aslî kavramların her biri hem İbn Arabi hem de sözkonusu ettiği diğer şeyhler tarafından bizzat tecrübe edilmiş olgulardır. Bu nüfuz edici zenginlik Chodkiewicz’in Ekberî külliyatın sentezi ve tasnifindeki büyük çabalarına da yansır. Chodkiewicz’e göre İbnü’l-Arabî doktrini sadece Kur’ân’a dayalı bir düşünce değildir ;onunla ayrıştırılamayacak kadar içiçedir.
Ödülü almak üzere ise Micheal Chodkiewicz’in kızı “ İbnü’l-Arabî Kibrit-ı Ahmer”in yazarı Claude Addas programa katılacak. Addas, babasının İbnü’l-Arabî ve tasavvuf çalışmalarına katkısı için şu yorumu yapıyor: “İbnü’l- Arabî’, tasavvuf mirasının başlıca referansıdır; öğretisinin usta fikirleri İslam dünyasında geniş bir alana yayılmış ve sadece Tasavvuf’un alim çevrelerinde değil, aynı zamanda “popüler” Sufizm’de de izlerini bırakmışlardır. Babam Batı dünyasına onun öğretilerini tanıtmakta önemli bir rol oynadı; o bir tercüman, yüzyıllar boyunca onun mesajını yaymakta muvaffak olan tercümanlardan biri.”