Haftanın 7 gecesinin 5'inde horlama eylemi gerçekleşiyorsa ve bu durum sürekli bir hal aldıysa horlamanın bir problem olduğunu belirten KBB Uzmanı Doç. Dr. Ozan Seymen Sezen, "Bazı kişiler devamlı olarak horlarken, kimilerinde ise bu durum hiç yaşanmayabilir. Gençlik dönemlerinde bu problemle hiç karşılaşmayan kişiler de, ileri yaşlarda horlamaya başlayabilirler. Şu nedenlerden dolayı horlama olabilir:
Horlamanın en büyük etkenlerinden biri genetik yapıdır. Genetik olarak bize geçen; çene, geniz, boğaz, boyun ve dil kökü yapılarımızın şekli önemlidir. Bazı kişilerde bu bölgeler doğuştan dar olduğundan, horlamaya yatkınlık zaten mevcuttur.
Yaş ilerledikçe de horlama problemi ortaya çıkabilir, ya da mevcut horlama şiddetlenebilir. Çünkü yaşlandıkça bu bahsedilen yapılarda gevşemeler ve boğaz bölgesindeki kasların kuvvetinde azalmalar görülür.
Horlamayı artıran faktörler arasında sigara ya da nargile gibi tütün ürünleri kullanımı da çok önemli bir yere sahiptir. Çünkü bu maddeler, burunda, boğazda ve dil kökünde iltihapsız bir enfeksiyon (inflamasyon) yaratarak şiddetli ödeme yol açar ve bu bölgelerin daralmasına neden olur.
Mide rahatsızlığı olan ve şiddetli “Reflü”sü olan kişilerde de, boğaz bölgesinde meydana gelen ödemler nedeniyle horlama görülebilir.
Burun tıkanıklığı da bazı durumlarda horlamaya sebep olabiliyor. Ancak sadece burun tıkanıklığından kaynaklanan horlama problemi, tüm horlama problemlerinin yüzde 15-20’si kadarını oluşturur. Yani burnunuzdaki problemi ilaçlarla ya da gerçekleştirilen bir ameliyat ile çözseniz bile horlamanız geçmeyebilir. Hatta bazen burun açıldığı halde, boğazda ya da dil kökündeki problem devam ediyorsa nadiren horlama şiddetinde artma görülebilir.
Horlamayan mı var?, Ne oluyor yani horluyorsak? gibi genel düşünce yapısına da değinen Doç. Dr. Ozan Seymen Sezen, “Horlama sorununa gece uykuda nefes kesilmeleri de eşlik ediyorsa, bu aileniz tarafından size söyleniyorsa, sabahları yorgun uyanma, gün içinde uyuma ihtiyacı gibi durumlar hissediyorsanız, sizde ‘tıkayıcı uyku apnesi’ olabilir. Bu durum tehlike arz eder” dedi ve uyku apnesi ile horlama arasındaki ilişkiyi de açıkladı.
Halk arasında bilinen adıyla “Uyku Apnesi”nin yapılacak bir uyku testi (polisomnografi) ile kolayca tespit edilebildiğini söyleyen Sezen, “Yapılmış araştırmalar uyku apnesi hastalarının diğer normal kişilerle kıyaslandığında daha kısa bir yaşam süresine sahip olduğunu kanıtlamıştır. Çünkü bu kişiler gündüz uykululuk nedeniyle iş kazaları ve trafik kazalarına daha fazla yatkındır. Bu kişilerde; yüksek tansiyon, şeker hastalığı, kalp hastalıkları, ritim bozuklukları, damar tıkanıklıkları daha sık gözlenir.
Bunlara bağlı olarak uykuda ani ölüm, kalp krizi, inme ve felç görülme riski daha fazladır. Ayrıca uyku apnesi iş ve aile yaşamında problemlere ve depresyona yol açarak hayatı zorlaştıran bir faktör olabilir. İşte bu yüzden horlamayı uyku apnesinin bir uyarıcısı olarak düşünmek ve ciddiye almak gerekir. Unutmayın her horlayan kişi apne hastası olmayabilir ama her tıkayıcı uyku apne hastası mutlaka horlar” ifadelerini kullandı.