Geçtiğimiz günlerde İzmir’de 17 yaşındaki Ç.E.D., takıntılı olduğu komşusu tarafından boynundan bıçakla darp edilmişti. 2016 yılında ise 22 yaşındaki yükselen yıldız Christina Grimmie, takıntılı bir hayranı tarafından öldürülmüştü. Yaşanan olaylar takıntılı kişilerde görülen Obsesif-Kompulsif Bozukluk (OKB) insanları suça sürükler mi sorularını akıllara getirdi. Medipol Üniversitesi Çamlıca Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Elif Pehlivan “Bazı suçlular, belirli bir kişiye veya duruma yönelik takıntılı düşüncelere sahip olabilirler. Bu durum psikopatolojik bir bozukluğun sonucu olabileceği gibi, çeşitli faktörlerden kaynaklanabilir. Takıntılı davranışlar suçun sebebi olabilir, ancak takıntılı davranış her zaman OKB’yi göstermez” dedi.
Son yıllarda, takıntılı davranışlar sergileyen suçluların Obsesif-Kompulsif Bozukluk (OKB) ile olan ilişkisi, uzmanlar arasında önemli bir tartışma konusu haline geldi.
HER ZAMAN SUÇLA SONUÇLANMAZ
HER TAKINTI OKB DEĞİL
ERKEKLERDE DAHA ERKEN BAŞLAR
OKB genellikle ergenlik veya genç yetişkinlik döneminde başladığını ifade eden Pehlivan, “Hem erkekler hem de kadınlar etkilenebilir, ancak erkeklerde genellikle daha erken başladığı görülür. Araştırmalara göre OKB, her 100 kişiden 2-3’ünde görülmektedir. Travmalar; Obsesif-Kompulsif Bozukluk (OKB) hastalığının altında sebepler arasında özellikle çocukluk çağı travmaları önemli bir rol oynamaktadır. Bununla birlikte genetik ve çevresel faktörlerde OKB’nin nedenleri arasında. Mükemmeliyetçi, çok düşünen ve kuruntuları olan kişiler OKB’ye yatkın olabiliyor. Beyin çalışma mekanizmasında bozulma ve serotonin düzeyi; OKB’li bireylerde beynin karar verme mekanizması ile ilgili olan bölümlerinde ve serotonin işlevlerinde bozukluk olduğu gözlemlenmektedir.
SOSYAL MEDYA OKB’Yİ ŞİDDETLENDİREBİLİR
Takıntılı düşüncelerin varlığı her zaman OKB anlamına gelmeyeceğini belirten Pehlivan, “ Takıntılı düşünceler bireylerin günlük yaşamında geçici bir şekilde ortaya çıkıyor ve kişi bu düşünceleri kontrol edilebiliyorsa hastalık düzeyinde değildir. OKB’de ise durum oldukça farklıdır. OKB bireyler, sürekli olarak rahatsız edici ve istem dışı düşünceleri aklından çıkaramaz ve davranışlara engel olmaz; bu süreç, kişinin günlük yaşamını, işlevselliğini ve sosyal ilişkilerini ciddi şekilde bozmaktadır. Dolayısıyla OKB, sadece takıntılı düşüncelerin ötesinde, bireyin yaşam kalitesini büyük ölçüde olumsuz etkileyen bir rahatsızlıktır.” dedi. Sosyal medya platformlarının alelade kullanılmasının OKB üzerinde doğrudan bir etkisi olmasa da bazı kişilerde kendini sürekli kıyaslama ve onay arama ihtiyacını tetikleyebileceğine dikkat çeken Pehlivan, “Bu durum, bireylerin mükemmel bir imaj oluşturma çabasına girmesine ve takıntılı düşüncelere, anksiyetenin artmasına yol açarak OKB'nin belirti ve semptomlarını şiddetlendirebilir” diye konuştu.