
İlk kez korku filmiyle beyazperdede seyirciyle buluşan Merve Sevi, aynı zamanda sahne tozu yutmuş bir oyuncu. Sinemanın kolay, tiyatronun zor olduğunu söyleyen Sevi, “Tiyatro sahnesinde yapılan hataları kurtarmak çok zor. Bunun için yetenek değil zekâ lazım. Hatalarımı zekâmla aşıyorum” diyor.
Ailesinin avukat olması yönündeki ısrarlarını dinlemeyerek 17 yaşında oyuncu olmaya karar veren Merve Sevi, liseden sonra konservatuar eğitimini de alarak birçok dizi ve film projesine imza attı. Başrollerini Barış Akarsu ile paylaştığı 'Yalancı Yarim' adlı diziyle tanıdığımız Sevi, ilk kez bir korku filmiyle beyazperdede. Geçtiğimiz hafta vizyona giren “Şeytanın Çocukları: El-Ebyaz” adlı yapımın başrolünde yer alan Sevi, bir arkeologu canlandırıyor. Arkeoloji çalışmaları yapan bir ekibin gemide yaşadığı esrarengiz olayları anlatan film, korkunun yanında psikolojik gerilimi de barındırıyor. Sevilen oyuncuya filmde Cenk Torun ve Fırat Çöloğlu da eşlik ederken yönetmen koltuğunda ise Oya Köksal, Vedat Dikmetaş ikilisini görüyoruz. 4 yıldır tiyatro sahnesinde de seyirciyle iç içe olan Sevi, “Tiyatro bazı noktalarda yetenekten çıkarak zekâ gerektiriyor” diyor. Ayrıca korku filmi severlerin bağlılığının fanatikliğe kadar gittiğini de sözlerine ekliyor. Cihangir'de doğayla iç içe huzur veren ortamda Merve Sevi'yle buluşarak korku filmini ve oyunculuğu konuştuk.
Dedem icra memuru olduğu için benim de çocukluğum adliyede geçti. Avukatların giydiği cübbeyi her fırsatta bana giydirmek istediler. Üniversite sınavına girdiğim ilk yıl hukuk fakültesini kazandım ama gitmek istemedim. Çünkü hep oyuncu olmak istiyordum. Allah herkese sevdiği işi yapmayı nasip etsin.
İstediklerimi hep gerçekleştirdim. İnişler çıkışlar oldu tabii ama çabaladım. Kariyerim hep bu yönde ilerledi. İlk başta reklam filmlerinde oynadım. Sonra dizilere geçtim. Mezun olduktan hemen sonra tiyatro yapmaya cesaret edemedim. 4 yıldır tiyatro yapıyorum.
Tiyatro sizin için en ifade ediyor?
Sinema ve dizi zor bir alan. Hocalarımız tiyatroya hep er meydanı der. Çok doğru söylüyorlar. Sahne üzerinde canlı performans sergilerken hataları kurtarmak zor olabilir. O an yetenek değil zekâ gerekiyor. Buna rağmen sinemanın daha zor olduğunu düşünüyorum. Filmde devamlı aynı şeyi tekrar etmek çok zor.
Önceden projelerim en az 39 bölüm giderdi. Durum artık değişti. Projeler artık daha kısa sürüyor. 13 bölüm süren diziye 'Aaaa! Çok iyi gitti' diyoruz. Diziler de az paraya çok iş yapmak istiyorlar. Bakış açısı bu olduğu sürece kaliteli işler az çıkar. Diriliş, Filinta, Muhteşem Yüzyıl, Paramparça gibi para akıtılan filmlerin sonunda hep başarı var.
Bütün ekip için geçerli olan çok zor çalışma standartları vardı. Sete yemek getirmek isteyen arkadaşlar bile çok zorlandı ama yine de keyifliydi.
Bu tür yapımların başarılı olmasında görsellik ve efektler çok önemli.
Rolüme genelde hazırlanmam, akışına bırakırım. Aslında her şey oynarken şekilleniyor.
Ödüllere çok inanan biri değilim. Tuhaf toplulukların verdiği kararlarla ödül almak istemem. O yüzden ödülü başarı kıstası olarak görmüyorum. Her yeni yapılan iş bir dönüm noktasıdır. Çalışmadığım zamanda bir dönüm noktasından geçiyorum. Ben tevekkülle yaşayan biriyim. İş yoksa eğer tevekkül ederim.
Ailece sinemaya gitmenin maddi külfeti var
Korku izlemek için ayrı çaba sarfeden bir kitle var Türkiye'de. Bunu da bu filmimizle birlikte öğrendim. Korku filmlerinde bir fanatizm söz konusu. Projeyi kabul etmemin sebeplerinden biri de buydu. Korkuyla birlikte bir sürü komedi filmi de vizyona giriyor. Sinemaya gitmek ülkemizde lüks bir durum4 kişilik bir aile sinemaya gittiğinde biletlerin yanı sıra yol, patlamış mısır derken orta düzeydeki bir aile maaşının ciddi bölümü harcanmış oluyor.
Korku ve psikolojiyi harmanlayan bir film. Her zaman izlediğimiz klasik cinli bir film değil. Şizofren bir kızın gördüğü halüsinasyonlardan kaynaklı işlediği cinayetleri anlatıyor.
Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.
İlk yorumu siz yapın.