Tarihimizde soy ağacı kayıt altına alınmış birkaç aileden biri Osmanoğulları’dır. İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. İbrahim Pazan, aile üyeleriyle iletişimi koparmadan 20 yıla yakın bir süredir Hanedanın şeceresini tutuyor. Ailenin dünyanın farklı kıtalarına dağıldığını belirten Pazan, “Osmanlı Hanedanı Türkçe anlaşamıyor” diyor.
Soy ağacı erişimi, Osmanlı Devleti’nin son yüz yılına kadarki nüfus kayıtlarımızı gösteriyor. İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. İbrahim Pazan ise Osmanlı Hanedanlığı’nın günümüze kadar uzanan soy ağacı üzerine 20 yıldır çalışıyor. Geçtiğimiz günlerde 7’den 77’ye İstanbul’da toplanan Hanedan üyeleriyle bir araya gelen Pazan, Osmanlı mirası Hanedan üyelerinin soy ağacını anlattı.
II. Meşrutiyet’in ilanından sonra Avrupa’da toprak kayıpları yaşandı. Ardından Balkan ve Birinci Dünya Savaşında pek çok cephedeki harp ve toprak kayıpları milletimizi maddi manevi yıkıma uğratmıştır. İnsanımız hayatta kalma mücadelesi vermiştir. Rahat zamanda yapılacak işlerden olan şecereyle ilgilenecek durumda olmamıştır. Ayrıca kaybedilen topraklardan Anadolu’ya hicret edenlerin kayıtları kaybolmuştur. Öğrenecekleri yaşlı üyeleri harplerde ve hicret sırasında ölmüşlerdir. Bir de üzerine harflerimiz değiştirilince mazi ile olan irtibat tamamen kopmuştur. Kökü olmayan, sanki uzaydan dünyaya inen bir topluluk gibi olmuşuz. Bu bakımdan dedesinin ismini bile bilmeyen insanımız çok. Ne işle meşgul olduklarını, nasıl bir insan olduklarını bilmesek bile dedelerimizin, ninelerimizin isimlerini olsun öğrenmek halkımıza büyük mutluluk vermektedir.
Osmanlı Devleti’nin tarih sahnesinden çekildiği 1922 yılına kadar Osmanlı Hanedanı üye ve mensuplarının doğum kayıtları düzenli tutuluyordu. Ancak bu tarihten ve özellikle de 1924’te Halifeliğin kaldırılarak Osmanlı Hanedan ailesinin vatandan çıkarılmasından sonra ailenin kayıtlarının tutulması ancak merhum Yılmaz Öztuna gibi tarihçilerin ve Şehzade Osman Selaheddin Efendi gibi aile üyelerinin eliyle olabilmiştir. Hem rahmetli Öztuna’yı hem de Selaheddin Efendi’yi 20 yıl önce tanıdım, fertleri bütün dünyaya dağılmış Hanedan ailesindeki doğum, ölüm, evlenme gibi değişiklikleri takip faaliyetlerinde birlikte çalıştım. Öztuna'nın 5 ciltlik Devletler ve Hanedanlar eseri vardır. Hayatta olduğu müddetçe Osmanlı Hanedanı'ndaki doğum ve ölümleri Ankara'daki evinde ziyaret ederek veya faksla kendisine bildirirdim. Kendisinin Osmanlı'ya çok büyük saygı ve sevgisi vardı. Bir keresinde telefonla konuşurken yakın zamanda Selaheddin Efendi'yi göreceğimi bildirince "Efendi hazretlerine selamlarımı ve arz-ı ubudiyyet ettiğimi söyleyiniz." demişti. 2012'de aniden vefat etti. Cenabı Hak rahmet eylesin.
Bazı aile üyeleriyle yüz yüze yahut internet üzerinden haberleşiyorum. Ayrıca sadece şehzade, sultan, sultanzade ve hanımsultanlarla değil ailenin yakın uzak diğer bütün üyeleriyle irtibattayım. Yer ve tarih bilgileri de eklendiğinde bir kitabı dolduracak kadar geniş bir aileden söz ediyoruz.
- * Ailenin şu anki durumu hakkında ne söylemek istersiniz?
- 1924 Martı’nda sürgün kapsamındaki şehzade unvanını taşıyan 35 kişiyle birlikte son padişah ve son halife dâhil Hanedan’ın toplam 37 erkek üyesi bulunuyordu. O günün şartlarında saltanat iddiasında bulunarak ülkede kurulan yeni rejim için tehlike doğuracağı düşünülen bu 37 kişinin sürgünü makul görülebilirdi. Ancak başka ülkelerin hanedanlarına uygulanandan farklı olarak bizdeki sürgünün kapsamı çok geniş tutuldu. Sultan denilen padişah ve şehzade kızları, bu sultanların sultanzade denilen erkek ve hanımsultan denilen kız çocukları, ayrıca buraya kadar sayılanlardan evli olanların zevç ve zevceleri ile birlikte kanunun saydığı kişi sayısı 156'yı bulmaktaydı.
Şehzadeler 50 yıl, diğerleri 28 yıl vatana sokulmadılar. Evlenecekleri kişiler ve doğacak çocukları anında yasaklı listesine gireceğinden Türklerle evlenemediler. Bulundukları memleketlerdeki insanlarla evlendiler. Ana dilleri İngilizce, Fransızca, Almanca ve Arapça olan aile üyeleri çoğunluktadır. Düşünün ki şu anda annesi ve babasının annesi Alman olan şehzadeler vardır. Bu bakımdan bir araya geldiklerinde genelde Türkçenin dışında bir dille anlaşmaya çalışıyorlar. Ama devletimiz bu aileye sahip çıktıkça, vatanla irtibatlarının gittikçe artacağını ve sonraki nesillerinin Türkçeyi öğreneceğini umuyorum.
Bugün şehzade, sultan, sultanzade ve hanımsultan gibi unvanların resmi bir geçerliliği yok. Sadece tarihsel anlamı var. Ben de aileyi Sultan Reşad ve Sultan Vahideddin Han zamanında yayınlanmış Hanedan Talimatnamelerinde belirtilen usullere uygun olarak takip ediyorum. Bu hususta aile hakkında geniş bilgisi olan Şehzade Osman Selaheddin Efendi ile birlikte çalışıyoruz. Özellikle basın camiasında pek bilinmeyen ve yanlışlıklar yapılan unvanlar konusunu şöyle açıklayalım: Şehzadeler ve sultanlar, günümüzdeki Osmanlı Hanedanı’nın âzâlarını yani üyelerini teşkil eder. Osmanoğulları’nın erkek üyesine, yani babası Osmanoğlu olana “şehzade”, kadın üyesine, yani babası Osmanoğlu olana “sultan” denir. Şehzade ve sultanın, padişah oğlu veya kızı olması şart değildir. Şehzadelerin de oğulları şehzade, kızları sultandır.
Osmanoğulları'nda bugün 25 şehzade ve 13 sultan ile sultan çocukları olan 21 sultanzade ve 14 hanımsultan hayattadır. En yaşlı şehzade Dündar Efendi Hanedan Reisi, ikinci sıradaki Harun Efendi Hanedan 2. Reisidir.