yruğu, ırkı, dili, rengi farklı, gelir düzeyi birbirinden farklılık gösteren onlarca ülkeden milyonların buluştuğu, hicri 1444 miladi 2023 yılı haccı bu yıl pandemi sonrası ilk kez rekor katılım düzeyine ulaştı.
Bu yıl, Kovid-19 salgınının başlamasından bu yana (2019 )ilk kez tam ölçekli bir Hac’a dönüşü işaret ediyor ve Suudi yetkililer hacıların güvenli ve kusursuz hareketini sağlamak için kapsamlı planlama yaptıklarını ifade ettiler. Resmi rakamlara gore suudiye yerel halk ile diğer ülkelerden gelen 1,6 milyon olmak üzere toplamda 2 milyondan fazla kişinin hacı mertebesine ulaştığı kaydedildi.
2 milyonu aşkın yolculuğa çıkan hacı adayının yaşam boyu hayatlarında iz bırakacak, attıkları her adım ile arındırdıkları ruhları, Şeytan taşlama ile terbiye ettikleri nefisleri ve islam nuru ile aydınlattıkları zihinleri bir daha asla eskisi gibi olmayacak.
Hac ibadetleri peygamber döneminde başlamış olsa da hac yolculuğunun kökenleri 4000 yılı aşkın bir geçmişe dayanmaktadır. MÖ 2000 civarında Müslümanlar, Hz.İbrahim’e Allah tarafından karısı Hz. Hacer ve oğlu Hz. İsmail’i bebek iken çölde bırakma emri verildiğine inanırlar. İsmail susuz kalmış ve çok açken Hz. Hacer, kurtuluş için dua etmeden önce Safa ve Merve tepeleri arasında ileri geri koştu. İslami geleneğe göre, o zaman bir melek göründü ve Zemzem kuyusu olarak bilinen taze bir su kaynağı yarattı. Kâbe’den sonra safa-merve’de say yapmak ve zemzem suyunundan içmek Hacer’in yaşadığı durumu canlandıran bir ritüel.
Biz Müslümanlar, Hz.İbrahim’in ailesinin yanına döndüğüne ve Allah tarafından Allah’a olan inançlarını güçlendirmek isteyenler için bir buluşma yeri olarak kuyunun bulunduğu yere bir anıt (Kabe) inşa etmesi emredildiğine inanıyoruz.Anıt ve suyun mevcudiyeti, Mekke’yi yoğun ve kalabalık bir şehre dönüştürdü. Ancak zamanla Kabe, tek tanrılı saflığını kaybederek putlara tapınma ve çok tanrılı dini uygulamaların yapıldığı bir yer haline gelmiş idi. 630 yılında Peygamberimiz (sav), takipçileri Medine’den Mekke’ye götürerek putları yok etti ve Kabe’yi yeniden tek Tanrı’ya ibadet etmeye adadı. İki yıl sonra, takipçilerine Hac ritüellerini anlatarak ilk İslami hac ziyaretini gerçekleştirdi.
Dünyadaki bütün kıtalara giden, onlarca ülkede çalışıp, 100’e yakın ülkeyi gören biri olarak, benim için en etkileyici yolculuğum dediğim seyahatimi gerçekleştirdim. Müslüman doğan ve islam dinine gönül veren herkesin ruyalarını süsleyen hac farizası hiç beklemediğim anda bu yıl bana da kısmet oldu. 2023 hac mevsiminin başlamasına bir hafta kala Suudi yetkililerin daveti üzerine gittiğim Mekke ve medine sehirlerinde su ana kadar geçirdiğim hayatimin en manevi ve en huzurlu yolculuğuydu. Kabe’ye ilk dokunduğumda hissettiğim enerji ve Medine’de peygamber efendimizin kabri karsısındaki huzuru kelimelerle anlatmam mümkün değil.
Bir ömür boyu sürecek kutsal yolculuğa başlamak ve tamamlamanın eski dönemlere göre çok daha kolay ve güvenli hale getirildiğini görmek sevindirici olsa da bu yıl 48 dereceyi bulan sıcaklar Hacı adaylarını zorladı.
Dedem ve amcalarımın at ve deve sırtında günlerce süren yolculuklarını dinleyerek büyüyen biri olarak gelişen teknoloji ve imkanların hızla adapte edildiğini ve Suudi yetkililerin gerekli önlemleri aldıklarını gözlemledim. 24 Eylül 2015’te, Suudi Arabistan’ın Mina kentindeki yıllık Hac ziyareti sırasında, bir kalabalığın ezilmesi ve izdiham, çoğu boğularak veya ezilerek 2.000’den fazla kişinin ölümüyle sonuçlanmış ve bu, tarihin en ölümcül hac felaketi olmuştu.O günden bu yana ciddi önlemler alan Suudi yetkililer , Hac bakanlığı , içişleri bakanlığı ve saglık bakanlığının koordineli çalısması ile olası izdihamın önüne gecmeyi basardı.
Özellikle kalabalıklaşan alanlarda hava sirkülasyonunu yenileyen cihazlar ile sıcaklıklar icin, serinletici su spreyi gibi çözümler oldukça etkiliydi. Kabe’de ilk gün umreyi gerçekleştirirken bir anda kalabalığın yarılıp, beni kabenin önüne götürmesini ve kabenin kapısına dokunuşumda hissettiğim o duygu beni ömür boyu takip edecek. Belki de bundan sonra tüm zor zamanlarımda hatırlamak isteyeceğim. Daha 3 ay onca kaybettiğim babamında ve atalarımın dokunduğu o kapı adeta beni huzuruna çağırmıştı.
Aradan günler gecmesine rağmen, Hacıların Allah’ın şanı için hac yapmak için niyet ettikleri dua olan Telbiye’yinin, o kalbe ve ruha işleyen sesi kulaklarımda hala yankılanıyor. Geleneksel dikişsiz beyaz pamuklu giysiler giyen erkekler ( ihram ) ve çarşaflı kadınlar, Mekke’deki Mescid-i Haram’ın yaklaşık 8 kilometre kuzeydoğusundaki devasa alana akın ederken “Lebbeik Allahumme Lebbeyk (Allahım, işte çağrına uyarak geldim)” sözlerini söylediler.
Hacılar, Hz. Muhammed’in (SAV) geleneklerine uyarak, haccın ilk günü olan Terviye Günü’nü günahlarını affetmek için dua ederek geçirdiler. Öğle, İkindi, Akşam ve Yatsı namazlarını kıldılar ve salı günü Arafat Dağı’nın ovalarında Allah’ın huzuruna çıktılar. Salı günü sabah namazından sonra, Peygamberimizin 1400 yılı aşkın bir süre önce son vaazını verdiği Arafat Dağı’na çıktık. Ertesi gün hacılar Arafat’a giderler ve gün batımına kadar çöl ovalarında dua ve tövbe ederek kalırlar. Bu, Hac’ın en önemli tek günüdür ve bunu kaçıran hacılar hac görevini tamamlamamış sayılır. Hacılar daha sonra Mina ile Arafat Dağı arasındaki bir vadi olan Müzdelife’ye giderler ve burada geceyi açıkta geçirirler ve ertesi gün özel bir ritüelde kullanılmak üzere küçük çakıl taşları toplarlar.