Eğitimci Yazar Şule Kala'ya çocuk edebiyatı ile ilgili sorularımızı yönelttik. Kala, ''Annenizin evde pişirdiği kekin kokusu yıllar geçse de her burnunuza değdiğinde sizi nasıl çocukluğunuza götürürse güzel dini tecrübeler de böyledir. Bu hatıralar hayatın karanlığında insanın kalbine yakılan bir meşale gibi parlar ve yolu aydınlatır.'' diyor.
Paylaşımlarınızda çocuklara dini öğretmenin en etkili yolunun yaşantı olduğu üzerinde sıklıkla duruyorsunuz. Metnin imkanlarından faydalanarak, kitaplarınızı çocuk okuru deneyime yönlendirecek biçimde kullandığınızı söyleyebilir miyiz?
Çocuklara dini öğretmekten öte onların kalbine dini sevdirmenin tohumunu saçmayı daha doğru buluyorum. Bu da ancak güzel tecrübeler edinerek olur bence. Annenizin evde pişirdiği kekin kokusu yıllar da geçse her burnunuza değdiğinde sizi nasıl çocukluğunuza götürürse güzel dini tecrübeler de böyledir. Bu hatıralar hayatın karanlığında insanın kalbine yakılan bir meşale gibi parlar ve yolu aydınlatır. Doğrusu dini tecrübeyi insana kazandıran ya da kazandıramayan ilk aşamada ailedir. Sonra yavaş yavaş sosyal çevre devreye girer. Arkadaşlıklar ve derken dini tecrübe ya da tecrübesizlikler… Herkesin kalbine dokunabilmek, herkesin hayatında yüzde yüz bir iz bırakabilmek elbette mümkün değil. Bazen en yakınımızdakine erişemeyiz. Hayat biraz da bu gerçeklerle yüzleşmeyi öğretiyor insana. Yazmak, kelimelerle kendini ifade etmeyi öğrenmek en çok da kendine uzaktan bakabilmeyi, kimseye bir şey verme ya da dikte etme zorunluluğu duymadan ama bir yerlerde mutlaka birilerine erişebileceğini de umarak bir yolculuğa çıkmak gibi. Bu sebeple metnin imkânlarından yola çıkarak elbette bir tecrübeye doğru yola çıkmalarını arzu ediyorum okurlarımın. Bu sadece çocuklar için de değil, genç hatta yetişkin okuyucularım için de geçerli. Çünkü yazdıklarımız bir yönüyle kendi tecrübelerimizden sudûr eder. Metinde de hem gerçek hem de hayali tecrübelerin içinde kendisini bulan bir okur hayal ederim hep. İnşallah başarıyorumdur.
nKafama Takıldı ve Sorularım Var çocukların ve gençlerin itikadi meselelerle ilgili yönelttikleri sorulara doyurucu cevaplar veriyor. Bu soruları seçerken önceliğiniz ne oldu ve cevapları kurgularken nelere dikkat ettiniz?
Çocuklarla ve gençlerle bir araya geldiğimizde bize en çok sorulan sorular önceliğim oldu. Arada kendi çocukluğumdan kalan ve hala cevaplanmayı bekleyen sorular da vardı tabii. Ama soruları cevaplamak derlemek kadar kolay olmadı. Her sorunun cevabı için epeyce sancı çektim, diyebilirim. Çünkü cevaplar hem basit, hem doğru, hem anlaşılır hem de kapsamlı olabilmeliydi. Bir de günümüz okurunu çekebilmek için kısa olması gerekiyordu tabii. Cevapları kurgularken karşıma küçük Şule’yi oturttum ve o bu soruların nasıl cevaplanmasını isterdi, nasıl anlatılırsa daha iyi anlardı, diye kafa yordum. Sonra anne ve öğretmen olan Şule’yi karşıma oturttum. Buradaki cevaplarla kan ve can bağı ile kenetlendiği çocuklarına ne sunabilir, diye baktım. Yazıya döküşüm böyle başladı. Metinler ortaya çıktıktan sonra her birini o yaş grubundaki çocuklara, öğrencilerime okutarak eleştirilerini ve katkılarını da aldım. Ancak en temelde amacım Kur’an ve sünnete uygun yani İslam’ın özüne hizmet edebilecek bir farkındalık oluşturmaktı. İnşallah başarabilmişimdir.
nDinî içerikli çocuk kitaplarında bir artış mevcut. Nicelikle birlikte nitelik de arttı mı? Sizce dini içerik oluştururken yapılan en bariz hatalar neler?
Nicelik ve nitelik konusunda yorum yapamam. Ancak şunları söyleyebilirim; dini içerikli kitap yazarken herhangi bir edebi metin yazılırken nelere dikkat edilmesi gerekiyorsa hepsi geçerli. İşin hassas noktası ise içerikte kullanılacak bilgilerin sahih olmasında. Yani sadece iyi bir dini eğitim almış olmak iyi bir metin yazmaya tek başına nasıl yetmiyorsa, iyi bir yazar olmak da tek başına güvenilir bir dini metin yazmak için yeterli değil. Bu sayının artması elbette güzel ancak muhakkak saha uzmanları tarafından denetlenerek olası yanlış anlaşılmaların önüne geçilmesi için de özel çaba gerekiyor. Çünkü bunun sorumluluğu kişisel düzeyde kalamayacak kadar önemli. Sayı artsın elbette ama kalite de gözden kaçmasın, derim.
nKurgu ve kurgu dışı eserlerinizde soruların etrafında biçimlenen bir anlatım dikkatimi çekti. Çok soru soran bir çocuk muydunuz yahut Hasan Ali Toptaş’tan ödünç alarak soracak olursak çocukluğunun elinden tutmuş bir yazar mısınız?
Çok sorusu olan ama pek de soramayan bir çocuktum sanırım. İlk bakışta hiç iyi bir şey gibi durmasa da beni bugün hala sormaya ve cevaplar aramaya iten de çocukluğumun bu izi oldu. Çocukluğumun elinden tutmayı başarabildim mi bilemiyorum fakat kesinlikle onun elinden tutarak bir yolculuk hâlinde olmaya çalışıyorum, diyebilirim. Bazen küçük Şule yaramazlık yapıyor bazen büyük Şule kaytarıyor olsa da yan yanayız.