İsrail’in Gazze’ye yönelik insanlık dışı saldırılarında 1 ayı aşkın süre geride kaldı. Bu süreçte tonlarca bomba kullanan İsrail, yasaklı silahları kullanmaktan da çekinmiyor. Sağlık Bilimleri Üniversitesi Tıbbi KBRN (Kimyasal, Biyolojik, Radyolojik ve Nükleer) Anabilim Dalı Başkanlığı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Levent Kenar, bombalardaki kimyasal silahların yöre halkına verdiği zararın yanı sıra atıldığı ortam ve çevre için de büyük bir tehlike olduğunu belirterek, “Bu zehirleyici kimyasallar, hava, su, toprak, bitki, ağaç ve tarım ürünlerine karışarak hem çevre hem de oradaki canlılar için risk oluşturuyor. İnsan sağlığını tehdit etmenin yanı sıra etkilediği topraklarda tarım yapılamamakta, kirlettiği sularda canlılar yaşamlarını sürdürmelerini zorlaştırıyor. Üstelik bu etkiler yıllarca devam ediyor” dedi.
Kimyasallara uzun süreli maruz kalmak, solunum yolları, sinir sistemi bozuklukları ve üroloji sorunları da dahil olmak üzere pek çok olumsuzluğa yol açabiliyor. Bombalarla ortaya saçılan bu kimyasalların içme ve kullanma suları ve su kaynaklarında yaygın kirliliğe yol açtığını hatırlatan Prof. Kenar, “Kimyasallar su kaynaklarını doğrudan kirlettiği gibi, uçuculuğu sayesinde kolayca havaya karışıyor. Ardından yağmurla sularda birikiyor. Su ortamlarındaki besin zinciri de yine bu kimyasallar nedeniyle bozuluyor” diye anlattı.
Kimyasal ajanların çevreye salındığında biyolojik birikim ve biyobüyüme süreçlerine etki ettiğini vurgulayan Kenar, “Aynı şekilde bu toksik maddeler insanlar tarafından yutma, soluma veya cilt teması gibi çeşitli maruz kalma yolları yoluyla alındığında da biyobirikim meydana geliyor. Görüldüğü gibi, İsrail tarafından kullanılan bombaların içindeki kimyasallar sadece insanları saf dışı bırakmak veya öldürmek için kullanılmakla birlikte aynı zamanda gıda ve su stoklarını ve çevreyi kirletmek için kullanılabiliyor” diye anlattı.
Kimyasal bombaların ani ölüm ve yaralanmaların dışında hayatta kalanlar üzerinde uzun vadede yıkıcı ve olumsuz etki bıraktığını ifade eden Kenar, “Bombaların oluşturduğu fiziksel zararlar içerisinde yanıklar, solunum sıkıntısı ve göz yaralanmaları gibi ciddi etkilere neden olabilir. Hayatta kalanlar ciltte iyileşmeyen lezyonlar, kabarcıklar ve şiddetli kronik ağrı ile yaşayabilirler. Oluşan solunum problemleri, kronik akciğer hastalıkları ve kanser riskinde artış görülebilir. Bazı durumlarda, kimyasal silahların kullanılması ile hayatta kalanlarda oluşan bu etkiler ömür boyu sağlıklarının bozulmasıyla sonuçlanabilir. Bir başka etki ise, oluşan psikolojik travma olup, hayatta kalanlar, kimyasal saldırılar sırasında yaşadıkları üzücü deneyimlerin bir sonucu olarak sıklıkla anksiyete, depresyon ve travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) dahil olmak üzere psikolojik sorunlar yaşayabilir. Hayatta kalanlar sürekli tıbbi izleme ve tedaviye ihtiyaç duyacaklardır” şeklinde konuştu.
Kimyasal bombaların olumsuz etkilerine dikkat çeken Kenar, “Kimyasal silah kullanımının yasaklanması ve hayatta kalanlara iyileşme ve rehabilitasyon konusunda destek sağlanmalı. Bu yöndeki uluslararası çabaların önemini her fırsatta vurgulamak gerekiyor” diye açıkladı.