
1. Haddeden geçmiş nezâket yâl ü bâl olmuş sana Mey süzülmüş şişeden ruhsâr-ı âl olmuş sana
Biri olmuş hoy birisi dest-mâl olmuş sana
3. Sihr ü efsun ile dolmuşdur derûnun ey kalem Zülf-i Hârût'un demek mümkin ki nâl olmuş sana
4. Şöyle gird olmuş Firengistân birikmiş bir yere Sonra gelmiş kûşe-i ebruda hâl olmuş sana
El-amân ey dil ne müşkilter suâl olmuş sana
6. Sen ne camın mestisin âyâ kimin hayranısın Kendin aldırdın gönül 'oldun ne hâl olmuş sana
La'lin öpdürmek bu haletle muhal olmuş sana
Nedim Bir perî-sûret görünmüş bir hayâl olmuş sana
Bugünkü Türkçe'de söylenişi
1. Nezaket, haddeden (süzgeçten) geçmiş de sana boy-pos olmuş. Şarap, imbikten süzülmüş de sana al yanak olmuş. (Yani nezaketin sana boy-pos olabilmesi için süzgeçten geçirilmesi; şarabın da senin yanağına benzeyebilmesi için damıtılması gerekir.)
2. Gülün kokusu damıtılmış; nazın da (ipek misali) ucu işlenmiş ve birisi sana ter; diğeri de (o teri silmeye) mendil olmuş.
3. Ey kalem! İçin sihir ve efsun ile dolmuş sanki. Harut'un zülfü senin içine girip nâl olmuşa benziyor. Nâl, kamış kalemin içinde mevcut kıvrım biçimli (münha-ni, spiral) lifin adıdır. Şair, kaleminin her söylediğini sihir misali şaşırtıcı olarak gösteriyor ve kendi şairlik yeteneğine dikkat çekiyor..
4. Frenk ülkelerinin (bütün o güzelleri ve güzellikleri) bir yere birikip öyle bir dane (yuvarlak mercimek, yahut karabiber) meydana getirmiş ki, sonra o dane gelip tam da kaşı
nın köşesinde sana ben olmuş.
5. O hristiyan güzeli, sana “içki içer miydin!..” diye bir teklifte bulunup soru sormuş. Aman ey gönül, aman!.. Meğer ne içinden çıkılmaz bir soru sorulmuş sana!..
6. A gönül! Sen hangi kadehten (nasıl bir şarap ile) böyle sarhoş oldun; ya kimin hayranısın (böyle esrar içmiş gibi) kendinden geçmiş, aklını yitirmişsin. A canım, ne oldun, ne hâl olmuş sana?..
7. A güzel! Dudakların “buse (öpücük)” kelimesindeki sin (S) harfinin dişlerinden (kıvrımlı çıkıntılarından) bile incinecek derecede narin iken, bu hâlinde o lâl pembesi dudakları öptürmek senin için elbette imkân dışı olmuş.
8. Ey Nedîm! Senin şu şiirde anlattığın o güzel, bu şehirde yok. (Galiba hayallenmişsin de sana) bir peri yüzü görünmüş, sonra da hayal olup kayboluvermiş.
Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.
İlk yorumu siz yapın.