Bundan tam 50 yıl önce Almanya'ya misafir işçi (gastarbeiter) olarak giden ve bugün Almanya'da üçüncü kuşaklarıyla kök salan Türk işçilerin öyküsü belgesel oluyor. Bu belgesel yıllar içinde Türkiye'de 'Alamancı' Almanya'da 'Yabancı' haline gelen Türk işçilerin torunlarına, göçün 50. yılında kendilerini tarif etme fırsatını verecek
26 Ekim 1961'de yani bundan tam 50 yıl önce Almanya'daki iş gücü açığını kapatmak üzere yapılan anlaşma neticesinde Sirkeci Garı'ndan davul zurnayla uğurlandılar. Köln Deutz Tren İstasyonu'nunda bandoyla karşılandılar. Amaçları biraz para biriktirip, memlekete geri dönmekti. Ancak İşçi Mübadelesi anlaşmasına göre iki yıl kalıp dönmeleri öngürülürken Alman işadamlarının istekleri üzerine 1964 yılında bu madde iptel edildi ve böylece 'Gastarbeiterlerin (misafir işçi) Almanya'da daha uzun kalabilmelerinin yolu açılmış oldu. Yani 2 yıl çalışıp dönerim diyenler için ya 'Acı Vatan' oldu Almanya ya da 'İkinci Vatan.' O günden bugüne geçen 50 yıl içinde sayıları giderek arttı. İşte bu 50 yıllık yolculuk şimdi belgesel oluyor. Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi Sinema Televizyon Bölümü ile Alman Freie Üniversitesi Sanat ve Medya Yönetimi Enstitüsü'nün ortak projesi bu 50 yıllık öyküyü bir belgesel yapacak ve ekip koordinatörü Sevil Günel'e göre bu belgesel insanlığı kalbinden vuracak
'İşçi Göçü' belgeselinin koordinatörü Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi Sinema Televizyon Bölümü Araştırma Görevlisi Sevil Günel projeden duydukları heyecanı şu sözlerle anlatıyor: “Bu çok heyecan verici bir çalışma. Bu proje inşallah insanlığı kalbinden vuracak.” Belgesel projesinin Berlin Freie Üniversitesi ile ortak bir çalışma yapma fikrinden doğduğunu söyleyen Günel, “Belgeselin yapım ekibi de oldukça kalabalık. Çünkü çok yoğun bir programımız var. Proje Bahçeşehir Üniversitesi Sinema Televizyon Bölüm Başkanı Y. Doç. Dr. Kaya Özkaracalar sayesinde gerçekleşiyor. Freie Üniversitesi Sanat ve Medya Yönetimi Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Klaus Siebenhaar da Alman ekibin başında”diyor.
Belgesel için çalışmaların şubat ayı itibarıyla başladığını söyleyen Sevil Günel, “Hala projede yer alacak isimleri araştırıyoruz. Bu isimleri sanatçılardan seçmeyi düşünüyoruz. Ama ünlü insanlar olsun istemiyoruz. Onlar yaşamlarını açmaya çok da gönüllü değiller. Çünkü direk magazinsel bir boyuta indirgenecek. Bu proje öyle bir proje değil. Biz belgeselde yer alacak sanatçıların günlük yaşamlarını, iş ortamlarını, aile ilişkilerini mesela annesiyle tarışmasını kameraya çektirebilecek birileri olsun istiyoruz. Yani bu insanları kamera karşısına oturup 'Hadi anlat, ağla' tarzında klasik bir belgesel değil de 'Sinema Verite' tarzında olacak” diye anlatıyor projeyi.
Belgeselde hem başarı hikayeleri hem de acı vatan hikayelerinin yer alacağını vurgulayan Günel, “Başarıyla entegre olmuş insanın da hikayesi olsun ama bir yandan ötelenmiş Türk kökenli Almanın hikayesini de anlatmak istiyoruz. Bunu da sanatçılar üzerinden yapmak istiyoruz. Daha çok üçüncü kuşağa yer vereceğiz. Onları tek tek dinlemek, kendilerini tarif etme şansı vermek lazım. Türkiye'ye geldiklerinde biz 'Alamancı' diyoruz. Öbür tarafta da Almanlar öteliyor.
Ya da garip bir acıma hissi ve sempatiyle bakılıyor. Ne yapacak bu insanlar? Bir aidiyet hissi lazım.” Temmuz sonunda tamamlanarak Eylül ayında gösterilmesi planlanan belgeselin, televizyonlarda da gösterimi sağlanacak ve ayrıca making-of ekli DVD'si de hazırlanacak.
Bir döneme tanıklık yapacak belgeselde özellikle ünlü olmayan ya da yaşamın içindeki insanlar rol alacak. Belgeselin daha gerçekçi olması açısından böyle bir yöntem tercih ediliyor. Böylece insanların gerçek yaşam hikayelerine daha sağlıklı vurgu yapılabilecek