Bu yıl ilki gerçekleştirilen Mustafa Cambaz Fotoğraf Yarışması sonuçlandı. Dereceye girenlerin ödülleri 10 Haziran akşamı Çamlıca’daki 1071 Kongre Merkezi’nde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleştirilecek bir törenle takdim edilecek. Yaklaşık bin kişinin katılacağı törende gelen misafirlere ise Mustafa Cambaz’ın Türkiye Ulu Camileri adlı kitabı hediye edilecek. Kitap Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınlarında Cambaz’ın şehit edilmesinden çok kısa süre önce Türkiye Ulu Camileri Albümü adıyla kitap olarak okurla buluşmuştu. Kitabın yeni baskısında ise eserleri dereceye giren yarışmacıların çektiği fotoğraf kareleri de yer alıyor. Dereceye girenlerin isimleri ise şimdilik sürpriz.
Türkiye’nin ulu camilerini ilk kez kitapta toplayan gazeteci ve fotoğraf kayıtçısı Mustafa Cambaz’ın çektiği fotoğraflardan geçtiğimiz yıl ise Ayasofya’da “Memleketimin Ulu Camileri” adlı bir sergi açılmıştı.
Fotoğraf çekmeyi tutku derecesinde seven Mustafa Cambaz 15 yıl boyunca Türkiye’deki tarihi eserleri fotoğraflayarak kayıt altına almıştı. Türkiye Ulu Camileri kitabını ise 4 ayda 41 il ve 77 ilçeyi dolaşarak 118 camiyi fotoğraflayarak hazırlamıştı. Bu kadar kısa sürede 17 bin kilometre yol kat eden Cambaz iki uçak yolculuğu dışında tüm seyahatlerini otobüs, minibüs ve bazen de otostop çekerek tamamladı.
İstanbul’da ve Anadolu’da gezerken elinden düşürmediği fotoğraf makinası, etrafını saran kediler ve yüzünden hiç eksik olmayan gülümseyişiyle Cambaz’ı hatırlıyoruz. İstanbul’u sokak sokak gezdiği gibi Anadolu’yu da karış karış dolaşan Cambaz kitapla ilgili kendisine teklif geldiğinde ilk iş olarak Türkiye ulu camilerinin haritasını çıkardığını kitabın ön sözünde şöyle ifade ediyor: “Türkiye”deki ulu camilerin haritasını çıkardım ve rotamı çizip vira Bismillah dedim. Yalnız başıma çıktığım yolda genellikle otobüs ve ilçe dolmuşlarıyla seyahat ettiğim için gezdiğim yerlerde Anadolu insanını misafirperverliğini, hoş görüsünü, kısaca büyüklüğünü de bir kez daha yaşayarak gördüm.”
Cambaz fotoğraf çekerken klasik açıdan bir yapının görseline görüntülemekle yetinmezdi. Farklı açılardan da o yapıyı görmek ve göstermek isterdi. Bunu kitap için yazdığı önsözde ise şöyle dile getiriyor:
“Dış çekimleri yaparken, camileri mümkün olduğunca değişik açılardan fotoğraflamak için gayret sarfattim. Şunu söylemeliyim ki bazılarının beton binalar arasında sıkışıp kalmaları ve kargacık burgacık yapılarla perdelenmiş olmaları, işimi epey zorlaştırdı. Civardaki binaların çatılarına, evlerin balkonlarına çıkarak müsaitv e münasip görüş alanları bulmaya çalıştım. Anadolu mimarisine canlılık getiren bu yüksek kültür ürünü eserleri, elimden geldiğince tüm yönleriyle fotoğraflara yansıttım.”
Cambaz fotoğraflayacağı caminin önce etrafındaki çer çöpü bir güzel temizler, ardından çevresindeki kedileri beslerdi. Daha sonra ise abdest alıp o camide iki rekat namaz kılıp fotoğraf çekmeden önce caminin manevi atmosferini hissetmeye çalışırdı. Ardından fotoğraf çekmeye gelmiştir. Yoruluncaya kadar bu fotoğraf çekimini sürdürürdü. Öyle ki kitaptaki fotoğraflar Cambaz’ın çektiği binlerce kareden seçilmiş çok küçük bir parça diyebiliriz. Zaten çektiği fotoğraflar da sadece cami fotoğraflarıyla sınırlı değildir. Gittiği şehrin tarihi çeşmelerini, han ve hamamlarını yani tarihi her yapısını büyük bir merakla kayıt altına aldı.
Arşivinde başta İstanbul olmak üzere Anadolu’nun il ve ilçelerindeki tarihi köprüler, çeşmeler, su kemerleri, müze ve medreseleri de bulunmaktadır. Doğal afetler, savaşlar, yönetim değişiklikleri gibi pek çok sebepten hem İstanbul hem de Anadolu’daki şehirler değişiyor. Bu değişimi en net ortaya çıkaran ise işte bu fotoğraf kareleri aslında. Mimari yapıların titizlikle korunması kadar bu eserlerin doğru restorasyon görmeleri de önemli. Tek tek bu eserleri en ayrıntılı şekilde kareleyen Mustafa Cambaz ilerde eserlerin restorasyonu sırasında karşılaşacak sorunlara da kendi bakış açısıyla çözüm üretmeye çalışmış bir fotoğrafçıydı. Bu eserleri bir yandan hazırladığı albümde kayıt altına alırken diğer yandan da bu eserlerin güzelliklerine dikkat çekerek söz konusu eserlerin korunmasına ortak bir hafıza oluşturmaya çaba gösterdi. Anadolu’da Selçuklu’dan osmanlı’ya ve Beylikler dönemine dair pek çok tarihi yapının yanında geçmiş medeniyetlerden kalma eserleri de kayda alan Cambaz bu fotoğrafları internette açtığı web sayfasında ücretsiz olarak herkesin istifadesine açmıştı. Cambaz’ın sayfası öğrenciler, akademisyenler ve kültür-sanat meraklıları tarafından ilgiyle takip edilirdi. Pek çok akademisyenin, tarihçinin, sanat tarihçisinin kitabında Cambaz’ın fotoğraflarını görmek mümkündür. Hatta Paris’te, Louvre Müzesi’nde bile!