Filistin davası konusunda en büyük mücadeleyi veren ülkelerin başında Türkiye geliyor. Ülkemiz aynı zamanda Filistinlilere kapısını da açıyor. Türkiye'de yaşayan Filistinlilerin sesini duyuran Filistin Dayanışma Derneği'nin Başkanı Muhammed Mişeyniş, "Amacımız yalnızca Filistinlilere destek olmak değil. Filistin üzerine oynan oyunlara dikkat çekmek. Siyonistler ve Trump bizi Sina'ya sürmek için planlar yapıyor "diyor.
Türkiye çok sayıda mülteciye ev sahipliği yapıyor. Bu mültecilerin çoğunluğunu Suriyeliler oluştursa da, ülkemizde azımsanmayacak sayıda Filistinli yaşıyor. Üstelik bu Filistinliler arasında sadece Suriye savaşından sonra gelenler değil, Irak Savaşı'nın ardından Türkiye'ye sığananlar da var. Yedi bini mülteci, yaklaşık 14 bin Filistinli için hizmet veren Filistin Dayanışma Derneği Başkanı Muhammed Mişeyniş , dört yıldır aktif olarak faaliyetlerini sürdüklerini söylüyor. Türkiye'de yaşayan Filistinli mültecilerin sesi olduklarını dile getiren Mişeyniş, sadece Filistinliler için çalışmadıklarının altını özellikle çiziyor. Türk ve Filistin halkı arasında bir köprü olmayı amaçladıklarını belirten Mişeyniş, "Amacımız Filistin davasını tüm boyutlarıyla Türk kardeşlerimize iletmek. Filistin'i bekleyen yeni tehliklere dikkat çekmek istiyoruz. Trump ve siyonist rejim bizi Sina'ya sürmek istiyor"şeklinde konuşuyor.
Evet var. Uzun yıllar önce Türkiye'ye yerleşen yaklaşık 500 aile var. Bunun dışında burada eğitim gören aşağı yukarı yedi bin Filistinli öğrenci var. Diğer taraftan Filistinli mültecilerin sayısı da çok fazla.
Sadece Suriye Savaşı değil, öncesinde Irak Savaşı'nın ardından da Türkiye'ye gelen mülteciler oldu. Size istatiksel olarak şöyle bilgiler verebilirim. Türkiye'deki Filistinli mültecilerin sayısı 2017 yılının ortasına kadar yaklaşık yedi bin kişi olarak tespit edildi. Bunların yüzde 62'si Türkiye'nin güney bölgelerinde, yüzde 22'si İstanbul'da , yüzde 11'i ise Orta Anadolu'da yaşıyor.
Elbette. Örneğin Suriye'de Filistinliler'in yaşadığı Yermük mülteci kampı abluka altına alındığında, bölgeye ulaşan ilk dernek biz olduk. Biliyorsunuz orada insanlar açlığa terk edilmişti. Diğer taraftan mülteciler konusunda profesyonel olarak çalışan insani yardım kuruluşlarına destek oluyoruz. Aslında, daha çok Filistinli mülteci çocuk ve gençlerin eğitimlerine ve uyum süreçlerine yönelik çalışmalar yapıyoruz.
AĞLAMA DUVARI TANIMI YANLIŞ
Bu derneğin öncelikli amacı Türk ve Filistin halkı arasında bir köprü olmak. Aynı zamanda Türkiye'de yaşayan Filistinlilere destek olmak. Onların birbirini tanımasını istiyoruz ve Filistin davası için mücadelelerini sürdürmeleri konusunda cesaretlendiriyoruz.
Filistin davasının tüm boyutlarını, ülkelerini terk etmek zorunda kalan Filistinliler'in hikayesini, nasıl göç ettiklerini ve neler yaşadıklarını birebir bizden dinlemelerini sağlıyoruz. Bizim Türklerle Osmanlılar'a dayanan bir tarihimiz var. Osmanlı 400 yıl boyunca Filistin topraklarına hükmetti. Ortak tarih ve kültürümüz bu iki halkı kenetleyen ve birleştiren bir güç. Diğer taraftan Türk kardeşlerimizin Filistin konusunda doğru bilgilendirilmesini istiyoruz.
Türkiye, Filistin davası konusunda en çok mücadele eden ve hassasiyet gösteren ülkelerden biri. Türk vatandaşları bizi çok seviyor ve destekliyor. Aramızda güzel bir ilişki var. Benim kast ettiğim yanlış bilgiler daha çok siyonistlerin bazı kavramları kendi fikirleri doğrultusunda adlandırmaları ve Türkiye'de de bu şekilde bilinmesi.
Örneğin "Ağlama Duvarı".Bu tamamen İsrail'in kendi tanımıdır. Oysaki tüm Müslümanlar için geçerli olan isim "Burak Duvarı" olmalıdır. Ben buradaki yayınlarda hep "Ağlama Duvarı" ibaresini görüyorum. Türkler ile bir araya geldiğimiz toplantılarda bu bilgiyi paylaşıyorum. Miraç gecesi, Resulullah’ın (s.a.v.) bineği Burak ile Mescid-i Haram’dan Mescidi-i Aksa’ya gelmesi nedeniyle, Mescid-i Aksa kapısının yakınında yer alan batı duvarına ‘Burak Duvarı’ denmiştir.
KUDÜS ÜÇ DİNİN KUTSALI DEĞİL
Kudüs üç büyük dinin kutsal mekanı deniyor. Aslında bu doğru değil. Kudüs sadece Müslüman ve Hrıstiyanlar için kutsaldır. Benim Yahudilik ile bir derdim yok , saygı duyuyorum. Ancak işgalci siyonistler Kudüs'ü kutsal sayıyor. Halbuki Yahudiler için Kudüs'ü kutsal kılacak bir şey yok. Mescid-i Aksa'nın altında Hz. Süleyman'ın heykelinin olduğunu iddia ediyorlar. Oysaki bir hadis-i şerifte Mescid-i Aksa'nın Kabe'den 40 yıl sonra inşa edildiği söyleniyor. O halde bu heykelin orada olma ihtimali yok. 67 yıldır olmayan bir heykeli arıyorlar. Zaten Ağlama Duvarı'nı da bu heykelin bir parçası olarak gördüklerinden kutsal sayıyorlar. Biz Türk kardeşlerimizin sadece bu konularda değil, Filistin ile ilgili en sıcak gelişmeleri ve olayların gerçek boyutlarını da öğrenmelerini istiyoruz.
Aslında bu kararın sadece görünen yüzü, Kudüs'ün İsrail başkenti olarak ilan edilmesi. Halbuki bu karar, çok daha büyük tehlikeler içeriyor. Bill Clinton zamanında alınmış bu kararı, İsrail yanlısı olan Trump tekrar gündeme getirdi. Onların "Büyük Filistin"önerisi var. Buna göre ülkesinden göç eden Filistinliler'in dönüş hakkı olmayacak ve Filistinliler Mısır'ın Sina bölgesine kaydırılacak. Düşünün , benim gibi ülkesinden ayrılmak zorunda kalan 8 milyon Filistinli'ye ülkene dönmen yasak diyorlar. Allah'a şükürler olun amaçlarına ulaşamadılar. Biz toplantı ve eylemlerde tehlikenin büyüklüğüne dikkat çektik. Türk hükümeti ve halkı bu süreçte bizi hep destekledi.
Elbette zorluklarla karşılaşıyoruz. En büyük sorunumuz dil sorunu. Bu konuda belediyelerle ortak çalışmalar düzenleyip, ücretsiz dil kursları düzenliyoruz. İnsanlar dil bilmeyince, Türkiye'nin kanunları hakkında da bilgi sahibi olamıyorlar. Bu anlamda yetkililerin daha duyarlı olmasını ve bizlerin bilgi almasını kolaylaştırmalarını istiyoruz. Diğer yandan en temel sorunlardan biri de çalışma izni. Bu konuda iyileştirmeler yapılması hepimizin hayatını kolaylaştıracaktır. Buradaki Filistinliler hem çalışıp ailelerini geçindirmek , hem de bu ülkeye hizmet etmek istiyorlar.
Evet, biz dernek olarak hiç durmadan çalışıyoruz. 30 Mart'ta "Toprak Günü" için bir araya geleceğiz. İsrail 30 Mart 1976'da Filistinlilere ait binlerce dönüm araziye el koydu. Bu nedenle Filistinliler her yıl 30 Mart'ta, "Toprak Günü" kapsamında çeşitli etkinlikler düzenliyor. Biz de İstanbul'da "Toprak Günü" için etkinlikler yapacağız. Nisan ayında Filistinli esirler için programlar ve eylemler düzenleyeceğiz. Bizim etkinliklerimiz yıl boyunca devam ediyor. Çok daha büyük çaplı projelerimiz oldu ve olmaya da devam edecek.
Ramazan ayında Sultangazi Belediyesi ile ortak bir proje gerçekleştireceğiz. Mecsid-i Aksa platformu kuracağız. Tüm Ramazan ayı boyunca hem Filistin kültürünü hem de Filistin davasını anlatacağız. Türk kardeşlerimize Filistin yemeklerinin olduğu iftar sofraları kuracağız.
- Umudumuzu hiç kaybetmedik
- Filistin'in geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz ?
- Özgür Filistin'e dönme umudumuzu hiç kaybetmedik. Bu inancımızı, Türkiye'de de her platforma taşımaya çalışıyoruz. Burada üniversiteleri, okulları, belediyeleri ve birçok resmi kurumu ziyaret ediyoruz. Türkler ile bir araya geliyoruz. Biz buradıyız, Türk kardeşlerimiz de bizi ziyaret etsinler ve bir olalım. Türk halkı bilmeli ki biz topraklarımızı asla satmadık ve mücadelemiz 100 yıldır sürüyor. Allah'ın vaadi var ve zafer inananların olacak. İsrail ne kadar çaba harcasa da başarılı olamıyor. Onlar geriye doğru giderken, Filistin halkı davasında ilerliyor. Vatanımıza dönme umudumuz hiç bitmeyecek. Hayalim Türk kardeşlerimle beraber Mescid-i Aksa'da özgür Filistin'de hep beraber namaz kılmak. Bu zaferi birlikte kutlayacağız.