|

Filistinliler mahkumken ben de özgür değilim

Fransız-Amerikalı uluslararası hukuk profesörü ve aktivist 72 yaşındaki Frank Romano, “Filistinliler Gazze’de çok kötü bir hapishanede yaşıyor. Filistinliler o açık hava hapishanesinde kaldıkça ben de hapishanedeymişim gibi hissediyorum ve ben de özgür değilim. O yüzden Filistin özgür olana dek haklarını savunacağım ve çalışacağım” diyor ve Filistin halkının direnmeye, dua etmeye devam etmesini söylüyor.

Dilber Dural
04:00 - 2/06/2024 Pazar
Güncelleme: 03:11 - 2/06/2024 Pazar
Yeni Şafak
Frank Romano
Frank Romano

Hukuk profesörü Frank Romano, yıllardır Filistinlilerin haklarını savunan bir aktivist. Romano, aynı zamanda Off Broadway’de ve ABD’nin New York şehrinde sinema oyuncusu. İşgalci İsrail’in açık hava hapishanesinde seneler boyu direnen Filistinlilerden etkilenip Müslüman olan Romano, yıllarca Cenin mülteci kampında insani yardım faaliyetlerinde bulunmuş. Geçmişte İsrail güçleri tarafından işgal altındaki Doğu Kudüs’ün Han el-Ahmer bölgesinde Filistinlilere ait evleri yıkma kararına ilişkin buldozerleri engellerken gözaltına alınan Romano, üç gün boyunca açlık grevinde bulunmuş ve 2018’de işgal altındaki topraklardan sınır dışı edilmiş. 2019’un sonlarında ise rejimin savaş suçlarını soruşturmak için Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde İsrail’e karşı dava açmış. Romano, Gazze Şeridi’ne uygulanan ablukayı kırmak için Gazze’ye giden “Özgürlük Filosu”na katılmak için ise geçtiğimiz günlerde İstanbul’daydı. Frank Romano ile Fransa uçağına binmeden önce Fatih’te bir araya geldik ve nasıl Müslüman olduğunu, gözaltına alındığında neler yaşadığını ve faaliyetlerini konuştuk.

Beni güçlü bir Müslüman hissettiren Filistinlilerin imanıydı

Fransa’da yaşayan 72 yaşındaki hukuk profesörü, aktivist, yazar ve sinema oyuncusu Frank Romano, tüm bu sıfatların ardında dört evlat sahibi bir baba aynı zamanda. Uzun yıllar yaşamını inançsız biri olarak sürdürmüş olan Romano 1978 yılında ise bir rüya görmüş ve rüyasından etkilenip Filistin’e gitmeye karar vermiş. Filistinlilerin kendisini Cenin Kampı’na davet ettiğini söyleyen Romano, Cenin kampı sayesinde İslam’la ilk kez karşılaşma hikâyesini şöyle anlatıyor: “Bu kampta İsrail’in işgaline karşı Filistinlilerin nasıl bir direnç gösterdiklerine şahit oldum. Filistinlilerin hayatlarını işgal güçleri cehenneme çevirmişti özellikle gıdaya ihtiyaçları vardı. Bu zor şartlara rağmen inançlarını kaybetmiyorlardı. İmanları çok güçlüydü. Beni derinlemesine etkileyen de bu imanlarından aldıkları güç oldu. Kur’an-ı Kerim’i Arapça, Fransızca ve İngilizce okumaya başladım. Bu yüzden İslam dinini dinim haline getirdim.” 1980 yılında 54 yaşında Müslüman olduktan sonra bir tek annesinden destek alan Romano, “Çünkü annem beni tanıyordu ve bu yüzden aldığım karara destek oldu” diyor. Diğer yakınları ise ona “delirdi” gözüyle bakmışlar. Romano ise bu kararını, “Benden daha büyük bir şeye inanmaya başladım ve kendimi ilham verici, mucizevi bir şekilde hissettim. Ama gerçekten beni güçlü bir Müslüman olarak hissettiren şey; Filistinlilerin imanıydı. Bunu net bir şekilde gördüm. 1980 yılıydı ve tıpkı bugünkü gibi acı çekiyorlardı. Acı çekmelerine rağmen imanlarını güçlü bir şekilde tutabiliyorlarsa Müslüman olduklarına dair bir kanıttı benim için. Filistinli Müslümanlar bana umut verdi. Çünkü, her şeye rağmen hâlâ direniyorlardı ve savaşıyorlardı” sözleriyle açıklıyor.

Dozeri durdurmaya çalıştım gözaltına alındım

2018 yılında İsrail Yüksek Mahkemesi, çıkardığı kararla işgal altındaki Doğu Kudüs’ün Han el-Ahmer bölgesinde Filistinlilere ait Bedevi köyündeki evleri yıkmak istemiş. Romano, o zamanlar Bedevi köyünde kalıyormuş. İsrailli askerlerin köydeki evleri yıkmak için buldozerler gönderdiğini anlatan Romano, buldozerlerin önüne geçerek köyü yok etmesini engellemeye çalışmış. Romano, buldozeri durdurmaya çalışırken tutuklanıp, gözaltına alınmış. Filistinli tutukluları işkence ettikleri Kudüs’teki Moskova Hapishanesi’ne götürülen Romano, “Ben Fransız olduğum için işkence etmediler bana ama radikal Yahudilerin olduğu bir hücreye koydular” diyor. “Amacım o köyün yıkılmamasıydı” ifadelerini kullanan Romano, “Radikal Yahudilerin arasına girdiğimde bana ‘Neden buradasın?’ diye sordular. Ben de söyleyince hemen beni dövmeye, saldırmaya, kınamaya başladılar. Ama kendimi korumaya çalıştım ve görevlileri çağırdım. Daha sonra beni onların arasından aldılar ve Filistinlilere işkence ettikleri tek bir hücreye koydular” sözleriyle yaşadıklarını anlatıyor. Bedevi köyündeki halkı korumak için hapishanede kaldığı üç gün boyunca da açlık grevinde bulunan Romano, daha sonra hakim karşısına çıkarılmış. Romano, o anları şu sözlerle paylaşıyor: “Hakimlerden bir tanesi ‘Büyük bir suç işlemişsin, bir dozeri durdurmaya çalışmışsın’ dedi. Ben de hakime dedim ki ‘Bana bir hayvan muamelesi gibi davranış göstermenizi istemiyorum. Ama İsrailli askerler bana öyle davrandılar. Ben de onları geriye doğru itekledim.’ Hakim sinirlendi. Sonra gözaltındayken dövüldüğümü duydu. ‘Seni bırakıyorum ama 10 gün içerisinde Fransa’ya geri dönmen gerekiyor’ dedi.”

Frank Romano, elbette ki hakimi dinlememiş ve Bedevi köyüne dönmüş. İllegal duruma düştüğü için köyden Ramallah’a kaçan Romano, bu kez de İsrail İstihbarat Teşkilatı (MOSSAD)’ın kendisini aramaya başladığını söylüyor. “Ramallah’ta yapacağım pek çok şey yoktu ve yer altında saklanıyordum” ifadelerini kullanan Romano, hiçbir şeyden korkmamış. “Orada gördüğüm Filistinlilerin ruhu beni etkiliyordu” diyor. Yer altındayken Filistinli bazı yetkililerin kendisine ulaştığını anlatan Romano, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun savaş suçu işlediği için ona karşı çalışmasını teklif etmiş. Romano, “Biraz para ödediler ben de iki ay boyunca saklandığım yerden her gün çalıştım. 100 sayfa, kanıtlarla mahkemeye göndermek için hazırdı. Filistin Devlet Başkanı Ebu Mezin’in avukatına ‘Bu şikayeti artık gönderecek miyiz?’ diye sordum ve ‘Hayır’ cevabını aldım. ‘O zaman bana niye para ödediniz ve beni niye bu kadar çalıştırdınız?’ diye sordum. Onlar da ‘İsrail’in bize karşı saldırılarından korkuyoruz’ dediler. Ben de oradan ayrıldım ama saklanarak şikayeti kendim yazmaya devam ettim” diye o anları anlatıyor.

MOSSAD beni sınır dışı etti

MOSSAD’ın saklandığı yeri öğrendiğini söyleyen Romano, “Beni tutuklayıp, gözaltına aldılar. Sonra sınır dışı edip Fransa’ya gönderdiler. 2019 yılında Filistin’e 10 yıl girişim yasaklanmış oldu” diyor ve ekliyor: “Fransa’ya geri döndüğümde Netanyahu’ya karşı hazırladığım 100 sayfalık şikayetimi Uluslararası Mahkeme’ye gönderdim ve şimdi görüyorum ki sonunda harekete geçmişler. O şikayetimde listelediğim bazı insanların tutuklanmasına karar vermişler.”

Filistin topraklarına girişi yasak olduğu için başka yollardan girmeye çalıştığını söyleyen Romano, “Üç sene evvel Refah’ın kapısından girmeye çalıştım. Refah kapısı çalışanları İsrailliler ile aynı bilgisayar sistemini kullanıyormuş. Onlarla beraber çalışıyorlar ve o sistemlerden yasaklı olduğumu gördüler. O yüzden girişime izin vermediler ben de başka bir yöntem olarak Özgürlük Filosu’na katılmak istedim. Belki Filistin’e gemi ile girmeye çalışırım” sözleriyle dile getiriyor.

“2019’dan beri Filistin’e girişim yasaklanmış olsa da ben hâlâ Filistinliler için çalışan bir avukatım” ifadelerini kullanan Romano, “Filistinliler Gazze’de çok kötü bir hapishanede yaşıyor. Onlar o açık hava hapishanesinde kaldıkça ben de hapishanedeymişim gibi hissediyorum ve ben de özgür değilim. O yüzden Filistin özgür olana dek çalışacağım ve haklarını savunacağım. Gazze’de yaşanan olaylar beni çok etkiliyor ve direnmeye, dua etmeye devam etmeliler. Hiçbir zaman pes etmemeliler. Joe Biden ve Batı iki yüzlü. Genellikle Batı bir taraftan ağlıyor ‘Bu büyük insani felaketi yapmamalısınız’ diyor ama diğer taraftan da İsrail’e para, silah, bomba gönderiyor. Batı ülkeleri İsrail’in soykırıma devam etmelerine direkt olarak yardım ediyorlar. Aynı zamanda uluslararası mahkemelerin de suçu var. Çünkü çok geç karar verdiler. Tutuklama kararını bekliyoruz. Netanyahu’yu derhal tutuklamalılar. Yapılması gereken bir başka çözüm de uluslararası bir ordu kurularak ve İsrail ordusunun direkt olarak engellenmesi” şeklinde konuşuyor.

ABD savaş suçlarının bir ortağı

İsrail’in Gazze’deki işgal ve soykırımına karşı geçtiğimiz günlerde Ümraniye’de gerçekleşen yürüyüşe katılan Romano, Lübnan’da, Afrika’da, Amerika’da ve Fransa’da da protestolara katılmış. Romano, “Filistin haricinde hiçbir yerde işgale karşı Türkiye’de olduğu gibi büyük bir mücadele ruhu görmedim” diyor. İsrail’in vahşi Refah saldırısı yüzünden Gazze’ye hiçbir insani yardımın ulaşmadığının altını çizen Romano, “Şu an Özgürlük Filosu ile Gazze’ye yardım ulaştırılması her zamankinden daha önemli. Bazı devletler, filonun yola çıkmaması için engel olmaya çalışıyorlar” ifadelerini kullanıyor. ABD’nin, İsrail’e gönderdiği silahların savaş suçu işlemekte kullanıldığını kabul ettiğini de hatırlatan Romano, “Yani ABD savaş suçlarının bir ortağı olduğunu da kabul etti. Ama Uluslararası Ceza Mahkemesi hâlâ Netanyahu’yu yargılamak için bir adım atmıyor. Umarım dünyadaki bütün insanlar bu katliama karşı protestolara devam ederler. İnanıyorum ki, siz Türkiye insanları özgür Filistin için çalışmaktan geri durmayacaksınız” diyor.

Filistin aktivizmini konu alan bir filmde oynayacağım

Romano, “Orta Doğu’da Sevgi ve Terör” kitabından yola çıkarak Filistin aktivizmini konu alan bir filmde başrol oyuncusu olarak yer alacakmış. Şu an senaryosunun hazırlık aşamasında olduğunu söylediği filmin çekimlerinin ise New York, Paris ve Beyrut’ta gerçekleşeceğini söylüyor.



#Filistin
#Soykırım
#Frank Romano
1 ay önce