Türk kadını Melek El Nimer 1981 yılından bu yana eşiyle birlikte Lübnan’da yaşıyor.
Melek El Nimer aslen Türk ancak 1981 yılından bu yana eşiyle birlikte Lübnan’da yaşıyor. Filistin’den sürgün edilen Filistin halkının yaşadığı Lübnan’daki kamplarda gönüllü olarak çalışan Nimer, geleceği tamamen ellerinden alınmış gençleri burslarla dünyanın dört bir yanına okumaya gönderiyor.
Melek El Nimer okumak için Türkiye’den İsviçre’ye gittiğinde tanıştığı Filistinli Rami El Nimer’le evlendi. Kısa bir süre ABD’de yaşadıktan sonra eşinin ailesinin yanınaLübnan’a taşındı.
1968 yılında topraklarından sürülen binlerce Filistinli’nin yaşadığı Lübnan’daki kamplarda gönüllü olarak çalışmaya başladı.
6-8 Nisan tarihleri arasında yapılacak olan İslam İşbirliği Gençlik Forumu (ICYF) ‘Müslüman Genç Kadınlar Zirvesi’nde konuşmacı olarak katılacak olan El Nimer’le zirve öncesi hem Filistinlilerin kaldığı kampları hem de kendi hikayesini konuştuk.
Melek Hanım sizin İstanbul’dan Filistin kamplarına uzanan hikayeniz aslında bir aşk hikayesiyle başlıyor. Aşkla çıkılan yolun sonu Filistin halkına uzanan yardım eli oluyor. Bu hikayenizden başlayarak Beyrut’a doğru yolculuğa çıkalım mı?
1957 yılında İstanbul’da doğdum. Üsküdar Amerikan Kız Lisesi’nden mezun olduktan sonra üniversite için İsviçre’ye gittim. Benim üniversiteye gittiğim yıl ortalık çok karışık olduğu için annemler İsviçre’ye gitmemi istemişti. İlk başta bir yıl için gittim. İsviçre’de eşim Rami ile tanışınca dönmemek için ne lazımsa yaptım. Notlarım o kadar iyiydi ki burs aldım. Tabii annemlerin kulağına da “Kızımız dönecekti ama burs teklif edildiği için kaldı “ demek çok hoş geldi. Üniversiteden sonra Boğaziçi Üniversitesi›ne master için geldim. Master’ımı tamamladıktan sonra evlendik. Eşim Filistinli ve ailesi Beyrut’ta yaşıyordu. Bir müddet New Yok’ta yaşadıktan sonra Aralık 1981’de Beyrut’a yerleştik.
Burada nasıl bir hayatla karşılaştınız?
Beyrut’ta iç savaş devam ediyordu ve 1982 yazı İsrail Lübnan’ı işgal etti. İç savaş 1990 yılına kadar dürdü. Tabii iç savaş sırasında kimsenin aklına gelmeyecek şeylerle karşılaştık ama bu çok uzun bir hikaye.
KAYINPEDERİMİN TEŞVİKİYLE ÇALIŞMAYA BAŞLADIM
Orada gönüllü olarak kamplardaki insanlara yardım etmeye nasıl karar verdiniz?
Filistin kamplarında gönüllü olarak çalışmaya rahmetli kayınpederimin destek ve teşvikiyle başladım. Uzun seneler çocuklarla ilgilenen bir sosyal toplum kuruluşunu idare meclisinde görev aldıktan sonra kamplarda yaşlılara hizmet veren Social Support Society’i kurdum. (https://www.thesocialsupportsociety.org/).
Ardından Unite Lebanon Youth Project https://www.ulyp.org/) gerçekleşti. Kamplarda yaşayan Filistinlilerin, ihtiyacı olan Lübnanlı ve de Iraklı mülteci çocuk ve gençlere hizmet veren bir sivil toplum kurumu bu.
Amacımız Lübnan’da birbirinden ayrı dünyalarda yaşayan toplumların çocuk ve gençlerini bir araya getirmekti.
İÇ SAVAŞ HAYATIMI ETKİLEDİ
O bölgeye gittikten sonra hayatınızda neler değişti? Zorlandığınız şeyler oldu mu?
Tabii iç savaşın getirdiği zorluklar herkes gibi benim de hayatımı etkiledi. İnsan gençken fazla düşünmüyor böyle şeyleri. Savaş varmış, hayat nasıldır diye düşünmüyorsunuz. Ancak bunun dışında Lübnan’da kendimi hiçbir zaman yabancı gibi hissetmedim. Aynı bizim gibiler.
Türkiye’deki aileniz nasıl tepki gösterdi? Catışma içine gitmenize nasıl baktılar?
Annemin yegane söylediği ki tabii bu eşimle tanışmadan önceydi
“Bir yabancıyla evlenmenin hiçbir sakıncası yok ama daha az problemi olan bir milletten birisini bulamadın mı’’
olmuştu.
OKUMAK ONLARIN GELECEKLERİ İÇİN TEK ÇARELERİ
Mülteci gençlerin özellikle yurt içi ve yurt dışındaki eğitimleriyle, onlara burs sağlama konusunda çalışıyorsunuz. Eğitim bu gençlerin hayatını nasıl değiştiriyor? Gözlemleriniz nedir?
Bir mülteci kampından kurtulmanın yegane yolu eğitim, bundan adım gibi eminim.. Ve de bir milletin belini kırmanın en kolay yolu da eğitimden alıkoymak .
Filistinlilerin yaklaşık 70 senedir yaşadığı, hala açık lağım akan kampları boşaltmanın uzun vadeli çaresini bulduk diyoruz aramızda. Tabii eğitimle de bitmiyor çünkü Lübnan’da yaşayan Filistinlilerin hiçbir sivil hakları yok. Ve de sendikası olan hiçbir meslekte çalışamıyorlar.
Mezunlarımızın çoğu Lübnan dışında iş buluyorlar ya da bulmak için ellerinden geleni yapıyorlar .
Filistin kamplarından bahsetsek. Neler anlatırsınız? En zor koşulda olan kamplar hangileri? Bu kamplarla ilgili neler anlatırsınız?
Lübnan’daki Filistin mülteci kamplarının hali o kadar kötü ki ben ne kadar anlatsam kendi gözlerinizle görmedikçe anlamanıza imkan yok.
Yaşlılara moral vermek önceliğimiz
Kamplardaki yaşlılarla da çalışıyorsunuz. Onlar için sosyal destek fonu oluşturuyorsunuz. Yapılan çalışmalarla ilgili biraz bilgi verir misiniz? bu destekler yaşlıların hayatını nasıl değiştiriyor? Nasıl moral veriyor?
Benim amacım bu yaşlıların sabah uyandıklarında bir amaçlarının olduğunu hissetmelerini sağlamaktı. Covid öncesi üç ayrı kampımıza gelen ve programlarımıza katılan yaşlılarımızda kampa geldiklerinde bizlere aynı şeyleri söylediler: ‘’Uyanıp buraya gelmek bizi hayata bağlıyor.’’
Hem programlara katılıyorlar hem de yemek yiyorlar. Pandemiden dolayı şu an merkezlerimiz kapalı. Ancak evlerine her gün yemek dağıtmaya devam ediyoruz. Yaşlıların yüzde 45’i aileleriyle yaşadığı için şu an 500’den fazla kişiye yemek dağıtılıyor.
Bu üç merkezimizden ikisinin fizyoterapi klinikleri var. Klinikler hizmet vermeye devam ediyor. Klinikte çalışanların çoğu da kendi mezunlarımızdan oluşuyor.
Türkiye onlar için çok kıymetli
Türkiye’den giden birinin onlara yardım etmek istemesi, yanlarında yer alması Filistin halkı için ne anlama geliyor? Oradan Türkiye nasıl görünüyor?
Filistin halkı her zaman Türkiye ve Türklere yakınlık duymuş; tabiri caizse "başka bir gözle" bakmıştır. Mesela bir keresinde Türkiye büyükelçimiz merkezlerden birisini ziyaret ettiğinde yaşlılardan birisinin
“Sizi büyükelçi olduğunuz için bu kadar güzel karşıladığımızı zannetmeyin, bu sadece Türkiye büyükelçisi olduğunuz için’’
dediğine kulak misafiri oldum.
Herkes onları ramazanda hatırlıyor
Ramazan ayı kamplarda nasıl geçiyor?
Ramazan ayında birden bire ne hikmetse Filistinli mülteciler herkesin aklına geliyor. Yemekler, daha çok gıda paketleri dağıtılıyor. Neredeyse yardım kuruluşlarından geçilmiyor. Ondan sonra birden bire herkes yok oluyor.
Filistinli mülteciler pek çok ülkede kamplarda. Ama kamplar içinde en zor durumda olanlar Lübnan’da değil mi?
Çeşitli ülkelerde mülteci kamplarında yasayan Filistin mülteciler arasında en kötü şartlarda olanlar kesinlikle Lübnan kamplarında yaşayanlar. Kendileri için “Biz unutulanlarız’’ diyorlar . Belki Filistinlilerin Lübnan kamplarındaki hayat şartlarıyla ilgili sayılar durumu daha net anlatır. Tabii bunlar kovid öncesi… Yüzde 60’ı temel ihtiyaçlarını karşılayamayacak kadar az gelir sahibi, yüzde 56’sı işsiz, yüzde 33’ü kronik hasta. Sadece yüzde 6’sı üniversite mezunu. Birincil ekmek kazananın ilkokulu bitirmemiş olduğu ailelerin yüzde 73’ü “yoksul“ yüzde 86’sı ise “çok yoksul’’.