Yeni Şafak, en büyük gazetecilik başarılarından birine de terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen’in “Masonluk Belgeleri”ni yayınlayarak imza attı. Türkiye, Gülen’in gençlik yıllarından itibaren Masonluk yemini ettiğini ve “üstün hizmetlerinden” dolayı taltif madalyası aldığını, 30, 31 Mart ve 1 Nisan 2015’te peş peşe yayınlanan dosyalarla Yeni Şafak’tan öğrendi.
Yeni Şafak, 30 Mart 2015 tarihinde manşetten verdiği belgeleri şu ifadelerle duyurdu: Paralel yapının 1 numarası Fetullah Gülen’in şimdiye kadar hiç bilinmeyen ilişkileri açığa çıktı. Yeni Şafak’ın ulaştığı tarihi belgelere göre Gülen ilk gençlik yıllarında Masonluk yemini etti ve üstün hizmetlerinden dolayı taltif madalyası aldı.
Gülen’in ise Masonluk için çalışma, ilkelerine sadık kalma ve toplantılarına düzenli şekilde katılma sözü veriyor. Gülen’e 1972-1974 yılları arasında giden çok sayıda davetiye bulunuyor. Bunların bir kısmı “Kardeşlik Sofrası” olarak anılıyor. 5 Temmuz 1974’teki davetiyede ‘tuz ve ekmeğimizi paylaşalım’ deniliyor.”
17 Temmuz 1969 tarihli belge ise Fethullah Gülen’in Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Locası tarafından taltif madalyası ile ödüllendirilmesini konu alıyor. Belgenin üst kısmında “Arayış Muh: Lo:” şeklinde bir ibare, sayı kısmında ise “116” yazıyor. Gülen’in masonlar için çok kritik bir isim olduğunu ortaya koyan belgede şu ifadeler yer alıyor: “Kardeşlerimizin daima bir arada bulunmaları, ‘MAH’ın haricinde birbirleriyle ve ailelerine samimi münasebetler idamesi en büyük emellerimizden biridir. Tanışmadan, görüşmeden sevmek pek nazaridir. Birbirimizi içten anlayarak teati efkar etmek çok mutit semereler doğurabildiği herkesce malumdur. Bir müessesenin idamei hayatı her zaman o taazzuvu idare eden insanlar arasında ahenk ve anlaşma ile meydana gelebildiğini düşünerek bu işe çok kıymet ve ehemmiyet veren vazifederan ‘KK’iniz, resmi celseleri takip eden her Salı günü akşam veya öğleden sonra yahut geceleri olmak üzere muhtelif toplantılar yapan yeni fikir ve mutallerle görüşmelere katkı sunan Muhammed Fetullah Gülen biraderimizin ‘KK’ katılacağı törenle taltif madalyasıyla ödüllendirilmesine oy birliğiyle karar verildi.”
Yeni Şafak’ın yayınladığı belgelerde Gülen’in nasıl yemin ettiği de aktarılıyor. Mart 1975 tarihli belgede Gülen’in Masonluğa sadakatini gösteren “Tekris Yemini” yer alıyor. “Tekris” hem Masonluğa girişte hem de derece yükseldiğinde yapılıyor. Gülen, “Bana öğretilecek ve söylenecek Masonluk sırlarını bir Masondan başkasına ve Mason mahfilinden başka bir yerde asla beyan ve ifşa etmeyeceğim. Masonluk için çalışacağım. Prensiplerine sadık kalacağım” diye söz veriyor.
Mason Locası üstün hizmetlerinden dolayı Fetullah Gülen’i taltif madalyasıyla ödüllendirdi.17 Temmuz 1969 tarihli taltif yazısında, “Salı günü akşam veya öğleden sonra yahut geceleri olmak üzere muhtelif toplantılar yapan yeni fikirlerle görüşmelere katkı sunan Fetullah Gülen biraderimizin ‘KK’ katılacağı törenle taltif madalyasıyla ödüllendirilmesine oy birliğiyle karar verildi” deniliyor.
Fetullah Gülen’in Masonlarla ilişkisini sağlayan Kasım Gülek daha sonraki aşamalarda da “kefil” olmaya devam ediyor. Kasım Gülek, 16 Temmuz 1967’de Masonlar arasındaki tartışmaları eleştirirken şu ifadeleri kullanıyor: Şiddetli ihtiras Türk Masonluğunu ikiye hatta üçe bölmüş, bir kısım arkadaşlarımızı Ş.K., A.Ş., Fetullah Gülen, A.D., Z.E., K.T., V.K. ve T.K. biraderleri küstürmüşlerdir. Bu arkadaşlarımızın büyük locadan en büyük madalya aldıkları unutulmaktadır. “Diyalog ve hoşgörü” ile sık sık anılan Fetullah Gülen’in davet edildiği bir Mason toplantısının “Hoşgörü” başlığını taşıması dikkat çekmişti.
Fetullah Gülen’in Mason biraderi olduğunu, kamuoyuna duyurarak gündemi sarsan Yeni Şafak, on binlerce kişinin öldürüldüğü Dersim Harekatı’na ilişkin ‘çok bilinen sır görüşme’nin perde arkasını da yayınladığı belgelerle açıkladı. Yeni Şafak, 20 Nisan 2015 tarihinde Atatürk ile Seyit Rıza arasındaki görüşmenin resmi tutanağını yayınlayarak Dersim isyanıyla ilgili bugüne kadar hiç bilinmeyen bir sırrı da ortaya çıkardı. MAH’a (MİT) sunulan bir istihbarat raporu, Atatürk’ün idamdan hemen önce Seyit Rıza ile gizlice bir araya geldiğini belgeliyor. Seyit Rıza görüşmede, “Af dilersen idam edilmeyeceksin” diyen Atatürk’e, “Af dileyecek bir şey yapmadım” karşılığını veriyor.
Tarihi diyaloglar, Seyit Rıza’nın idamına tanıklık eden ve gelişmeleri MAH’a aktaran bir istihbaratçının raporunda yer alıyor. Raporda görüşme ve idam şu şekilde anlatılıyor: Reisicumhurumuz’un treni kör makasta bekliyordu. Trene Seyit Rıza ile birlikte girdik. Reisicumhur mahkemenin idam kararı verdiğini, bunun bu gece infaz edileceğini hatırlattı. Eğer pişman olduğunu söyler, af dilerse idamların olmayacağını söyledi. Seyit Rıza’nın cevabı “af dileyecek, pişman olacak bir şey yapmadım” oldu.
Rapora göre Seyit Rıza konuşmasını şöyle sürdürdü: Dersim Osmanlı döneminde büyük zulüm gördü. Osmanlı’ya asker vermedik. Cumhuriyete güvendik, halifelik kaldırılınca güvenimiz arttı. İsyan etmek niyetimiz olsa silahları teslim etmezdik. Jandarma halkı tahrik ediyor, uçaktan atılan bombalar masumları parçalıyor.
Seyit Rıza gizli görüşmede kandırıldığını belirterek, “Sizin başından beri planınız Dersim’i ortadan kaldırmaktı” diyor. Seyit Rıza’nın son sözleri şu şekilde oluyor: Emin oldum ki biz Dersimliler ne yaparsak yapalım bu sizi durdurmayacak. Başından beri planınız Dersim’i toptan yok etmek, ortadan kaldırmaktı. Bunu geç de olsa anladım. Yaptığım hiçbir şeyden pişman değilim, af da istemiyorum.
Bu benim son sözlerim,
başka da bir şey demeyeceğim.”
Yeni Şafak’ın raporda Seyit Rıza’nın mezar yeri ve nasıl idam edildiği detayları da yer aldı. İdamın ardından cesedi yakılan Seyit Rıza, Elazığ Tren İstasyonu ile Yolçatı Tren İstasyonu arasında kazılan bir çukura defnediliyor. Seyit Rıza, Dersim isyanının lideri olarak 15 Kasım 1937’de Elazığ Buğday Meydanı’nda idam edildi. Yeni Şafak’ın yayınladığı rapora göre dönemin Malatya Emniyet Müdürü İhsan Sabri Çağlayangil’in başkanlığındaki toplantıda idam edilen diğer sanıkların cesetlerinin yakılması ve gizli bir yere gömülmesi kararlaştırıldı. Mezar yeri şu şekilde tarif ediliyor: Cesetler boş arazide yakıldı. Kırıntılar, çuvallara konulup Elazığ Tren İstasyonu ile Yolçatı Tren İstasyonu arasında çukur kazılarak defnedildi.
Harita İhsan Sabri Bey’e teslim edildi.
Gülen’in ilişkilerini ortaya koyan Yeni Şafak, 31 Mart 2015 günkü manşetinde vaiz Salih Cemal Esirger’in Diyanet’e yazdığı mektubuna yer verdi. Gülen’in Yahudi cemaatinden çantayla para aldığını söyleyen Esirger, “Kendini Mehdi ilan eden bu şahıs ajan gibi çalışıyor” diyor.
Salih Cemal Esirger’in 1960’lı yıllarda İzmir Kestanepazarı’nda görev yapan Fetullah Gülen’in faaliyetleri için Diyanet’e yazdığı mektup şu şekilde; Kendisi, Yahudi cemaatiyle çok özel ilişkiler içerisinde olduğunu ve haftada iki kez toplantı yaptığını ifade etmiştir. Yahudi cemaatinden “Ekrem” isimli şahıstan çanta içinde para aldığını, öğrencilerin barınma, yiyecek, kıyafet ihtiyaçlarını karşılamak için Yahudi cemaatinin her ay derneğe bağışta bulunduğunu ifade etmiştir.
Yeni Şafak’ın yayınladığı belgelerde Fethullah Gülen’e yönelik ağır “dolandırıcılık” suçlamaları var. 1977-78 yıllarında Adalet Partisi’nde Orman Bakanlığı yapan Sabahattin Savcı, kendisine ulaşan şikayet mektubuna şu karşılığı veriyor: Değerli dostum, mektubunu aldım. Fethullah Hoca’yı şikayet etmişsin. Parasına el konulan öğrencinin ifadesini yazılı bir kâğıda alırsan, Fethullah Hoca hakkında tahkikat yaptırabilirim. Bu konu ile ilgili
birçok sözlü şikâyet aldık. Kimse resmiyete müracaat etmiyor, korkuyorlar herhalde.
Yeni Şafak, 1 Nisan 2015’te ise Gülen’in diğer cemaatleri nasıl ispiyonladığını manşetine taşıdı. 1971 muhtırasının ardından Sıkıyönetim Komutanlığı’nca hazırlanan istihbarat raporunda, “Gülen, devlete yaranmak ve kendine alan açmak için diğer cemaatleri ihbar etti” deniliyor. Raporda Gülen ile ilgili şu tespitler yer alıyor: Fethullah Gülen, sıkıyönetim komutanlıklarına kendi karşıtı radikal örgütlenmeleri ihbar ve şikâyet ederek sıkıyönetimin desteğini almaya çalıştı. Nurcuların birçok toplantısı ve örgütlenmeleri, yönetici kadroları da Gülen tarafından ihbar neticesinde çözüldü.
İçerideki uzantıları sayesinde örgütlenme yapısı askeriyeye de nüfuz
etmeye başladı. Fethullah Gülen 1971 askeri müdahalesinden sonra
“Solun her bir bireyinin asılması, yakalanması caizdir, müstehaktır”
türü açıklamalar yaparak soldan da yakalanacakların listesini ordu içerisindeki sempatizanlarına teslim etti.