Ferhunde Hanım anneme benziyor

Hakan Varol
04:009/06/2024, Pazar
G: 9/06/2024, Pazar
Yeni Şafak
Beyhan Saran
Beyhan Saran

Türk tiyatrosunun güçlü oyuncularından Beyhan Saran, Türk seyircinin hafızasında Ferhunde Hanım rolüyle yer etti. "Beni hâlâ o rolümden hatırlıyorlar" diyen Saran, çok sevilen anne rolüne rağmen gerçek hayatta anne olmadığını söylüyor. Saran, "Biraz da rahmetli annemi rol model aldım. Onun havasını, onun mizacını canlandırdım bu dizide aslında" diyor.

50’den fazla tiyatro oyununun başrolünü canlandırırdı.Radyo tiyatroları ve seslendirmeler yaptı. Hepsinin ötesinde Türk televizyon tarihinde kırılması güç bir rekoruna imza attı. “Ferhunde Hanımlar”ın Ferhunde’si, “Bizim Evin Halleri”nin Nemide’si ile Beyhan Saran, seyircinin gönlünde taht kurdu. Neredeyse 15 yıl boyunca ailesine düşkün bir Türk annesini canlandırdığı müthiş oyunculuğu ile her gün evlerimize konuk oldu, üstelik gerçek hayatta hiç anneliği tatmamıştı. 90 ve 2000’li çocukların okuldan gelir gelmez izlediği, annelerin yemeği erkenden yapıp soluğu ekran önünde aldığı günlük yayınlanan bu dizilerin rekoru hâlâ kırılamadı. Türkiye’de hemen herkesin tanıdığı Beyhan Saran için internette yaşından tutun da ailesine, çocuğuna kadar pek çok yanlış bilgi var çünkü Beyhan Hanım yarım asırdan fazla süren sanat yaşamında neredeyse röportaj yapmadı. Tolgahan Vurgun’un nehir söyleşi tekniği ile yazdığı “Beyhan Saran; Sahnelere Bir Armağan” kitabı vesilesiyle biz de sanatçının kapısını çaldık ve ilk röportajı yaptık.

*İnternette yaşınızdan tutun da aile bilgilerine kadar çok yanlış bilgiler var. Bunun sonucunda arşivlere baktığımda böylesine dev bir sanatçının hiç röportajı, ya da TV programında yer almamasını hayretle karşıladım. Neden sizi tanımıyoruz?

Ben röportaj yapmayı sevmiyorum. Yüz yüze yapılsa bile hakkınızda yanlışlar yazılabiliyor. Ürktüm. İki kez evlendim. İkisi de basına hiç açık değildi. Bana da etki ettiler. İnanır mısınız vakit de bulamadım ben. 50’den fazla oyunun başrolünü oynadım. Her sene oyunum vardı. Radyo, seslendirme sonra televizyon çıktı. Bir dizide 1750 bölüm diğerinde sayısını hatırlayamadığım bölümler ve sonra yazları turneler vardı. Hiç vakit bulamadım.

*Türk televizyon tarihinde kırılması güç rekorlara imza attınız. Öncesinde kariyerinizin başından bahsedersek oyunculuk nasıl kanınıza işledi?

İlkokul müsamereleri ile başladı bende. Okuduğum monologlar hâlâ aklımdadır. Bununla beraber radyo tiyatroları aklımda yer etmişti o zaman televizyon yoktu. Babam ile trende seyahat ederken biri bana “Kızım ne olacaksın?” dediğinde tiyatrocu demeye utanırdım. O zamanlar hoş karşılanmazdı. Babam tiyatroyu kazandığım halde beni 1.5 ay yollamadı okula. Benim hariciyeci olmamı isterdi. Böyle hazmedilmemiş bir meslekte ne işin var demişti. Akrabalar küsüp çocuklarını bize yollamamışlardı.

*Babanız nasıl ikna oldu?

Birini araya sokmam gerekiyordu. Öğretmenim babamı aradı ve çok uzun bir telefon konuşması yaptı. Babam kabul etti ve sonrasında da “Kızım ne büyük bir hata yapacakmışım. Sen daha akıllıymışsın benden. İyi ki bu mesleği yaptın ve iyi ki beni dinlemedin. İlk defa baba lafı dinlemeyen hayırlı bir evlat görüyorum” dedi.


Gözlerin ne kadar parlak

*Muhsin Ertuğrul ile tanıştınız değil mi?

Tanıştım ama çok çalışamadım. Odasına çağırmıştı beni ve “Hoş geldin Beyhan” dedi ve ekledi “Gözlerin ne kadar parlak.” Ben titriyorum heyecanımdan o an “Sizi görünce böyle oldu efendim” dedim. “Hep böyle olsun” dedi. Unutmuyorum hiç böyle büyük bir adamdan büyük bir iltifat almamıştım. Evde aynaya gözlerime bakmıştım. Sonra Cüneyt Gökçer geldi müdür olarak.

*Tiyatroda hep başrolde oynadınız ve yine rekorlara imza attınız bu nasıl oldu?

Bunu rejisörlere sormak lazım. Ben hep öyle tercih edildim. Hocalarımız ne derse hemen onu kapıyordum maalesef şimdikiler böyle değil. Kendimden de çok eklerdim. Hiç hevesleneceğim, aklımda kalan oyun kalmadı, karakter olarak hepsini oynadım.

*Seslendirme sanatçılığını ne zamana kadar yaptınız?

Emekli olana kadar yaptım. Emekli olduktan sonra çok teklif olmasına rağmen yapmadım. Tatlı Cadı, Şahin Tepesi gibi eserler en çok akıllarda kalanlarıydı.


“Kaynanalar” dizisi ilk bana gelmişti

*Oyuncu Ali Hürol oğlunuz mu?

İnternete öyle geçiyor ama oğlum değil. Ali’nin annesi opera sanatçısıdır. İki evliliğimden de çocuğum yok. Aslında binlerce çocuğum var. Bir de köpeğim Papi var. Hayvanları çok seviyorum.

*Ekranlar ile buluşmanız nasıl oldu?

“Hanife Hala” ilk uzun soluklu dizimdi. Tekin Akmansoy aslında ilk teklifi bana yapmıştı “Kaynanalar” için ama Kadın Ana’ya başladığım için o dev proje de yer alamadım.

n90’lara geldiğimizde Türkiye’yi kasıp kavuran “Ferhunde Hanım ve Kızları”nda başrol oynadınız. Kaç yıl sürdü bu serüven?

Çok tutuldu o dizi. Şimdikiler gibi değildi. İçinde her şey vardı; aşk, ölüm, sevinç, gözyaşı… 15’e yakın senarist bize öyle güzel metinler hazırladı ki anlatamam. İnanır mısınız beni hâlâ o rolden tanıyorlar ki bu kadar değişmeme rağmen. “Ferhunde değil misin?” diye soranlar var hâlâ…


Anne rolünü annem gibi oynadım

*Yine TRT’den çıkan “Bizim Evin Halleri”de çok uzun yıllar oynadınız. Hangisinin yeri farklı?

Asla ayırt edemem. Biraz da rahmetli annemi rol model aldım oynarken. Çok sevilen bir kadındı. Öldüğü zaman melek kadın öldü diye ağladılar. Onun havasını, onun mizacını canlandırdım bu dizide aslında.

*“Ferhunde Hanımlar” final yapmadan kalktı değil mi?

Yapımcılar vazgeçtiler. Onlar hâlâ başka projeler yapıyorlar bizi referans göstererek. O dizide herkes çok güzel oynadı ve dizi çok yıldız çıkardı. Güven Hokna, Tamer Karadağlı, Hatice Arslan hepsi de İstanbul’a gitti.

*Herkesin merak ettiği bir soru bence, tüm kadro neredeyse İstanbul’a geldi ve önemli dizilerin başrollerini oynadılar. Siz neden gelmediniz?

İkinci eşim oyuncu, yönetmen Baykal Saran da istemedi. Evliliğimin bozulmasından korktum. Eşim ile konservatuvardan flörttük. Aile yaşantılarının kötü örneklerini İstanbul’da görüyorduk. Ankara seyircisi bizi o kadar sahiplendi ki hiç gitmek istemedik. Hem eşimi hem işimi kaybetmek istemedim.

*En büyük pişmanlığınız neydi?

Sinema filmi yapmadığıma pişman oldum. Ayhan Işık, hep teklif etti. Yeşilçam’a davet etti ama olmadı. Ayhan’a hep “Tamam yaparız” dedim ama onu kaybettik ve hiç oynayamadık. Ölmeden önce o yıl hadi Ayhan oynayalım diyecektim ama yetişemedim.

*“Yılanların Öcü” yine oynamak istediğiniz bir roldü ancak 60 Darbesi nedeniyle olmayan bir projeydi değil mi?

O darbede bize darbe vurdular! Bir hafta kala oyunu oynayacaktık ki çok istediğim bir projeydi. Oyun kaldırıldı hatta Turgut Özakman’ın “Ocak” piyesi geldi yerine. Onu hiç istemeyerek oynadım, ödül alacaktım ama o yıl ödülü Ayten Gökçer’e vermişlerdi.


Oturup dizi izleyemiyorum

*Bir gününüzü nasıl geçiriyorsunuz mesela dizi izliyor musunuz?

Yarışmaları takip ediyorum ama dizi izleyemiyorum. Konuşma, ifade, mimik olmayınca sinirlerim bozuluyor. Neden böyle yapıyorsun, neden söyleyemiyorsun diyorum oturduğum yerden sonra kapatıyorum televizyonu. Siyaseti seviyor, politikayı takip ediyorum. 1979’da MHP’den milletvekilliği teklifi gelmişti ama yoğunluktan ilgilenemedim. Haberleri mutlaka izliyorum.


İki farklı anneyi oynadım

*İki dizide de 15 yıla yakın sürede neredeyse 2 bin 5 yüz bölüm oynadınız ve hepsi birbirine benzeyen annelerdi. Nasıl altından kalktınız?

2 dizide de çok çocuklu anneleri oynadım. Arada öyle bir kıl payı fark vardı ki o nüansı çıkardığım için çok mutluyum. 2’si de evlatlarını seven tipik bir Türk annesiydi. Ferhunde’de yaptığımı diğerinde yapmadım. Ortaya değişik anneler çıkardım. Bunları kafamda çok düşündüm. Benzer karakterler ama asla aynı oynamamalıydım. Ferhunde ve Nemide’yi ince ince çizgiler ile böldüm.

*“Deli Emine” oyununu 1968’de ve 2002’de tekrar oynadınız. Hatta birinde yönetmeni eşiniz Baykal Saran’dı. Bu nasıl bir tecrübeydi?

Çok severek oynadığım bir roldü. İlkini Ziya Demirel, yönetmişti. Ne yalan söyleyeyim Ziya Abi’nin rejisi daha iyiydi. Bu arada Deli Emine’yi sahneden de önce TRT Radyo Tiyatrosu’nda oynadık. Vasfi Uçkan, eserin yazarı beni radyo tiyatrosunda tanıdıktan sonra sahne için kaleme aldılar. Bu oyun benim için yazıldı. Çok ödül beklemiştim bu oyundan vermediler.

*Resim yaptığınızı biliyorum. Bu tutku hayatınızda nerede?

Okul yıllarından beri hep iyiydi. Baykal ile oturup bir şey izlerken hemen kağıdı, kalemi alır çizerdim. Kurslara gidip sabahlara kadar bu evdeki kalan resimleri de ben yaptım.


#Beyhan Saran
#tiyatro
#sinema
#dizi